İKTİSADİ Ticaret Güler yüzlü ihtimaller ilfk Korunma Kanunundaki son değişikliklerin memleket ekono- misine yapmakta olduğu ve yakın bir gelecekte yapacağı — tesirler en basit vatandaştan iktisat profesör- lerine kadar herkesi meşgul dıyor- du. Bu yüzden Ekonomi ve Tica Bakanının iktidar partısı organının 14 Ağustos 1956 tarihli nüshasında neşrolunan demeci, üzerinde dikkatle urulmayı icabettir en bir eremmiyet taşıyordu. Demecin herşeyden önce dikkati çeken tarafı çok iyimser bir hava taşımasıydı. Öyle ki yucunun bu iyimserlik dalgasına kendini kap- tisadi politikasının ana hatlarını ve p ensıplerını açıklamağ a bırakmış deki de- meçte- belirtilen hususla ilgili karar- n meler henüz çıkarılmış değildi a- , İyimser olmak için gene de çok sebeh vardı. Demeç balıca iki mevzu üstünde uruyordu. Birincisi — ihracatımızın arttırılması, ıkıncısı de ithal malla- rının bu elverışlı şartlar ve Hatlar- la yurda sokulmasının temini idi. Bu ihr. yıl ihracat rakamlarımızın ge- en yılki rakamların çok stünde olacağı tahmin ediliyordu. Çünkü tışı beklenıyordu gitmiş üzüm, mahsullerde yuzde yuze yakın bır artış tahmini yapılm asını mümkün kılmıştı. Sonra memleketimizdeki madenlerin sür'atle ıstıkşafı ve işle- tilmesi için iş adamlarına — azami kolaylık gostermekte olan hükü- met "maden ihracatçılarına maden- lerini daha geniş ölçüde ışletebılme— leri için muhtaç oldukları ekipmanı temin karşılıgında ve şartiyle, ıhraç ettikleri madenlerden elde — olunan yüzde 12 Şartlar elverışlı gibi baz dovızın daha fazla kolaylık gösterilecek, hiç- bir yardım esirgenmiyecekti.. Türkiyenin başlıca ihraç malları madenlerle ziraat mahsulleri ıdı Görüldüğ gibi hem — madenc hem de zıraat sahasında olduk büyük istihsal artışları olacaktı. İs bunları satmam kalıyorı i ç undan Fakat daha sonra yapılacak bir ko- nuşmada bu müjdenin de verilmesi mııhakkak gibiydi. Demek oluyor ki ihracatımız bu— yuk ölçüde artacak ve mize bolca döviz girecekti. Di İ rince hem borçlarımız — ödenerek hem de muhtaç olduğumuz mallar 18 VE MALİ ithal edilecekti. İçinde bulunduğu- i darlıklardan kurtulma- birşey kalmadığı — anlaşı- İıyor! Dovızı 'bulunca ıthalatı düşünme- mek olmazdı. Demeçte bu mevzuda da insana ferahlık veren müjdeler vardı. Bir kere hükümet, — "memleketin ha ayrına olarak gelışmesıne çalıştığı nayi ve istihsal tesislerinin ıhtı- yaçlarını giınu, gunu emin et Z ğ "hükümetin sarf ettıgı gayretlerin merkezi sikleti, yurdu- muzda mevcut itihsal tesıslerının mutlak kapasıtelerı seviyesinde in- kıtasız bir şekilde faalıyetlerının de- temin istikame idi. Ge- rekli ham maddeler ıthal edileme- diği için bazı fabrıkaların kapandı- ğı, bazılarının da kapanacağı söy- lentilerinin dolaştıgı, ışlerıne son verilen, yahut işten — ayrılma runda bır: kılan sanayi resimlerının gazetelerde bir zamanda yukardaki sözlerin en kötümser kimseleri bile memnun et- mesi gerekirdi. Gene ithalâtla ilgili çok mühim M illi Korunma Kanununun yeni şekil ıle yürürlüğe girmesinden u yana, günlük konuşmaların a- gırlık noktasını hıç şüphesiz bu ka- un teşkil etmektedir. Kimi ted- bırlerın çok geç kaldıgından bu se- beble de şimdiye kadar lüzumsuz yere sıkıntıda bırakılmış olmamız- dan acı acı şikâyet ediyor, kimi de sert tedbirlerin uzun zaman için 'aydalı olamayacaklarını, tersine tüccarı, esnafı, teşebbisi ürkü- terek çok üzücü olabılecek