İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Kesilmek üzere mezbaha kapısında bekleyen koyunlar kahve nasıl tahrip edilecekti? Bü- rokratlar için bu zor ve mesuliyetli bir işti. Mesuliyet sevmez bürokrasi hâlen kahveleri ne şekilde imha ede- ceğini öğrenmek için, Ticaret Bakan- lığından cevap beklemekteydi. Unutulan yoğurt Bu hafta başında 85 kuruşluk yo- ğurt kâselerinin 100 kuruşa sa- tılmasına, zamlara kanıksamış İstan- bul halkı yine de akıl erdiremedi. Emirle ucuzlatma devresinde na- sıl oluyor da fiatı alenen yükselebiliyordu '7 Mesele basitti. U- fak bir dalgınlık neticesi, sütten ma- mul maddelerin azami satış fiatları- nı tesbit eden kararnamede yogurt unutulmuştu. Bir sürü yasağa rağ- men, yasaklardan sıyrılmasını — çok iyi bilen ticaret erbabı, fırsatı kaçır- mamış, yoğurt fiatlarını derhal yük- seltmişti Imalatçılar ıçın de sütten nir mak da- ha karlı bır ış halıne gelıyordu Yo- ğurt fiatı hizaya getirilmezse, İs- tanbullular sütçü dükkânlarında yo- ğurdun, peynirin yerini aldığını gö- receklerdi. maddeler Unlu için de — durum farklı değildi. Ekmeğin fiatı sabitti, fakat pasta, börek fiatları serbest bırakılmıştı. Un, tabiatiyle pasta bö- rek imâlatına kayacaktı. emirle ucuzlatmanın ko- mık fakat tabii neticeleriydi. Her malın fiatı teker teker tesbit edil- istihsal serbest — bölgelere Her malın fiatını tesbit, ibi i bir Önümüzdeki — günlerde emirle u- cuzlatmanın çok daha komik ve çok daha zararlı misallerini görecektik. 18 Karamanın koyunu, sonra çıkar - oyunu!. Ziyaretçiler Krupp Hazretleri . 957 yılında memleketimizde — en tantanalı şekilde ağırlanan adam kimdi diye sorulsa, kimsenin aklına Alman, İtalyan Devlet Başkanları ve meşhur Şark sultanları gelmiye- cekti. Herkes, hususi uçağıyla üç hafta Turkıyeyı karış karış dolaşan uzun boylu sarışın adama gösteri- len itibarı hatırlıyacaktı. — Avrupada başı eğik dolaşan, sabık harp suçlu- su Alfred Krupp'u ağırlamak için bütün resmi makamlar seferber ol- muştu. Tam üç hafta Çelik Kralı Krupp un resmi ve sözleri gazetele- rin ilk sayfasında yer almıştı. Sanki Hızır memleketimizi şereflendirmiş- ti. Türkiyeyi yeni baştan inşa edecek- ti. Asma köprüler, İran yolu, loko- motifler, yüksek fırınlar hemen ku- ruluveriyordu. Altın yumurtlıyan ta- vuğun bu kadarcık itibar elbette ki hakkıydı. Malüm gazeteler daha da ileri gidiyorlardı. Krupp'un Türkiye- ye yatırım yapmasını, muazzam kal- kınmanın delili olarak gösteriyorlar- dı. Sonra aradan aylar geçti.. Hızır Aleyhüsselâmdan hiçbir ses seda gelmiyordu. Krupp Hazretleri hak- kında kasideler tertiplemekte birin- ci gelen meşhur Zafer, üstadın ismi- ni sanki unutmuştu. Meraka düşen birkaç gazeteci, paylaşılamıyan mi- safirin Türkiyede yatırım yapmaktan vazgeçtiğini nıhayet öğrenmişlerdi. Anlaşması imzalana Karabükteki yüksek fırın bile, çaresiz başka bir firmaya ihale edilecekti. Demiryolla- rına açılacak krediler, Şark sultanla— rına hiç benzemiyen iş adamı Kr un ihracat mallarımızın karşılıgında garanti gosterılmesını istemesi Üüze- rine suya düşmüştü. 57 yılının en itibarlı misafiri- nin, Türkiyede para — yatırmaktan vazgeçmesinin, acaba lâfla yürütülen kalkınmanın bir delili olup olmadı- ğı hususunda malüm gazeteler tabii ki hiçbir şey söylemiyordu. eçen haftanın başında sessiz se- dasız Washingtona gelen İtalyan Dış İşleri Bakanı, beraberinde, sata- cak bir fikir getırmeyı de ihmal et- memişti. Zeki Pella, Orta Doğuda bugünlerde ne yapacagını bilmeyen Amerikaya, Orta Doğu için yeni bir yardım plânı sunuyordu Fikir hakikaten cazıptı Amerika- nın Marshall Plânı dolayısıyla, Av- rupa İktisadi Işbırlıgıne dahil ala- caklarından vazgeçmesi, plânın yü- rümesine kâfi gelecekti. Her yıl 100 milyonu bulan bu alacak, 9 kişilik bir milletlerarası heyet — tarafından idare edilecek ve Orta Doğu memle- ketlerine ucuz faizle uzun vadeli kre- diler açmak için kullanılacaktı. la, plânı siyasi bakımdan us- taca hazırlamıştı. Bütün — Avrupa memleketleri plânı destekleyecek- lerdi. Emperyalizm komplekslerinden henüz kurtulamayan Arap memle- ketleri plânı iktisadi — mahiyetteki milletlerarası bir teşekkülden — pek fazla 1şkıllenm1yecek1erd1 Bundan başka, plânın Eisenhower Doktri- ninin yerini almak gibi bir iddiası da yoktu. Gelgelelm Sam Amca, plânı pek beğenmemişti. Kendi adını taşımıyan bir plânın.bütün sermayesini temin etmeye razı görünmüyordu. AKİS, 21 ARALIK 1957