sonraki yıllar içinde zahiri bir uzlete çekilmiştir. Ancak şarkta peşpeşine patlak veren ısyanlarda parmağı bu— lunduğu şüphesi uyanınca, Dersi harekatının tenkilinden sonra Dıvan- Harbe verilmiş, yüzlerce kişinin ida- ma mahküm' edildiği bir sırada yal- nızca İspartaya surulmek suretiyle badireyi atlatmış Bitmeyen dâvalar I spartanın Barla bucağına sürgün edilen Bediüizaman, burada da Sakın duramamış ve Risale-i Nur, el- den ele dolaşmağa başlamıştır. 1950 yılına kadar kendisine göz açtırılma- yan Nursi irticai körüklemekten, a- apça okutmaktan, ayin yapmaktan, risalelerinde bir takım menfi propa- gandalara yer vermekten ve nihayet dini siyasete âlet etmekten defalarca ve defalarca mahkemeye verilmiş, Kastamonu, Eskişehir, İsparta, Af- yon, Denizli, Dinar mahkemelerinde yapılan muhakemelerinden sonra bu şehirler hapishanelerinde — yıllarca hapis yatmıştır. Ancak 1950 yılın- dan sonradır ki nisbi bir rahata ka- vuşan Nursi, artık rahatça eserlerini eski ve yeni yazılarla — tabettirebil- ekte ve Ispartada dilediği gibi ya- sıyabilmektedir. Son dâva 954 seçimlerinin arifesinde Ispar- taya yerleşen Bediüzzamanın, köy lerde dolaşırken Ata Bey bucagında bir sohbet sırasında "Kadınlar şey- tandır, onlarla temas doğru değil- dir", Barla bucağındaki bir sohbette ise "Halife olmayan memlekette Cu- ma namazım camide kılmak caiz de- ğildir" dediği iddia olunur. Bu söz- leri tesbit edilir. Hakkında yeniden tahkikat açılır. Öyle ki, hâdise bizzat Başbakana dahi uyurulur. Dinar Savcılığınca yapılan tahkikat kısa bir zamanda tekemmül ettirilir ve dosya Dinar Agır Ceza Mahkemesine verilir. Ancak 'bu arada araya 1954 seçimleri girer ve seçimler bir çok hâdisenin üzerinden bir silindir gibi geçer. Bediüzzamanın dosyası da Is- parta Mahkemesine sevk edilir. Is- partada yapılan muhakeme sonunda Bediüzzaman için takipsizlik kararı çıkar. Bu hadiseden sonra yeniden uzletine çekilen Bediüzzaman, Ispar- tada Ulu Cami denilen bir camiye Cu- ma namazlarına devama başlar. An- cak, bu sefer de müridleri onun ca- miye geldiği günler, adeta bir pey- gamber karşılar gibi cami kapısında tezahürata başlarlar. Her Cuma, ca- mi kapısının iki yakasına saf olu el bağlarlar. Efendilerinin elini öpe- bilmek için sıraya girerler. Kepeci mahallesinin Kemeraltı adı verilen sokağındaki kira evinde oturan Nursinin nasıl bir gelire sa- hip olduğu, kimse tarafından bilin- mez. Rivayetlere göre fendi Haz- retleri yalnızca meyva suyu içerek beslenırmış Kağıt paraya el sürme- iği de yine bu rivayetler arasında- dır. Maamafıh bilhassa portakal mev- AKİS, 21 ARALIK 1957 Siminde Antalya ve civarından E- fendi —Hazretlerine sandık sandık portakal hediye gelir. Müridleri tara- fından gönderilen bu portakallar o kadar çoktur ki, bunların hepsini Efendi Hazretlerının ve yanında ya- tıp kalkan kâtipleri ile çömezlerinin yiyip bitirmesine imkân sebepte, bazı açıkgöz müridler güya bu portakalları sandıklarından çıka- rıp teker teker kâğıtlara sararak "bunlara efendi hazretlerinin eli değ- di" diye bazı köylerde tanesini