netice- ler verecegını ileri sürüyor. u a- rada dah şimdiden bazı enfi netıcelerle karşı karşıya geldıgı- mizi sözlerine eklemeyi unutma- yanlar da yar; Mevzu ile uzaktan yakından ılgı- li herkesın agzında dolaşan bu gi- bi sözler pir yana, iktisat ilminin soyleyeceklerı herhalde çok daha ilgi çekici, çok daha öğretici ola- Bıı i gibi devletin iktisadi hayata mudahale etmesinin fayda- h mı, yoksa zararlı mı olduğu u- zun zamandır tartışılan ve henüz kesin bir neticeve bağlanamamış bir meseledir. Tatbikatta bir za- manlar devletin iktisadi hayata mü- dahalesinin zararlı olacağına ina- nanların görüşü hâkimdi. belli başlı ışlerı vardı -büyük ba- yındır! k isleri ve dış güvenlik gıbı. Bunları geregı gibi yapan bir devlet idaresi başarılı sayılabilirdi. Çünkü iktisadi hayatın kendine sü- re kanunları, kaıdelerı vardı Bir kansan olmazsa bu kan ce- miyetin ıktısadı hayatına en do Devletin SAHADA bir kararın da tatbikine yakında geçilecekti. Bu karar fiat kontrol- ları hareketinin; yurt dışına da kay- dırılmasıyla ilgiliydi. Mili — Korun- ma Kanunu, gerekli teşkilât daha tamamlanmadığı halde — memleketin bütün meselelerinde tesirini hisset- tırıyordu Hakikaten henüz Milli Ko- ma Dairesi teşkilâtı tamamlan- mış değildi. Bu mevzudaki çalışma- lar bütün .hızı ile devam ediyordu. Bu arada "ecnebi memleketlerde de fiat murakabe komiteleri ihdas" e- dilmekteydi. Bu teşkilât ilkin Ame- rika ve Almanya'da faaliyete geçe- cekti. Elde edilecek neticelere göre daha başka memleketlerde de teşki- lât kurulması yoluna gidilecekti. A- merikada, Almanyada veya — daha memle etlerde başka yabancı bu teşkilâtın göreceği işin, ilk — anda sanılabileceği gibi, alım-satım fiat- larını tesbit, etiketleri kontrol, ka- raborsacıları mahkemeye teslim et- mek olmadığı aşikârdır. Bu teşkilâ- tın vazifesini Ticaret bakanı şöyle anlatıyordu : "Ecnebi memleketler- deki fiat murakabe komiteleri, yur- dumuza ithal olunacak mallara ait istikameti verirler, ona canlı, sıh- hatli tutarlardı. — Liberalizm deni- len bu iktisadi görüşün sakatlıgı, pek uzun olmayan bir zaman için- de meydana çıktı Devlet, ıktısadı hayata karışmak sorun da kalıyor- du. Bugün piyasa iktisadının yü- rürlükte olduğu bütün — memleket- lerde yani Batı Bloku içinde- dev- let, iktisadi hayata az veya çok, -fakat XIX. asır liberalistine luzumundan çok- m teydi. Komünist memleketlerde ise iktisat küheylanının dizginleri doğ- rudan dogruya devletin elinde bu- lunmaktadır. Demek oluyor ki piyasa iktisadı- nı benimsemiş olan ülkelerde dev- let, iktisadi hayata karışmak zo- rundadır. Bunun bir başka mânâsı devletin bir iktisat siyasetine sahip olması demektir. Iktısadı sahanın çeşitli bölümlerine göre bu siyasete çeşitli adlar verilir -para siyaseti, kredi siyaseti, ıstıhsal sıyasetı dış ticaret sıyasetı gibi, işte fiat si- yase i de bu genel iktisat sıyasetı- nin bir parçası olarak kendini gös- termektedir. Piyasa iktisadında fiat teşekkü- lü, aslında, arz ve talebe bağlıdır. Gerçi fiatlara tesir eden unsurlar çok çeşitlidir. Fakat hepsinin üs- tünd e hepsinin dönüp do- laşıp ulaştıkları sev bu arz ve talep mekanizmasıdır. Bir mal kıt ve bu mala ihtiyacı olan paralı müşterile- rin sayısı da fazla ise malın fiatı yüksek olacaktır. Tok malın mik- tarı çok ve mala ıhtıyacı alanların ya sayıları, ya da paraları azsa fi- AKİS, 25 AĞUSTOS 1956