T Hastalıklar Kansere hücum Tarıh boyunca veba, kolera, çiçek, tüberküloz, silifiz, grip buyuk al- gınlar yapmış, mılyonlarca cana kıy— mış, savaşlardan daha mühim zayi- ata sebeb olmuştur. Bu dertlere za- manla çareler bulunmuştur. Aşılar, seromlar, hususi ilâçlar, antıbıyotık ler ve şka kimya maddeleri saye- inde ve birçok epidemiyolojik ted- bırl rle bu hastahkları çoğu artık bıt salgın yapamaz hale getırılmış— sıflız tüberkül Çiçek, da sayılabilir. Kansere gelınce bu kunç hastalık, halâ —-gerilemek ilerlemekte' ve insan- ların baş belâsı olarak ortada dur- maktadır. Yurdumuzdaki istatistikle- leri bilmiyoruz. Fakat Fransada bir yılda 85 bin kişinin, yani saatte 9, her yedi dakikada bir Zzavallıma bu a- mansız derde kurban olduğunu tıb mecmualarında okuyoruz. Belki bu rakkamlar bile işin doğrusunu ak- settirememektedir. Çünkü ölüm vu- kuatının bir çoğunun hakiki sebeble- rini tesbit etmek pek Zzordur. Hem kanser vakalarının bir coğu da, çok şukur kurtanlabilmektedir. Kanse- ri yakın bazı Hastalıkları da, meselâ Hodgkin hastalığını ve kanın kan- seri addedilen lösemiyi de hesaba ka- tacak olursak, bu hastalığın ne kadar büyük sayıda inşam tehlike altında bulundurduğu anlaşılır. Son zamanlarda kanserin artmasın- da modern hayatın bazı faktörleri- nin tesirleri olmuştur. Bir yandan da teşhis usulleri bundan 50-100 yıl öncesine nazaran çok gelişmiştir. Es- kiden bir çok kanser şekilleri başka teşhislerle tedavi edilmekte idi. gün bunlara da kolaylıkla kanser ta- nısı konulmakta, bu yüzden de ista- tistiklerde kanser sayısı artmış gö- rülmektedir. Bir yandan da, hekim- lik ve genel hijiyen şartlarının geliş- mesi sayesinde büyük —babalarımıza ve dedelerimize nazaran daha fazla yaşamaktayız. Kanser ise bir olgun çağ ve ihtiyarlık hastalığıdır. Şu hal- de insan ömrünün ortalama süresi uzadıkça bu hastalığa kurban olanla- rın sayısı da artacaktır. Bugün elimiz de kanserle savaş için mühim vasıta- lar vardır: Cerrahi, rontgen radyom, elektrokoagülasyon ko bombası bunlar arasındadır. Kanser tedavisin- de bunlara ilâveten son yirmi yıl içinde 20 bin den fazla kimya madde- si denenmiştir. Fakat bunların hiçbi- ri maksada uygun ve hayırlı bir tesir gösterememiştin E 39 ösemi tedavisinde birkaç yıldan- beri "trietilen melamin" adlı bir şimiyoterapötik madde kullanılmak- a Ve bu sön derece vahim hastalıkta tekıme büyük bir yardımcı olmakta- dır. Sülfamidi bulan büyük Alman 32 Çalrğan 'âiirm Mum, içki, kitap ve sakal âlimi Gerhard Domagk ise beş sene- denberi sitostatik maddeleri etüd et- mekte ve kanser hücrelerinin hayati- yetini durduracak bir ilâç, aramak- taydı. Bu yorucu çalışmaların sonun- da E 39 ortaya çıkarıldı. Bu madde şimdiye» kadar kullanılan antikanse- röz ilâçların hepsinden üstündür. "Ethylene-imine-guinone" grubun- dandır. Kanser üzerinde sitostatik te- siri olan Actinomycine C ismini ver- diğimiz antibiyotiğin de (Owuinone ih- tiva ettiğini burada hatırlatalım. Bu ilâcın — klinik deneylerini — Wolf ve Gerlick yapmışlardır. Hayvan de- neylerinde ilacın bilhassa kanser hücrelerini tahrıp ettiği, buna karşı- konjonktif farelerde Ben suretiyle deride Yoshida sarkomunda, zepyrene sürmek meydana çıkarılan sarkomda yeni tümörlerin bi — şekillerin- de denenmış, hap aynı tesirler elde edilmiştir. İlacın tatbiki Ilaç önceleri, ağız yolundan hergün 5-10 miligram verilmekte idi. Bu usulle buyuk bir fayda saglanamadı Tümörlere lokal olarak tatbiki de ö- nemli bir netice vermiyordu. Niha- yet bu maddenin suda erimediği anla- şıldı. Başarısızlıkların sebebi buydu. Bundan solubl bir şek- li yapıldı Bu yeni madde damardan, kaba ete, plevra içine, karın boşlu— ğuna, tümör kitlesine, tatbik edilme- ğe başlandı. Bir yıl çalıştıktan sonra Wolf ve Gerlich ilâcın pozolojisini şu şekilde tesbit ettiler: ır yo seçme tatbik yoludur. İlaç günde 5 miligram damara — şırınga edilecek— tir. Bu miktar tedricen arttırılarak 10-20-30-40 miligrama çıkarılacaktır. Bir tedavi süresinde total olarak 700- 800 miligramı — geçmemek 1lâzımdır. Enjeksiyonlar çok ağır yapılmalıdır. Ortalama tedavi süresi 12 gün ka- dardır. Enjeksiyonları — öğleden son- ra yapmak daha iyidir. Böylece ilâ- cın bulantı, kusma ve iştihayı kapa- ma gibi kötü tesirleri önlenmiş olur. Daha doğrusu hasta öğle yemeğini rahat yer. E 39 solüsyonunu şu şekil- de hazırlamak daha kolaydır. 10 mi- ligram E 39 önce 1 cm' alkol glycol de sonra hepsi 9 veya daha iyisi 19 cm' arık suda veya serum fizyolojikte eritilir. Kötü tesirler bütün cytostatique maddeler gibi E 39 da çoğalmağa çok arzulu o- lan ambriyoner dokulara ve bu arada bilhassa kemik iliğine — kötü tesirler yapar. Kemik iliğinin kandaki al- yuvarları, akyuvarları ve tronbositle ri hazırladığını biliyoruz. E 39 bun- lardan daha ziyade akyuvarlara za- rar verir. Bunların kandaki sayı- ları 1 mm de - 8000 kadar- ken ilâcın tesiriyle gittikçe aza- lir. 3000-4000 in altına düşme- si tehlikelidir. Agranülositoz dediği- miz vahim bir hastalığa götürür. İ- lâcın derhal kesilmesi lazımdır. Bir ümid Kanserın bazı şekilleri tedavı edi- lebiliyor. Radyomun, derin rönt- gen tedavisinin, cerrahi metodlarm kurtardığı birçok kanser vakaları . var. t kanser bulunduğu yerden uzaklara atlamalar yapıyor. Bunlara metastaz diyoruz. Meselâ bir meme kanseri kemiklere atlıyor, Ur mide kanseri karaciğere metastaz yapıyor, daha uzaklara da gidiyor. Akciğer- lerde, beyinde, kemiklerde, omuz ba- şındaki bezelerde yerleşiyor. Oralar da da yeni yeni tümörler teşekkül e- çıkarsa rine el sürmeden önce operatör kan- serin allaması muhtemel olan bölge- AKİS, 15 ARALIK 1956