iddiasına gırışmıyordu Ayla Erdu- ran ise ife akımından hiç de ko- lay olmayan ve büyük bir belagat is- teyen bu eserle, ilk hamlede konse- rinin Zzirvesine erişiyordu Bütün so- natı karanlık bir tonla, derinliği ve dramatik gücü olan bir ginliğiyle çaldı. nında, dinleyiciyi ürperten bir duygu samımıyetı vardı. Pek az vi- yolonıst boyle bir başarıya erişebilir- di. ârın tekniğinin övülecek bir tarafı, tertemiz çift sesler, bu kı- sımda güvenilir bir yardımcı oldu. Program dahili diğer iki eserin ça- lınışında Schumann'da elde edilen se- viye tutulamadı. Tartininin " Trili" sonatında viyolonist, recede şeytani ve ateşliydi. Bu yışta bir çalış ancak- daha aydınlık cümleler ve daha temiz trillerle mak- sadına nail olabilirdi. Franck'in bil- hassa hafif- bir yay isteyen sonatı içinse Ayla Erduran'ın icrası fazla sert. ve yüklüydü. Ayrıca eserin saf- du ifadesi de vıyolonıstten uzak kal- Bu sonatta piyanist' de yer yer tökezledi. Bununla beraber iki icracı arasındaki uyuşma, hiç olmazsa me- kanik bakımdan, bozulmadı. Ek parçalardan birinde -Szyma- nowski'nin "Fontaine — d'Arethuse'ü- Ayla Erduran, en büyük viyolonist- lerin bile ancak eşref saatlerinde çı- karabilecekleri bir icrayla, bir kema- nın konserinden alınacak zevklerin en üstününü veriyordu. Ayla Erduranın bu letlerarası sahaya adım ehliyette — t musikişinaslarının halletme zorunda oldukları meseleyi bir defa daha akla getiriyordu. Ka- biliyetleri ve yıllar boyunca süregel- iş ciddi ve sistemli çalışmaları sa- yesinde memleketimizi musiki saha- sında dış dünyada temsil edebilecek değerlerin, Batının sanat merkezle- riyle münasebet kurmalarından ve bu münasebeti- pratik ve ticari esas- lar dahilinde, devam ettirmemelerin- den daha buyuk bir hata olamazdı. Nüfuzu ve şöhreti olan bir konser ajanına bağlanmak, gerekirse Türki- yeden ayrılıp Avrupa — veya eri- kanın büyük şehirlerinden birine yer- leşmek ve temasları daha merkezi bir yerden idare etmek, daha olmazsa memleketimizi hareket üssü olarak seçip sık sık dünya turnelerine çık- ma imkânlarını yaratmak, fakat her- halde memleket dahilinde kazanılan başarıların büyüsüne kapılmamak lazımdı. Bu herşeyden önce bir mem- leket meselesiydi. Ayla Erduranın meslek hayatına bir an önce istika- met vermesi ve istikbalini tâyin et- mesi gerekiyordu. ayet harcanmış istidatlar listesine bır yenisinin ka- tılmasını istemiyor: konseri, mil- atabilecek Stradivarins esrin yla Erduranın elindeki çalgımn vcut aşağı yu- karı 600 Stradıvkrıvarıus tan biri oldu- ğu biliniyordu. Bir Stradivarius ke- manın fiyatı. 65.000 dolara kadar AKİS, 15 ARALIK 1956 Ayla Erduran Aydınlık - yolda yükselmektedir. Ayla Erduran ken- di Stradivarius'unu, viyolonist Zino Francescatti'nin tavsiyesiyle, 40.000 dolara almıştır. an yapısı, XVII ve XVHİI. a- sırlarda İtalyada, Amati, Stradivari ve Guarneri ailelerine mensup usta- lar tarafından mükemmelleştirilmiş- ti. Hünerine henüz kimsenin erişe- mediği bir usta sayılan Antonio Stradivari, en mükemmel kemanla- rını 1700 ile 1725 yıllan arasında yapmıştı. Önceleri, ustası Nicolo mati'nin nezaretinde çalışan ve onun tarzında kemanlar yapan Stradivari daha sonra kemanlarına verdiği şekil ve kullandığı cila formülü bakımın- dan kendine has bir buluşa varmıştı. Stradivarius (Stradivari isminin lâ- tinleştirilmiş şeklidir) kemanlarında bazan kehribar gibi kırmızı, bazan kestane kahverengisi