25 Ağustos 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

25 Ağustos 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fesini azimle ifaya devam eden" sa- dece İsmet İnönü ile Kasım Gülekti. Vazifeye nasıl devam edilecekti?İş- te bunu söylemek lazımdı. Bunu söy- lemek lâzımdı ki herkes Vazıyetmı tayin etsin. Eğer muteber C.H.P. vatı mücadeleye devam imkânını gor— müyorsa Kasım Güleğe de, İsmet İ- nönüye de yazık değil miydi? Müca- dele peyderpey oldukça, bir plân ve program gereğince yapılmadıkça uğ- raşıp didişenler teker teker ökseye dü- şen kuşlar gibi kanatlarından mah- rum hale getiriliyorlardı. Yurdu bir baştan ötekine Ahmet veya Mehmet değil, C.H.P. ekipleri dolaşmalıydılar. -Tabii dolaşmak gerekiyorsa-. P. namına hatipler konuşmalıydılar. -Tabbi konuşmak gerekiyorsa-. Ama ekip kurmak için adam lâzımdı. C.H.P. nin üst katında adam var mıy- dı? İşte, bu sualin cevabını millet ar- tık almak istiyor! 3 H.P. ne vaad ediyordu, mil- lete taahhüdü neydi? Bunların ana hatlarını çizmek zamanı gelmişti. Müessesan Meclisi mi, Anayasa de- gışıklıgı mi, teşrii mekanizmanın 1s- lahı mı? Millet niçin C.H.P. safların- da mücadele etmeliydi, zafer kaza- nılınca ne yapılacaktı? Bilhassa ikti- sadi meselelerde açık, kısa cümlelerle ne düşünüldüğü bildirilmeliydi. Ka- ranlığı yırtmak ancak böyle kabil o- labilirdi. Ancak böyle, vatandaş, ga- yesıne hakkile vakıf hale getırılecek— Bütün dertlerimizin başının rejim meselelerı olduğunu — tekrarlamak belki faydalıydı,, ama kâfi Rejim meselelerini C.H.P. nasıl hal- ledecekti, içinde bulunduğumuz vazi- âetğen çıkmak için ne tavsiye ediyor- u? Parti Meclisi klâsik ve klişeleşmiş tebliğlerden artık kurtulmak mecbu- riyetindeydi. Halkın ne beklediğini u eski parti nihayet görmeliydi, his- setmeliydi. Siyasi konjonktür son de- rece lehteyken, duruma 1lâyık olun- malıydı. D.P. ye bir çok kusur bulu- nabilirdi; ama n — başındakilerin Muhalefet yıllarında kendi lehlerin- deki konjonktürü çok iyi kullandık- ları inkâr edilemezdi. D.P. eski ikti- darın son bir iki yıllık icraatından ibret alabilseydi; 'büyük kazanç sağ- lardı. Alamadı. Bari C.H.P; eski mu- halefetin son bir iki yılhk icraatın- dık ibret alabilse.. Zira 1948 ile 1950 arası Türkiyenin mükemmel bir ikti- dar ve o derece muvaffak bir muha- lefet gördüğü hemen tek devredir. Bari herkes, bir an evvel o günkü ye- rine dönse Hür. P. Geçmiş zaman olur ki... Geçen hafta — içinde Türkiye'deki milyonlarca gazete — okuyucusu, zaman zaman memlekette bir de Hür- riyet Partisinin bulunduğunu hatırla— dı. Bundan sadece sekiz, dokuz ay ka- dar evveldi; aynı gazetelerde "Ispat AKİS, 25 AĞUSTOS 1956 çılar"dan, "Hür. P."nden, "Fevzi Lüt- fi Karaosmanoğlu" dan, "Ekrem Hayri Ustundağ" dan, "Fethi Çelik- baştan" tan, "11'ler" r dan geçılmezdı Bütün Türkiyenin zü onlara — dikilmişti, herkes on- larla meşguldü. Aradan geçen sekiz, okuz ayın sonunda aynı isimler ma- nasızlaşmıştı, alâka çekmez hale gel- mişti, sık sık duyulmaz — olmuştu, duyulsa bile milli dikkatin hedefi halinden çıkmıştı. Hakikaten