faktör bugünküden de daha az ehem- miyet arzedecekti. Demek ki İsmet İnönü haklı şey olurdu. Eğer İnönü de edine sarı- dilirse din tabif yerine, ayni dünya Moda Diorun vasiyetnamesi. Dior öldü. Fakat bir devri sembo- lize edecek olan kadın kıyafetle- rinin onun eseri olduğu hiçbir zaman unutulmayacaktır. Şömizye elbise, prenses biçimi elbise, prens dö gal tayyörler, kaftan biçimi ma şırtılı jüponlar, dekolte olarak kesi- len flenel elbiseler, kaplan desenli kumaşlar, lâle biçimi dekolte, vücu- da intibak eden verev kemerler, zam- bak çiçeği, gittikçe açılan plıselı e- tekler hep Dio muhayyelesinden kâğıda çıkmış, oradan kumaşa geç- miş ve dünyanın dört bir köşesine yayılarak senelerce kadınları ve hattâ erkekleri cezbetmiştir. Dikişi, bir güzel sanat haline getirmek 1ste— yen ve birçokları tarafından bir "de- ha" olarak kabul edilen bu büyük terzinin şayanı hayret hayatı da mu- i, yakın zafcnanda filme Alınacaktır. 1928 senesinden beri ter- zihanelerde çalışan ve on — senedir Diora mesai arkadaşlığı yapan bir kadın, Raymonde Lenacker, Dior müessesesini devam ettirecek, onun 'buluşlarına yeni buluşlar katacaktır ama, Diorun eserleri ergeç ölüme mahkümdur. Çünkü başka bir büyük terzının Coco Chanelin dediği gibi yuksek dikişle, güzel sanatlar ara- sında hiçbir zaman bağdaşamıyacak bir vakıa vardır. Güzel sanatlara ait bir eser seneler geçtikçe kıymetlenir, Christian Dior "Kendi gitti adı kaldı yadigar" AKİS, 21 ARALIK 1957 Sputoik II ve Psikanaliz Jale CANDAN O ndört yaşlarındaki çocuk, ga- zeteye bir göz attıktan sonra, sınırlı sınırlı söylenmeğe başladı. Amerikanın bir buçuk ki- loluk suni peykı, daha havalanma- dan infilâk etmiş. Ruslar ise, 1 ton —ağırlığındaki — Sputnik III çok yakında fezaya fırlatacaklar- mış." Bu sözleri duyan bir büyük ü. “"—- Hür dünya bugüne kadar daha ziyade insan ruhunun derin- likleriyle, "psikanaliz" le meşgul- dü, dedi. Nasıl olsa kısa zamanda Ruslara yetişirler a doğrusu bunları söylerken dahi endışelı idi. O günlerde ga- zetelerde bu havadisleri okuyan bütün hür insanlar işte tıpkı bu çocuk ve tıpkı bu erkek gibi hu- zursuzluk duyuyorlardı İ I i sinemada dünya havadislerinde seyretmıışlerdı Roketin kısa fası- lalarla duyulan bir tuhaf sesi var- dı. Belki bu ses çok sempatikti a- ma demıırperde gerisinden geliyor- du. Doğrusu kimseyi sevindirme- mişti. Bu ses: istersem sizi mah- vedebilirim dıyordu Hele benim gibi düşünmeyin. Bu sesin — bir Macar ihtilâli ile, insan hakları i- le, insanla alay eden bir hali var- dı. İşte bunun için şimdi insanlar telâş içinde beklemiyorlardı. Hür dünyadan gelecek olan aynı ses onları ne kadar sevindirecekti. An- cak o zaman medeniyetten, yeni bir terakki devrinden rahat rahat bahsedebileceklerdi. Bu neden büy- le oluyordu? Silâh aynı, Allahın yaratığı olan insanlar heryerde ay- nı değil miydi? Şüphesiz ki evet ama bir yanda insanı insan olarak ele alan, ona kıymet veren bir zıhnıyet hakimdi, dığer yanda dü- şünmesini öğrenememiş bir kitle mevcuttu. Düşünmesini bilmiyen kitleler, eh iyi insanlardan da te- şekkül etseler, hertürlü fenalığa kolayca sürüklenebiliyorlardı. Gözleri yaşarmadan bir müzik din- liyemiyen bugün hepimizin o ka- dar çok takdir ettiğimiz hassas Al- man milleti değil midir ki, dün bir Hitlerin peşine takılmış ve kör bir ideoloji uğruna, masum ınsanları, ölüm kapmlarında en korkunç iş- kencelere mahküm etmiştir ? İnsan muhakkak ki, çok iyi ve çok fena tarafları olan bir mahlüktur, di- ğer bir tâbir ile "düşünen bir hayvandır." İyi taraflarını ancak düşünce mekanizmasını işletmek- le bulur, ancak o zaman kendi saadetinin diğer insanların saade- tine ve bunun da söz ve fikir hür- riyetine bağlı olduğunu anlar. KADIN Dior ölçü alıyor Eteklerle oynamasını pek severdi dikiş ise, bu nefis modellerıyle kısa zamanda gülünç olur." Yaşayacak olan prensipler akat Diorun ölmez bir tarafı var- dır ki, daha yüzyıllar boyunca kadınları giyim mevzuunda aydınla- tabilecektir. Bunlar şıklığın, güzelli- ğin, ince zevkin şaşmaz prensipleri- dir. Bu prensipleri içinde toplayan "Ben Bir Terzıyım ve "Chiristian Dior ve Ben" isimli kitapları neşre- den sanatkâr terzinin gayesi, dunya— nın her tarafındaki kadınlara giyim bilgisi verebilmekti. Onun bir arzu- su da sokaktaki bütün kadınların şık olduğunu görebilmekti. Her defi- lesinde, sokakta güzel duracak, so- kakla bagdaşacak tatbiki kolay, her- kese uyan modelleri vardı. Bunları Dior, peynir ekmek gibi satar ve or- ta halli Fransız kadınının birkaç gün içinde, bu modelleri kaparak birkaç metre kumaşla şık olabildiğini gör- nâek onun en büyük gururunu teşkil ederi İşte Diorun vasiyetnamesi dedik- leri şey, kitaplarında kadınlara yap- tığı tavsiyelerdir. 1 numaralı kadın dostunun nasihatlerinden — bazıları hakikaten büyük bir dikkatle okun- maya değer mahiyettedir. Bu nasi- hatler giyim meselelerine pratik ve faydalı bir ışık tutmaktadır Yasa dair ençlik ruhtadır. Eğer ruhunuz gençse, herzaman genç sayıla- bilirsiniz. ünyada en sıkıcı şey, değişmiyen şeylerdır Şu halde değişmekten hat- tâ ihtiyarlamaktan korkmayanız. Ca- zip kadının yaşı yoktur. Ama ihti- yarlamasını da bilmek lâzımdır, ihti- 27