Başbakanların yuvarlak masası Hepimiz kendimiz Hakikaten testi kırıldıktan sonra, bu haftanın başında yeni vazifesini pek seven Dış İşleri Bakan Vekili Namık Gedik harekete geçiyor. Cum- hurbaşkanına malümat arzetmek ü- zere bu soğuk şakayı yapan Arap memleketleri elçilerine hesap soru- yordu. Hazırcevap Irak Büyük El- çisi Akif El Alusi cevap vermekte doğrusu hiç güçlük çekmemişti. Ne yapsın, memleketi Arap Ligine söz vermişti! Eee, elbette ki Arap Ligi Bağdat Paktından evvel — geliyordu! Sonra, Türkiye ve Irakın düşmanla- rının ekmegme yağ sürecek — böyle mevzuların üzerinde de pek durulma- malıydı canım. Dış İşleri Bakan Ve- kili Namık Gedikin elde edebildiği izahat aşağı yukarı bundan ibaretti. Fakat Türk halk efkârı kolay ko- lay tatmin olacağa benzemiyordu. Gençlik kızgındı. Bilhassa İstanbul- da hava elektrikliydi. Yunanlılar ka- dar Iİraklılara da kızılıyordu. Tec- rübeli İç İşleri Bakam Namık Gedik, ortada 6-7 Eylül havasını sezmiş o- lacak ki polisin izinlerini kaldırtmış, devriyelerin sayısını arttırmıştı. Yo- ğurdu üfliyerek yiyen kıdemli İç İşle- i — Bakanının ihtiyatını anlamamak imkânsızdı! Testinin kırılmasında İktidar po- litikasının taksiratını aklına bile ge- tirmiyen -veya getirmek istemeyen- dir muayyen basın, Iraka ateş püs- kürmekteydi. Aristokrat Radyo Ga- zetesi bile teessüflerim arzetmeden edemedi. Hele meşhur Havadis ce- ridesinin tek yıldızlı muharririnin dert yanışı son derece acıklıydı: Hadi Suriye kendisine yüz ver- dik diye o bize rey vermedi! Halbuki Ürdüne silâh verdik de o bize yine rey vermedi! ısıra gelince, o akıl vermemi- Zi k'abul etmez, onun için rey ver- mez Suudi Arabistana ne buyrulur? Ona da hacı verdik bize rey ver- medi.. Fakat ya Irak?.. Iraktaki bu if- tirak? Ona gönül de verdik, hattâ kız da verdik de yine rey vermedi!." Hacılı, aşklı, çengili, gönüllü, kız AKİS, 21 ARALIK 1957 için vermekle rey alındığına inanan bir siyasetin iki kalem darbesiyle bun- dan iyi tasviri yapılamazdı. Böy- le siyasetlerin humarı elbette ki bi- raz başağrısı verirdi. Başağrısına fi- lozofça katlanmak lâzımdı. Nitekim edebiyattan siyasete atlıyan — yufka yürekli fıkra muharriri Sabri Esat Siyavuşgil şimdiden akraba arasın- da u geçici kırgınlığın — izahını bulmuştu: "Bir delegenin nasılsa iz'- an dışı bir takım tesirlere kapılıp aleyhimizde oy kullanmasının ka- bahati" Türk dostu Irak milletine yükletilemezdi! Gafil bir delege, nasılsa reyleri şaşırmıştı.. Zaten 180 derece olmasa da, 90 derecelik bir çark yaparak hatasını tamir et- mişti ya Bu görüş sadece yufka yürekli bir fıkra muharririne ait olsaydı o- muz silkip geçilirdi. Ama emareler candan geçip, bir türlü canandan vazgeçemeyen D. P. İktidarının daha farklı düşünmediğini göstermektey- di. Nitekim Havadiste o fıkranın çık tığı gün İktidarın başı hiçbir. şey olmamış gibi, NATO Konferansında Irakın görüşlerini savunuyordu. Washington, Londra ve Yeşilköy, arasında mekik dokuyan eski dost -kimin?- Nuri Saidin gayretleri bo- şa gıtmemıştı Paristen haber Hakıkaten bu haftanın ilk günle- rinde Türk umumi efkârının na- zarlarının dış polıtıka hâdiselerine çevrilmesinin bir sebebi de Pariste devam etmekte olan NATO toplantı- sıydı. (Bk. Dünyada Olup Bitenler) Mutad veçhile — İktidar — organları Fransız başkentinde herkesin — bize hayran olduğunu yaymaya çalışıyor- lardı. Particilik gene deres şöyle yapmıştı, Menderese şu selâm vermişti, Menderesin selâmım şu almıştı.. Bunlar ciddi haberler değildi. Mesele, Türk Başkanının top— lantıdaki hakıkı durumuydu. Menderes toplantının açılış konuş— masında görüşlerimizi anlatmıştı. irmi dakika süren nutkunda İk- tidarın başı, Rus emelleri hakkın- -YURTTA OLUP BİTENLER da hakikaten son derece isabetli bir tahlil yaptıktan sonra hemen mak- suda geliyordu. Orta Doğu zayıf ve mukavemetsizdi. ca sebebi Filistin meselesiydi. naenaleyh 1947-48 kararlarının ışığı altında", Filistin işi halledilmeliydi. Nuri Said de böyle bir toplantıda bulunsaydı farklı konuşmıyacaktı. Batı dostu Irakın Batı dostu değil- miş gibi davranmasının tek sebebi, Irak Devlet adamlarına göre, İsrail meselesinin halledilmemiş olmasıy- dı. Hele bir İsrail 1947 hudutlarına çekilsin, mesele hallolacaktı! Men- deres, bu Irak görüşünü NATO'ya getirmekle günün en az diplomatik konuşmasını yapıyordu. İsraile 1947 hudutlarım kabul ettirmek imkânsız- dı. Bırakalım Fransayı ve Jİsraili, Amerikan Kongresi asla böyle bir, görüşü kabul etmiyecekti. Nitekim mılletlerarası gerçekleri çok iyi ta- nıyan Genel Sekreter Spaak, acele bir tavzih yapmak lüzumunu duydu "Türkiyenin İsraile 1947 hudutlarının kabul ettirilmesini teklif ettiğine da- ir bazı ajanslar tarafından verilmiş olan haberlerin hakikatle hiçbir alâ- kası yoktu." Dış İşleri Bakanları toplantısından ilk elde sızdırılan haberler de İsrail hudutlarının bahis konusu olmadığı- nı bildiriyordu... Bağdat Paktı rta Doğudaki Rus emellerini bo- ıkartmak için, Filistin me- selesini halletmek kâfi değildi. Kısa ve uzun vadeli diğer tedbirler alın- malıydı. "Muayyen bir plâna bağ- lı yardımlar" -her halde iktisadi -uzun vadeli, tedbirler arasındaydı. Kısa vadeli tedbirlerin ne olduğu pek bel- Fakat "Orta Doğuda alı- lı değildi. Başkan Eisenhower Manevi Lider