25 Ağustos 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 8

25 Ağustos 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Kasım Gülek Yolcu yolunda gerek ümidler bağlanarak Meclise seçilmiş plan zevat, geniş çapta hayal kırık- lığına vesile vermişti ve, bunlardan pir şey bekliyenler yanıldıkları inti- baına yaklaşmışlardı. Bütün C.H.P. teşkilâtı, isimleri iyi tanındığından dolayı bu toluluğa dahil edilen ve dev- let adamlığı vasfı taşıdıkları sanılan politikacıların çoğunun hiç bir işe yaramadığını esefle müşahede etmiş- ti. Mücadelenin kolay olmadığım her- kes takdir ediyordu; bu işin tehlike-, leri de ortadaydı; — fedakârlık lüzu- muise tamamen aşikârdı. Ama Ku- rultay günlerinde barometreler daha iyi bir hava göstermiyordu. Yüzme Bilmeyenlerin göle girmemesi gere- kirdi. Parti Meclisinin hareketsiz azaları tendi kendilerini tesellinin lun bulmuşlardı. Kırk yılın başında, kal- dıkları sayfiye şehrindeki bir bucak veya ilce kongresine gidiyor, orada nutuk çekiyor, vazifelerini yaptıkla- rı zehabıyla yuvarlanıyorlardı. Hal- buki kendilerinden beklenen çok şey vardı. Fakat her aza hareketin öte - sinden gelmesini istediğinden ve Mec- lis içinde bir hizip anlaşmazlığı bu- lunduğundan bol laftan ileri gidile- miyordu. Bu toplantıda, nefesi kâfi gelmeyen azaların istifalarını iste- mek çok iyi olurdu Birbirlerini beğenmeyenler P arti Meclisinin vaktile mesuliyet makamlarında bulunmuş azaları B.M.M. ndeki C.H.P. grubunun iyi alışmadığından haklı olarak şikâ- yetçıdıle C.H.P. li mijletvekillerin- ençoğu hareketsizdi” üstelik n- lar Meclis içi faaliyetlerde de bir var- lık olmak maksadiyle gayret sarf el- -iyorlardı. İçlerinde öyleleri vardı iki günlük gazeteleri okumuyordu. ağzı lâf yapan bazıları ise o kadar çekingendi ki, lâflarını neredeyse pa- muklara sarıp ağızlarından çıkara- caklarda Ama milletvekilleri de Parti Mecli- sinin o azalarını, aynı şekilde haklı olarak begenmıyorlardı Bunlar Ada- da sırt üstü yatan ve iktidar saati- nin gelip çatmasını bekleyen tembel- lerdi. Anadoluyu dolaşmak bir yana, kendi seçim bölgelerine gitmiyorlar- dı. Bütün meşgaleleri bezik ile deniz banyosundan ibaretti. Halbuki çıkıp ta vatandaşlarla temas etseler, parti teşkilâtını gözden geçirseler, gittik- leri yerlerde halka ne yapılması ge- rektiğini söyleseler F P; büyü faydalar sağlardı. Fakat nerede ?. Ustad arı Adadan İstanbula indir- k bir meseleydi. Bıkkınlık veren şikâyetler B u haftanın sonunda, Parti Meclisi çıkaracağı tebliğde bir defa dah şikâyetlerin sıralanmasiyle iktifa e- derse ve vatandaşın Zihninde yer et- miş olan iki mühim suale tatmin e- dici cevap vermezse, herkesin "illal- lah" diye bağıracağı -hele bu yaz sı- cağında- muhakkaktı. Tebliğde mem- leketin halinin bahis mevzuu edilmesi tabiiydi. i bütün meseleler gözden geçirilecekti, o halde C.H.P nin vaziyeti nasıl gördüğünü belirt- mek bir vazifeydi. Ancak, bu kadarla kalındığı takdirde tebliği ötekilerin yanına, rafa kaldırmak lâzımdı. Or- tada, cevap verilmesi gereken iki su- al vardı : 1 — Bu şartlar altında C.H.P. na- sıl mücadele edecekti? Yani, parti olarak ne yapılacaktı'? "C.H.P. vazi- fesini azimle ifaya devam edecektir" neviinden sözlerden gına Zira, aslına bakılırsa, ismi . li şahsiyetler arasında "vazi- Allahlık