YURTTA OLUP BİTENLER. İ. Kirazoğlu NATO'nun toplantısındayken, Mec- liste böyle bir meseleden dolayı kı- yamet kopmasını hiç istemiyorlar- dı. Halbuki Meclis müzakerelerinin cereyan tara, hem — Muhalefetin, hem İktidarın, hem hepsinden çok mılletın şıkayetını mucipti. Nitekim Çarşamba günü cereyan eden bir hadıse dert zincirinde yeni bir hal- kayı teşkil etti. "Sözünü geri al!" ürsüdeki kısa boylu adam. kendisine pek yakıştırdıgı şılan bir canhıraş eda ile artık anla- casuslar Bu, C. H. P n kullandıgının bir delilidir!" dıye ba- aşladı. tisnasız bütün muhal fet milletve- killeri hazırdı. Kendilerine isnat edi- len 'casusluk sıfatı hepsını çileden çıkarmıştı. daları yükseldi. Muhalefet mılletvekıllerı yerlerinden doğrulmuş: “--- Sözünü geri al!" diye bağırı- yorlardı. Ama kürsüdeki kısa boylu, kah- ve rengi elbiseli adam hâlâ inad edi- yor: " u casusluktur, sizin tabiye- diye direniyordu. Meclis sıraları karışmıştı. Her- kes ayağa kalkmıştı. Başkan durma- dan önündeki çanı çalıyor ve en ön sırada C. . illere hitaben bağı- rıp çağıran gri elbiseli bir milletveki- line de: "|— Vacit Bey! Vacit Bey, sakin olunuz!" diyordu. Muhalefet, — kürsüdeki sözlerine devam etmesini bir türlü hazmedemiyor ve kendilerine — hita- ben söylenmiş "casuslar” lâfını illâ da geri aldırtmak istiyordu. Nedense başkan Kirazoğlu, açık tecavüz ifa- de eden bu kelimeleri geri aldırtmak yoluna gideceğine, sözü geri aldırt- 10 B niz budur" adamın . Koraltan Büyük — Meclisin Başkanlık — Divanı mak isteyen C. H. P. milletvekilleri- ne ihtarlar yağdırıyordu eden sonra kürsüdeki Çalışma Bakanı Hayreddin Erkmen -konuşan oydu. lâfının yarattığı büyük aksü- lameli görerek, ilk defa üst üste tek- rarladığı cümleyi bir üçüncü — defa yutkunarak ve yumuşatarak söyle- di de ortalık bir parça yatıştı. Ama yatışan yalnızca ortalıktı. Yoksa en ön sıralardan birinde oturan ve bir aralık C. H. P. milletvekillerinden İhsan Adanın da bulunduğu gruba doğru tokat sallayan Vacit sena bir türlü, yatışmamıştı. Başkan, ara- dan dakikalar geçtikten sonra bile, hâlâ C. . lilere, üzerlerine atıla- cakmış gıbı bakan Vacit Asenaya sık sık: "— Vacit Bey sakin olunuz, Va- cit Bey!" demekten geri kalmıyordu. a nedense meselâ suçu yalnız- ca yerinden kalkmak olan bir Kasım Güleğe ihtar veriyordu da, yumruk sallayan Vacit Asenaya, muhalefete ağır isnatlarda bulunan Hayreddin rkmene ve arka tarafta sıraların üstüne çıkıp da gezinen D. P. millet- vekillerine en ufak bir tarizde bulun- mayı bile lüzumlu saymıyordu Bu haftanın ortasında B. M. M. de cereyan eden bu hâdise bir defa daha gösteriyordu ki, Meclis İç Tü- züğü hakikaten degıştırılmeye muh- taçtı. Ama tadilât D. üfritleri- nin hazırladıkları meşhur tadılat o- lursa, hıçbır şey halledilmiş olmıya- ktı. üfritleri dikensiz gül bahçesı fıkrınden vazgeçmeliydiler. Muhalefet ve İktidar elele vermeli, Başkanlık Divanının terkibi ve zih- niyeti başta olmak üzere, ciddi bir değişiklik üzerinde mutabık kalma- lıydılar. D. P. mılletvekıllerının ken— dilerini aldatmasına lüzum yoktu Meşhur tadilât huzur degıl biraz daha huzursuzluk getirecekti. A. Erozan F. Apaydın Politikacılar Yeni bir şey yok son bir, birbuçuk aydır Yozgat 5 şehrinin sokaklarını yabancılar istilâ etmişe benziyordu. Hemen gün geçmiyordu'ki bir yahut iki otomo- bil dolusu insan Yozgata gelip, Yoz- gat sokaklarında boy — göstermesin. Son bir hafta içinde ise bu yaban- cı ziyaretçilere tip itibariyle daha değişik ve daha kalabalık gruplar iltihak etti. Bunlar Gaziantepten ge- len şahıtlerdı Sayıları 130 a yakındı. gata yu ira harcırah verile- k otobü lerle getırılıyor ve sorgu hakı lıgınde sorgular. yapıldıktan sonra geri gonderılıyorlardı Soruş- turması yapıla mesele ise mahke- mece neşri yasak edilmiş olan Antep hadiseleri idi. Şahitler Cumhuriyet Bayramı günü Gaziantepte cereyan etmış bir hâdise hakkında bildikleri- ni ve gorduklerını anlatıyorlardı Ha- tırlarda olduğu üzere, Gaziantep hâ- disesi sanıkları olarak Cemil Sait Barlas ve otuz arkadaşı tevkif edil- dikten sonra Yozgat Ceza Evine sevk edilmişlerdi. Birbuçuk aya yakın bir zamandır da burada mevkuten tutu- luyorlardı. Bugüne kadar yapılan bütün tahliye talepleri reddedilmişti. Şahitlerin ifadelerinin alınması ta- mamlandıktan sonra muhakemeleri başlıyacaktı. Sanıklar hapishanede geçen son derece yeknesak hayatın yarattığı bezginlik içinde muhake- melerinin yapılacağı günü bekliyor- lardı. Son olarak bu haftanın orta- sında, Antepten celbedilen 44 şahidin sorguları yapılmıştı. Sanıkların muhakemesinin ne za- man başlayacağına dair ise — henüz hiç bir işaret yoktu. AKİS, 21 ARALIK 1957