bir kere daha ileri süren "Dossier Noir . Kara Dosya'nın ilk ikisinin gücünde olmadığı işaret edilebilir. “Hepimiz Katiliz", büyük sosyal kaygılar üzerine kurulmu Fakat men hemen bütün teali filmlerin bâşına gelebilecek bazı esaslı aksak- lıklardan kurtulamıyor. Cayatte, tezi- ni çeşitli yunlerden ispat etmek için bir film çerçevesini aşacak kadar çok örnek veriyor. Böylelikle film, mev- zuunu sürükliyecek belli bir olaydan bir ana hattan mahrum kalıyor. Se- naryonun dramatik yapısı oldukça muvazenesiz ve dağınık. Film, önce, savaş ve sefalet yuzunden adam öl- dürmeye başlıyan, bittikten sonra da öldürmeye devam eden bir cin (Marcel Mouloud]ı) sıyle başlıyor. Tamam yal şartların meydana getırdiği bu tipin hapishaneye girmesiyle çevre- sındekı yeni tipler tanıtılıyor Orf ve zünden olan bir Korsikalı (Raymond Pellegrın), adli hataya kurban giden bir doktor, “akli bir hastalık yüzünden il olan biri, kötü hayat şartları ve cehaletten ka- til olan birbaşkası.... Bu arada hu- kukçular, doktorlar papazlar; katil- lerin yetişmesi, kurtar ılması, ceza- landırılması hakkında uzun boylu münakaşalara girişiyorlar. Cayatte, hapishane şartlarım, ölüm mahküm- larının psikolojik durumlarını mah- kümlara yapılan muameleleri dehşet veren, seyircinin sinirleriyle oynıyan sahnelerle ortaya koyuyor. Film ne- tice olarak şunu söylüyor: Katilleri, cemiyetin kötü şartları yetiştirir; bir cemiyetin mensupları olarak- ka- tilleri biz yetiştiriyoruz; durum dü- zelmedikçe, katillere, doğru yaşıyı- bıleceklerı hayat şartları temin edil- medikçe, onları ölüme göndermek Ders Almak veya Almamak Adnan UFUK B isiklet —Hırsızları" - sinemacılarımızın gözünü açacak mı, onlara iyi bir. misal olacak mı? 'imden çok sınemacılarımıza kalmış bir iştir. Zıra “Bisiklet Hırsızları imtihanını iyi vermiş. Geri kal- mış, kalmamış millt sinemaları çoğunda — uyandırıcı, hayırlı tesı'rler göstermiştir. Ispanya 'an Japonyaya kadar çeşitli memle etlerde — "Bi- klet Hırsızları” öbür neo-. realıst filmler arasında en tesirlisi, en ay- dınlatıcısı olmuştur. Aklı başında hiçbir. sinemacı da, hattâ bahis mev- zuu kendi eseri bile. sa, bu tesiri inkâra kalkışmamıştır Bu da tabii bir şeydir. Sanat alışverışının son derece yaygın olduğu bu asırda, bunun utanılacak, gizlenecek hiçbir. tarafı yoktur. Bütün mesele alı- nan dersin şekline bağlıa'ır Zira " 'ma, kendini — çeşitli yollarda gosterebılır Meselâ İtalyan neo- realıstlerının yaptıkları gıbı Fra İngiliz, Ameri- kan gerçekçi .sinemalarından “ders alın ll bı'r sinema ok can- 1 bir. sinema cereyanı yaratılabilir. Yahut bir. zamanların "Amerikan neo-realizmi” gibi, ri alınıp kısa zamanda ka; Yahut da bizim sinemamız gibi bunları körü körüne bunların en kötü şeklidir, Fakat asıl mesele, varmadıgıdır Ders almak veya alma ki, — rejisörüne, — senaryocusuna talyan neorealizminin sadece dışa bolup giden bir k tü US taklidederek köksüz, labilir. Zira kopyacılık da bir etkilenmeyi, hem de utanılacak şeklidir. bir smemanm ders alabılecek erginliğe varıp mese, la ait hususiyetle- man alevıne yol açabilir. gtü — misaller - seçilip, temelsiz. bir sinema kuru- ders almayı gösterir ama, daha sonra gelir. Bir sin “"Bisiklet Hırsızlarından aldık— ları derse göre bir film hazırlamalarını istediğiniz vakit, çalınan bisik- let yerine çalınan boya sandığını, camiyi ge leşmemiş, hiçbir şeyi değiştirmez, — halletmez; bu, dolayısiyle hepimizin katil olma- sından başka neticeye varmaz. Cayatte'ın, bu tezi ispat etmek 1- çin filmine soktugu örnekler o kadar çok- ki, film zaman zaman, araların- da münasebet kurulması, takibi çok müşkül olan, küçük kuçuk sahneler- den, değişik tipler ve vakalar arasın- "Hepimiz Katiliz"den bir şahne Müşterek suçumuz çirip Öönümüze sürecek zihniyettedir, ders alacak çağa gelmemiş demektir. Roma yerine Istanbulu,, kılıse yerine ergin- o sinema hen da paralel montajlardan meydana gelıyor Rejisör, dramatik tesir ya- cak bir mevzu birliği sa; gl yama dıgı ıçın sık sık dehşet verici sahne- ler düzenlemeye mecbur kalıyor. Tipler, derinlemesine islenmiş, canlı karakterler haline getirilemiyor. Bu arada küçük Georges Poujouly'nin oynadığı rol, tiplerin arasında en faz- la sivrileni. Tokluk ve sefalet içinde yetişen, küçük yaşta büyük zorluk- rah t yaşıyan insanların rdiği zaman ürkek bir vah şi hayvan yavrusunu andıran bu ço- cuk, fılmın anlatmak istediğini en iyi ifade eden elemanlardan biri... lçın— de bulunduğu durum, çevresıyle mü- nasebetleri, natur alizme varan bir dogruluk ıçınde canlandırılıyor Se- yirci, cemiyetin nasıl i yetiştirmekte olduğunu, bütün çıplaklığıyla goruyor Tele- fonla ağabeyinin durumunu öğrenme- ye çalışan avukatı camlı bir kapının arkasından, çok ça praşık duygular içinde seyreden çocug der ifadeli yüzüne Cayatte, kamerasını ağır ağır yaklaştırıyor Mevzuu çok dağıtılmış bir eser, ancak böyle iyi düzenlenmiş, tesirli bir sahne ile bir neticeye — bağlanabilirdi. "Hepim'» Katiliz", bir sinema eseri olarak mutlak başarıya ulaşmış sayılamaz. Fakat Cayatte, insanlara insanca şartlar temin edilmesi ve insanca muamele edilmesi gerektiğini, seyir- ciye film boyunca çok kere sarsıcı bir