bir re nk var- dır. Sesleri, soprano kalitesine ma- liktir. Amati kemanlarının tonu ise berrak ve parlak, Guarneri'lerinki ise kontralto rengine yaklaşan bir derinliktedir. Guarneri ve Amatile- rin ses kalitesi, Stradıvarlus ler aya- rında sayı maz irçok mütehassısa öre Stradivarius kemanlarına ses kalitesini veren şey, cıladır Bazı ka- naatlere göre bu cilânın Vazıfesı ke- mem iklim şartlarından korumaktır. Diğer görüşler ise Stradivarius'lerin ses kalitesini dogrudan doğruya cilâ- ya — borçlu merkezindedir. Sonraki yıllarda ve — bilhassa günü- müzde, Stradivarius kemanları ilmi esaslara göre tahlil edilmiş ve bu ba- kımdan tıpatıp Stradivarius karakte- rine uyan kemanlar. İmal edilmiştir. MUSİKİ Keman imalâtçılarının en mühim meseleleri - arasında, — uygun tahtayı seçmek başta gelir. En elverişli tah- tanın İtalyan Tirollerindeki orman- larda ve XVI. asırdan kalma binala- rın ahşap malzemesı arasında bulun- duğu bilinmektedir.' Herhalde, ke- man imalâtına uygun, bir tahtanın 25 ilâ 300 yıl arasında "değişen bir .müddetle saklanması lâzımdır. Eşski- den bir tahtanın tınlama evsafını Ölç- mek için doğrudan dogruy kulaktan faydalandırdı. Bugün ise elektronik cihazlar bu işi göstermektedir. Tah- talar, zamkla birbirine yapıştırılır. Keman yaparken hazırlanan,zamkın terkibinde de akustik şartlara riayet edilmektedir. İmalâtın bu safhasına varan bir keman, cilâlanmadıkça bir- kaç yıl sonra mahvolmağa mahküm- dur. Halbuki cila, tahtaya ses vasıf- larından birçok şey kaybettirebilir. İşte Strâdivarius kemanların üstün- lüğü bilhassa bu bakımdandı. Bugün de titiz keman imalâtçılarının ken- dilerine ait ye gızlı tutulan cila for- mülleri vardır Kötü taklitler Bugün piyasada, — fabrika malı ve kötü kalitede birçok taklit Strâ- divarius bulunmaktadır. Stradivari- us'lerin kemancılar arasında büyük rağbetinden faydalanmak istiyenler taklit yoluna sapmışlardır. Geçenler- de İtalyada, Cenova şehrinde Villa Doria'da açılan bir keman sergisin- de bir çok eski keman, viyola, çello v.s. teşhir edilmiştir. 'Bunların ara- sında bir tane bile Strâdivarius yok- tu. Çünkü hemen hepsi, viyolonistle- rin elindeydi. Titizlikle taklit edilen Strâdivarius benzerlerinin kaliteli kemanlar oldukları muhakkaktır. Fakat, Stradivarius'lerin sadece şek- lini benzeterek, diğer vasıflarına dik- kat etmeden yapılan fabrika malı adi kemanlar bugün piyasada bol bol bu- lunmaktadır. Hattâ bunlardan mem- leketimizde de yüzlercesinin mevcut; bulunduğu bilinmekte, evlerinde, rafa kalkmış bir kemanın içinde . "Strâ- divarius" markasını görenlerin önce yüreklerinin hopladığı, fakat sonra kemandan azçok anlayan biri tara- fından bütün ümitlerin suya düşürül- düğü sık sık vaki olmaktadır Yayı tellere dokundurur dokundur- maz derhal ses verme, bütün ses sa- hası dahilinde ölü noktaların bulun- kalitesinde maması, telden tele ses fark —olmaması, gösteriş güzelliği, Stradivarius'lerin olduğu — gibi, bu- gün yapılan en iyi kemanların da va- sıfları arasındadır. Bununla beraber birçok viyolonist, bir Stradivarius'le konser vermeyi prestij meselesi yap- mıştır. Viyolonist David Oystrah ge- çen yıl Amerikayı ziyaretinde, ame- rikan keman imalâtçılarından Willi- am Moennig Jr'a şöyle demiştir: "Sizin kemanlarınızdan birini kul- lanmak isterdim. Fakat Stradivari- us'le çalmağa mecburum. Zira falso yaparsam herkes kabahati ba- na değil, kemana bulur". 31