Ulus Hakkında ir gazeteyı doğru dürüst 1dare edemeyen parti, memleketi dare edebılır rai? İşte, haftanın sonunda Ankarada toplanacak o- lan Halk Partisi Meclisinin rahatı- na düşkün azaları bu meseleye de gündemlerinde yer verseler çok iyi ederler. Zira kendilerinin böyle bir suali nasıl cevaplandıracakları bilinmez tabii ama, umumi efkârın Ulus ve dolayısıyla C.H.P. hakkın- daki hislerinin pek de müsbet ol- madığını bilmelerinde fayda var- dır. Gerçi gazete, partinin uykuda geçırdıgı bır iki yılda olduğu gibi. tek s eğildiraman ne de olsa altı sayfa ıçınde ifade edilen fikir- ler, tefsirler, hatta havadisler ve beyanatlar partinin görüşü olarak kabul edilmektedir. Bir parti, görü- şünün ifadesinde böylesine dikkat- siz davranır, itina göstermezse Oo- nun ciddiyeti bahsinde tereddüt sahibi olmak haksızlık mıdır? .H.P. nin de iştirakile üç mu- halefet partisi tebliğ neşreder, U- lus onu koymaz, Üstelik, Zafer'e "sen neden neşretmedin" diye ça- tar. Genel Sekreter seyahate çıkar, Ulus onu manşetinde. Rizeden Ho- paya "hava yolu" ile gönderir. Ge- nel Başkan bir beyanat yapar, U- lus ona söylediklerinin tam aksini, söyletir, öyle başlıklar kullanır ki sanırsınız İsmet İnönü enel Başkanı olmuştur Memleket rejim bahsinde sert bir'mücadele içinde- dir, Ulus fikir söylemekten korkar, fikir söyleyenlerin yazıları gazete- maz. Tertip hatası, mizan- paj hatası, başlık hatası, metin ha- tası.. Gazete değil, bir Hatalar Ko- medyası.. Halbuki Ulus'a, içinde bulundu- ğumuz şartlar altında bir mühim vazife düşmektedir: Öncülük yap- mak. Nihayet en büyük Muhalefet partisinin sözcüsü bir masum teb- liğin neşrini göze alamayacak ka- dar üÜürkeklik gösterirse, o parti hangi vatandaşa döner de "müca- etmeliyiz, arkadaş" demek hakkına sahip kalır?. Hangi gaze- teyi, çekingenliğinden dolayı ten- kid edebilir; kime cesaret, kime a- zim verebilir? Ulus'un yaptığı neş- riyat gibi neşriyat yapmak, C.H.P., için sadece hicap vesilesidir. Eğer çıkarılan kanunlar karşısında bü- tün siyasi mücadele durmak zo- runda kalmışsa - ki, hiç birinin metninde bunu zaruri kılan bir madde yoktur ve mücadele etmek isteyenler yanlış tefsir tehlıkesım goze almalıdırlar -, Ulus'un yapa- cağı basittir: Kapıla rını kapat- mak! Tek, fikirler, yeni bir şekilde dahi olsa hala söylenebiliyorsa U- lus'un herkesten ilerde olması lâ- zımdır. Ama Ulus'un borcu varmış, ama Ulus kapanırsa iflâs edermiş, ama Ulus'un başına bir şey gelmesi ona mali bakımdan çok zor durumda bırakırmış... Maşallah' En büyük Muhalefet partısı böyle duşunurse "evde evlâdü ayal var" diye vic- danının sesine kulaklarını sıkı sı- kıya kapayan adama kızmaya ki- min, hakkı olur? Ulus mutlaka ve mutlaka, hem de en kısa zamanda ehil ellere ve- rılıp vazıfesının başına döndürül- melidir ve CH.P. Meclisi hemen bu toplantısında alınacak tedbiri kararlaştırmalıdır. Gazetenin kali- tesi yükseltilmelidir, sağlam fikir- ler, iğneli yazılar, usturuplu ten- kıdler edepli polemikler, bir siyasi mücadelenin bütün meşru vasıta- ları sayfalara dökülmelidir. Ulus'a bir baş lâzımdır; bir baş ki vazifesi sadece ve sadece Ulus olsun. Bir baş ki eli kalem tutsun. Bu yapılmazsa, C.H.P. çok kay- bedecektir.. AKİS, 25 AĞUSTOS 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: