s P O R Tenis Enternasyonal Turnuva Geçen haftanın sonlarında ve i- çinde bulunduğumuz — haftanın başlangıcında, İstanbulun, mevsimin en sıcak günlerini yaşadıgı muhak- kaktı. Bu tahammül edilmez sıcağa rağmen İstanbul sosyetesinin tanın- mış simalarına Dağcılık Kulübünün tribünlerinde — tesadüf etmek müm- kün oluyordu. Zira kulübün kortla- rında İstanbul Enternasyonal Tenis Turnuvası maçları — oynanıyordu ve geçen sene bu turnuvanın kazandığı muvaffakiyetten — sonra orada hazır bulunmak adeta modanın bir hükmü sayılıyordu. Fakat geçen seneki turnuva hatır- lanacak olursa, bu senekinin bir hay- li yavan geçeceği soylenebılırdı Bu seneki turnuvanın cazibesini tek er- kekler fînalı teşkil ediyordu. Drobnv mi, yoksa Davidson mu? İşte mesele buydu. Tribünlerdeki bahisler şimdi- den hızlıydı ve insanın kulağına cid- den büyük rakkamlar çalınıyordu. Umumi kanaat talih kuşunun gene geçen seneki şampiyon Davidson'un başına konacağı merkezındeydı Us- ta tenisçi Drobny ise Davidsonun en tehlikeli rakibi addedılıyordu Bu iki yıldızın mücadelesinden istifade ede- Drobny Kurt ceği düşünülen bir . "yağız at" da mevcuttu. Bu "yağız at", Patty idi. Geçen seneki turnuva yıldızlar ba- kımından çok daha cazibeli olmuştu. İstanbullu — seyirciler bu sayede bir Rose'u, bir Ayala'yı seyretmek fırsa- tını bulmuşlardı. Bu seneki turnuva- a Merlo ve Hoad'ın katılacağı riva- yeti ise maalesef tahakkuk etmemiş- ti. Kadın tenisçiler bakımından bu seneki turnuva büsbütün fakirdi. Ne tecrübeli Madam Galtier, ne de dan- telalı şortlarıyla dikkati çeken Sin- yorita Pericoli bu seneki turnuvaya katılmışlardı. Bu hale göre bu sene- ki şampiyonluğun, geçen senenin i- kincisi Miss Seeney ile Gönül Erk a- rasında paylaşılacağı anlaşılıyordu. Maçların — cazibesini kaçıran bir başka husus da Türk tenisçilerinin pek hazırlıklı ve — hevesli bulunma- malarıydı. Bu sebeple tenisçilerimi- zin çoğu ilk turdan itibaden elene- rek maçları tribünlerden rahatça seyretme yolunu — tutuyorlardı. Se- yircilere de yabancı — yıldızları sey- retme ve bahse tutuşma zevki kalı- yordu ki, bu da az şey sayılamazdı. Futbol liglere hazırlık çen hafta cuma günü İstanbul- da bir toplantı yapan Futbol Fe- derasyonu, İstanbul Profesyonel lig maçlarının başlangıç tarihini 12 Ey- lül olarak tesbit ve ilan ediyordu. Bu arada Tertip Komitesi de hazırlıkla- rını tamamlıyarak fikstürü tanzim etmiş bulunuyordu. Fakat bütün bu ciddi tutuma rağmen liglerin bu se- ne de her zaman olduğu gibi sürün- cemede kalmıyacağına inanmak zor- du. Zira daha şimdiden liglerin inti- zamını tehdit eden emarelerin baş gösterdiğini farketmemek — imkân- sızdı. Meselâ Galatasaray 50 nci yıl- dönümünü — kutlıyacaktı ve Fener- bahçe 30 Eylülden sonra Rus Dina- mo takımıyla karşılaşacaktı. Bu ha- diseler hiç şüphe yok ki, liglerin te- hirine yol açacaktı ve dahası da var- dı: Bu seneki milli maç programı bir hayli yüklüydü. Milli Takımımız tam İl maç oynayacaktır. Bu maçların ve hazırlıkları - nın lig maçlarının muntazam bir şekilde yürümesine imkân bırak- mıyacağı aşikârdı. Fakat bütün bu ihtimalleri hesaplamış olması lâzım gelen Federasyon, liglerin 1957 Ma- yısında biteceğine kani idi. Ama fut- ol ve hesapla biraz alâkası olanla- rın buna iİinanması pek, pek, ama pek zordu Rekabet başlıyor ampiyonlukta iddiası bulunan eya bulunmıyan — takımlar ise hazırlıklarına Federasyondan — çok daha önce başlamış bulunuyorlardı. Taraftarlar 'da kendılerıne göre zırlıklarını yapm vaziyettelerdi. Tribün Genel Kurmayı, 1956 - 1957 Davidson Çetin bir ceviz şampiyonunu bile şimdiden tesbit et- mişti: Şampiyonluk mücadelesi Gala- tasaray ile Fenerbahçe arasında ce- reyan edecekti. Beşiktaşın bu kavga- da yeri yoktu. Zira en güvenilir mü- dafâa elemanı bek Ahmet'i Fener- bahçeye kaptırmış olmak, Siyah - Beyazlı takım için bütün lıg boyunca kendini hissettiren bir handikap o- lacaktı. Biraz ihtiyatlı olanlar da, futbo- lun bu şekildeki tahminleri ekserıya boşa çıkaran bir spor olduğunu öne sürüyor ve topun yuvarlak olduğu- nu hatırlatıyorlardı. Filhakika ilk bakışta Galatasaray veya Fenerbah- e şampiyonluğa çok yakın görüne- bilirlerdi. Ama bu neticeyi temin e- ecek bu takımların — oyunlarından çok rakiplerin elde edecekleri netice- lere bağlıydı. Geçen seneki karşılaş- malar da göstermişti ki. en umulma- yan takımlar bile bu yıldızlardan bir, hattâ bazan da iki puvan kopa- rivermekte hiç te müşkülât çekmi- yorlardı. Hazırlık maçları Taraftarlar arasında bu — şekilde rekabeti kızıştırıcı münakaşalar alıp yürürken, kulüpler, elbette boş durmuyorlardı. 15-20 gün evvel de- nizden çekilen futbolcular sıkı ant- renmanlara tabi tutuluyor ve hazır- hk maçlarına başlanıyordu. Bu yüz- den geçen hafta pazar günü İstan- bul adeta bir "futbol panayırı" ya- AKİS; 25 AĞUSTOS 1956