bir li- raya kadar satarlar ve — geçimlerini böylece temin ederlermiş. Bediüzza- mana 1957 seçimlerinin hemen arife- sınde hediye edilen Isparta 195 plâka numaralı 1955 modeli — Chevrolet otomobilin de kımın tarafından he- diye edildiği — bilinmemektedir. Bil- hassa 1954 den bu yana büyük bir serbestiye kavuşan — Bediüzzamanın Risale-i Nur adlı risalesi ile bu risa- lenin devam edip giden cüzleri artık bugün, gerek eski yazıyla ve elle ço- ğaltılmış olarak, gerekse yeni harf- lerle ve matbaada basılmış şekille- riyle serbestçe satılmaktadır. Muh- temeldir ki, Efendi. Hazretleri geli- rini bu kıtaplardan temin ediyordur! Muhakemelerinden biri görülürken bir savcının iddianamesinde belirtti- ğine göre, Bediüzzamanın Türkiyede yarım milyondan fazla müridi vardır. Bu müritlerinin arasında üniversite talebelerinin ve hatta bazı siyasilerin de bulunması calibi dikkattir. 1954 seçimlerinden evvel yapılan takibat sırasında Nursinin bazı talebeleri sorguya çekilmişlerdi. Gariptir, bu sorgu esnasında Türkiyenin muhte- lif vilâyetlerine dağılmış olan Nur talebeleri ile Almanyadan — istinabe suretiyle sorguları yapılan Nur tale- belerinin ıfadele kelime ve kelime birbirine benziyordu. İşte Ispartada Bediüzzaman buy- du ve bu Ispartada onun hararetle tuttuğu D. P. Muhalefetten daha az rey almıştı. YURTTA OLUP BİTENLER Kırılan ümidler albuki son seçimlere girildiği gün- lerde pek çok kimse şeyhlere, ha- cılara, hocalara istinad eden siyasi partilerin kolaylıkla zafer kazanaca- ğından adeta emindi. "Her köye bir cami" parolası hayli zaman vvel Iktıdara yakın çevrelerde ortaya a- tılmıştı. P., Genel Başkanına ta- raftarları "Müslüman Başbakan' demekten hoşlanıyorlardı. "Müslü- man Başbakan" da seçim propa an— dası boyunca nutuklarında Alla adım daima anmıştı. Hattâ son A— dana nutkunda, İstanbulu yeni bir Kabe yapmaktan bile — bahsetmişti. D P. hatipleri dualar ediyorlardı. C. . yi dinsizlikle suçlandırıyorlar- 1. İşte bütün bunlara rağmen D.P. yurtta topyekün Muhalefetten daha az rey almıştı. Demek ki başka fak- törler din faktörünü ikinci plânda bırakıyordu. İlerdeki seçimlerde bu faktör bugünkünden de daha az e- hemmiyet arzedecekti. Demek ki İs- met İnönü haklıydı Hakikaten Demokrasıye geçildi- gınden beri arkadaşları İnönüyü din- en bahsetmeye teşvik — etmişlerdi. 1950 hele 1954 hezimetinin müsebbi- bi olarak pek çok P. li parti- lerinin dinsizlik ithamı altında bıra- kılmış olmasını görmüşlerdi. İnönü nutuklarını dualar ederek bitirse ne olurdu, sanki? Genel Başkan bu tav- sıyelerın hepsini reddetmıştı Çok şey olurdu. Eger nü de dine sarı- lırsa din siyasi çekışmelerde yenil- ez bir kuvvet haline gelirdi. Yarış onun üzerinde cereyan ederdi. buki o temayüle karşı mücadele e- dilirse din, tabii yerine, yani dünya işlerinin Üstündeki makamına otur- tulurdu. Varsın, ilk seneler C. P. bundan zarar görsün. Gelecek nesil- ler ona medyunu şükran olacaklardı. 1957 seçimleri bu görüşün doğ- ruluğunu ispat eden ilk işaretti. Bediüzzamana hediye edilen otomobil Modern şeytan arabası