bu haf- tanın başında P. bütün ciddi siyasi partilerin en — ehemmiyetsizi halindeydi ve — kendisini C.M.P. li- derleri dahi küçümsüyorlar, D.P. ye, C.H.P. ye ve kendilerine önü- müzdeki seçimlerde 150 şer millet- vekili çıkarma şansını tanıyan Ab- durrahman Boyacıgiller Hür. P. ni ağzına almıyordu. Gerçi bundaki taktiği anlamak kolaydı ama, M. P. Genel Sekreterini haklı bulma— YURTTA OLUP BİTENLER Kaybedilen avantaj ür. P. Büyük Meclıs içinde en kuvvetli gruptu. var kuvvetinden dahi tifade etmiyordu. içindeki faaliyeti dahi kıvılcım kıvıl- ı. Bir meselede başarı gösterili- yor, sonra ipin ucu bırakılıyordu Bilhassa iktisadi meselelerde Hür. P. kıymetli mütehassıslara sahip bulun- duğu halde tenvir ve tenkid vazife- sini iyi yapmıyordu. Milli Korunma Kanununun müzakeresi sırasında or- taya atılan fikirler Üüzerinde sonra- dan ısrar edılmemış Parti uykuya dalmış, seçim — bölgelerine gidenler, kendilerinden — bahsettirememiş, ga- zeteciler gerektiği şekilde tenvir e- dilmemişti. Bütün bunlar bir araya gelince kısa bir zaman evvel umumi efkârın alâka mihrakı olan Hürri- yetçıler karanlığa gömülmüşlerdi. . nin avantajlarını kaybet- Hürriyet Partisi Merkezi Siyasi mak da imkânsızdı. Hür. P. sesi çık- maz hale gelmişti. Bir defa başında kendisini sadece politikaya vermiş İ- nönü veya Bayar gibi bir lider yok- tu. Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu ama- törlükten henüz tam manasıyla çıka- mamıştı. Çiftliği vardı, işleri vardı, mali meseleleri mevcuttu. Bos za- manlarında da politika yapıyordu. P. bir Osman Bölükbaşı veya bir Kasım Gülek'ten de mahrumdu. Bir ekip halinde memleket sathına çıkılsın, refakate gazeteciler alınsın, orada burada Partiden bahsedilmesi- ne vesile olacak faaliyet gösterilsin.. Hayır! Bütün bunlardan Hür. P müstağni görünüyordu. Fakat bu is- tinağ, — kudretsizliktten — doğuyordu. Hani hiç bir yerden davet almayan ancak arkadaşlarına — davetlere git- mekten, sıkıldığını, bunlarla başının hoş olmadığını — söyleyen — insanlar vardır. İşte bu — haftanın başında, Hür. P. onları andırıyordu. İlimler — Akademisi mesi, memleket bakımından esef vericiydi. Zira bu parti, D.P. nin başka zihniyet taşıyan kanadı halin- deydi. D.P.liler için bir nevi garanti teşkil ediyordu. Onun kuvvetli kal- ması, daha da kuvvetlenmesi Demok- ratlar bakımından işaretti. Eğer o, başladığı gibi gelişebilseydi, çektiği alâkayı muhafaza edebilseydi iktidar partisinin dahilindeki kuvvetler mu- vazenesi bugün bambaşka Hatta bir çok mesele, kendılıgınden halledilirdi. Hür. P. nin, en ziyade mensuplarının politikacılık vasıfları- nın, eksikliği yüzünden — kaybettiği avantajlı durumu D.P. lilerin parti- leri içinde çekingen davranmalarına yol açmıştı. Bundan dolayı onlara hak bile verilebilirdi. İşte, partiden ayrılanlar muvaffak olamamışlardı. Muvaffak olamamış insanlara katıl- manın manası var mıydı? Bilhassa son aylarda Hür. P. ne diğer parti- lerden geçişin hemen tamamile dur- olması - zaten bu transfer, sa- 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: