Amerika Bir gazetecinin tatili Artıstler tatil gecelerınde ne yapar- ? Çoğu ti- şarkıcılar" dinlem: samlar tatıl- de resim yapara k dınlenırle Peki bir gazeteci acaba tatilini nasıl ge- çirir?. Bu sualin cevabı gayet basit- tir. Gazeteci tatilini de, ömrünü de hep başkaları için , başkala- rı için dinliyerek ve daima başkala- k geçirir. Başkaları ise bu işten bazan memnun olurlar, ba- zan da keyifleri kaçar. Fakat bunun bir başka yolu yoktur. Çünkü gaze- teci gördüğü her güzel ve her f ena şeyi muhakkak başkalarına anlat- mak ister. İşte genç kadın gazeteci Anita Pereire'in derdi de budur. O 15 g binlerce göz, bu binlerce kulak, bu bınlerce ses ona rahat vermemiştir. ördüğü güzel şeyleri, gördüğü tu- haf şeyleri okuyucularına bildirme- den yapamamıştır. Psikoloji herşeye hâkimdir üyük şehirlere giden her yolcuyu ilk sız eden his muhakkak kı yalnızlık hıssıdır Binalar o dere- e büyük, sokaklar o kadar kalaba- lıktır ki insan kendisini bu topluluk ıçuıde adeta kaybeder, kendısını bır "hiç" olarak belki ilk de New York'a ayak basar basmaz, iş— te bu yalnızlık hissiniz silinmek is- tenmiştir. Bunu derhal hissedersiniz. Pasaport — mua!t sizinle zı sıkar, sıhhatinizle alâkadar olur size ayrılırken kırk yıllık bir dost gibi, canı gönülden, iyi bır tatil temenni eder. O derece ki en sade yolcu dahi bürodan ayrılırken ken- disini mühimser. New York'taki oteller de insanı sukutuna uğratmazlar. Tele- vizyon, hava tertibatı, buzlu su ve bas ucunuzda bir polis romanı sizi beklemektedir. New York'a giderek bir bardak süt içmeden sokaklarda dolaşan pek az insan vardır.. İnsan gayrııhtıyarı bir eczaneye uğrar ve orada bir bar- dak süt içer. Eczanede neler satılır neler! Oyuncaklar, valizler, yalancı mücevherat ve hatta ilâç! Fakat ec- zanede de satılan mallardan Ziyade nazarı dikkati celbeden şey gine "psikoloji",nin ön plâna alınmasıdır. Garson size " anım", "Şekerim" di- ye hitap ederse hiç şaşmamalısınız ve siz de ona doğrudan doğruya ismi ile hitap etmelisiniz: ir bar- dak süt verir misiniz Betty?" der- seniz, Betty dişlerini göstererek gü- lecektir. Tabit bütün garsonların a- dı Betty değildir. ama gar sonların isimleri gömleklerine işlen- AKİS, 25 AĞUSTOS 1956 miştir. Konuşmak lüzumunu duydu- muz kimselerin küçük adlarını derhal öğrenmek, insana hoş ve sa- mimi bir atmosfer yaratmak imkâ- nını da vermektedir. Satıcı kızlar gi- bi kapıcılar da isimlerini ceplerinin üstüne işlemişlerdir. — Taksi şoförü dahi otomobilin camında ismim ta- şır ve her kâtibenin mesasının üs- tünde muhakkak kartvizit durur. Para ile ölçülmeyen bir kıymet ashingtonda — dolaşan — seyyah, hayretle görür ki orada her şey para ile ölçülmektedir. Rehberler Beyaz Sarayı, Abraham Lincoln a- bidesini ve tamamile penceresiz mü- zeyi gezdirirken, herşeyden evvel, bütün bu kıymetli eserlerin Ameri- kalılara kaç milyon dolara mal oldu- Hürriyet âbidesi Dünyaya ışık saçıyor ğunu anlatırlar. Amerıkalıların ifa- desine göre "dünyanın en kıymetli" kitabı da gene Amerıkada kuçuk bir kilisede muhafaza edilmektedir. Bu eski bir Mısır papirüsü değildir. Bu, bütün Amerikan Cumhurbaşkan- larının imza attıkları bir kitaptır ve rehberlerin dolarlarla kıymetlendir- medikleri hemen hemen yegâne eser- dir. Alışveriş N w York'un büyük magazaları cidden gezilmeye değer. İnsan yahatte gördüğü — güzel şeyleri daı— ma satın alıp memlekete getiremez ama, fikir almak ve bu fikirlerden istifade etmek daima serbesttir. Hazırelbisecilik Amerika'da fev- KADIN kalâde bir. şekılde inkişaf etmiştir. Şişman, zayıf, ince, uzun, kısa, genç ve yaşlı her kadın için her türlü el- bise, çeşit çeşit mevcuttur. Her büt- çe için de her çeşit elbise gene mev- cuttur. Genç kız gardrobu, daha bü- yük genç kız gardrobu, ucuz elbise- ler ve mağazaların zemin katında tenzilâtlı satışlar günün her saatin- de, her yerde vardır. Genç kızlar i- çin Amerikadan çalınabilecek binbir buluş vardır. Meselâ altınsuyuna ba- tırılmış ve montür yapılmış eski a- nahtarlar bugün Amerikalı genç kı- zın 1 numaralı süs eşyasıdır. Gene enç kızlar giderken başlarına renk renk fiyonklarla fi- leler koyuyor ve — böylece saçlarını topluyorlar. Klâsik gömleklerle süs- lü olmak istiyen genç kızlar incecik, payyetle işli kravatlar takıyorlar. A- merikada en çirkin şey şortlardır.. Amerikalı genç kızlar diz kapakla- rına varan uzun şortlar gıyıyorlar üstelik ayaklarında, daima uzunca renkli spor çoraplar bulunduğu için manzara insana pek az cazip geliyor. Hürriyet ve tartışma merikada en çok hoşa giden ve kopye edilmeye en çok değecek şey gençlerin fikri inkişafına verilen ehemmiyettir. Onların birçok kutup— haneleri, üniversiteleri ve me kuluplerı vardır. Bu topluluklarda her genç kendi arzularına göre bir meşgale bulabilir, Sporlar, sahne sa- natı, edebiyat, el sanatları, münakaşa sanatı kulüplerde genış bir inkişaf zemini bulmaktadır Gençlerin şahsiyet ve fikir sahibi olmaları Amerikan, zihniyetinin üze- rınde en çok durduğu bir noktadır, Amerikanın istikbali genç- lerın hur fikirlere sahip olmalarına bağlıdır. Zaten münakaşalı toplan- tılar mektep programlarında yer a- lır.. Amerikan hayatı herşeyden ev- vel hür fikirler ve tartışma zemini üzerine oturtulmuştur.. Her fert ora- da mühim addedilir ve memleketin idaresinde Trol oynadıgını her an his» seder, hissettirir Talebeler yazın çalışırlar emen hemen bütün gençler tatil- de çalışır ve para kazanırlar. Ki- mi satıcılık eder, kimi garsonluk, ki- mi fabrikalarda işçilik.. Bunun için teşkilâtlar kurulmuştur. Bu teşki- lâtlar, yazın tatile' giden devamlı me- murlar yerine yazın çalışabilen ta- lebeleri yerleştirmektedirler. Eksiklikler ew York güzeldir. Bu muhak- kak ama, eksık tarafları da çok- tur. Orada pek ağaç görülmez, so- kaklarda çok çoc uk arabası da yok- tur, bisiklet ve güzel köpekler de pek azdır. Ufak tefek meşgalelere orada yer yoktur ve New York insana şu kelimeleri hatırlatır: Muazzam, gü- rültülü, dolar ve organizasyon.. 23