bestesine de en aşağı Orman Kanunu kadar ehemmiyet yerdiğini görm miştir. O mevzuda başka faktorler daha ağır basıyor. Geçen haftanın sonunda meselâ Filmi Duranın tasarıyı nasıl tenkid ettiğini, Süleyman Çağlar'ın ne cela- det gösterdiğini, Cavid Oralın barut kesildiğini görenler, memlekette her şeyin kolaylıkla ve süratle düzelebi- leceği kanaatine vardılar. Bunun için bir tek şart vardı : Seçmen, demok- ratik haklarına ve hurrıyetlerıne or— manlardan temin edeceği — menfaa kadar ehemmiyet verdiğini kati şe— kilde belli etsin ye böyle davalarda her yerde olduğu gibi aydın zümre yol göstericilik vazifesini yerine ge- C. H P. Temcit plâvının sonu Geçen haftanın sonunda pazar gü- nü, İstanbul'da çıkan hemen bü- tün gazetelerın fotoğrafçıları ve mu- habirleri Büyükadada, büyük bahçe i- çinde, deniz kenarında bulunan bir köşkün etrafını sarmış vaziyetteydi- ler. Köşkte, İsmet İnönü vardı. C.H.P Genel Başkanı refikasıyla beraber İstanbul il başkanı Muhlis Sırmalıyı ziyarete gitmişti. Doğrusu istenilir- se İsmet İnönünün orada bulunaca- ğını gazetecilere küçük parmakları haber vermemişti. Havadisin kayna- ğı, bizzat Muhlis Sırmalıydı. İl baş- kanı eski cumhurbaşkanının şu anda Türk basım için 1 numaralı mevzu olduğunu biliyordu. Hakikaten efkâ- rı umumiye, bundan tam altı yıl ev- vel şiddetle aleyhinde vaziyet aldığı, fakat hadiselerin seyri dolayısiyle bu- gün hakiki kıymetini anladığı İsmet İInönüye büyük alâka gösteriyor, ona ait fotoğraf ve haberleri dikkatle ta- kip ediyordu. Muhlis Sırmalının baş- ka bir gayesinin daha bulunduğu ta- biiydi. Genel Başkanın kendisini ziya- retı C.H.P. nin kongre arefesinde bu- up bu yüzden kaynaşan İstanbul teşkilâtı içinde Sırmalı lehinde bir âmil teşkil edecekti. Fakat hadise, bir gazetecının sebatı ile siyasi ne- tice veri O günkü gazeteler C.M.P. nin Si- vastaki kongresinden bahsederlerken oldukça muğlak bir de havadisi ya- yınlamışlardı. C.M.P. teşkilâtına atfen deniliyordu ki: "Eğer C.M.P. Halk- çılar veya Hürriyetçilerle seçimlerde işbirliği — yaparsa, Mılletçıler rey- ini vereceklerdi." Bu nu kim söylemişti, nerede soylen— mişti, teşkilât adına konuşan kimdi, demecin mahiyeti neydi? Bütün bun- lar meçhuldü. Ancak C.M.P. lider- lerinden bazılarının işbirliği — mev- zuundaki fikirleri, mahalli — teş- kilâtın i ta mensuplarının çekingenlikleri — bilindiğinden aber gazetelerde büyük baş- lıklarla gösterilmişti. Hele — Osman AKİS, 25 AĞUSTOS 1956 YURTTA OLUP BİTENLER Meşhur Ulus Gtesi İllet! Bölükbaşının — refakatinde — seyahat eden Kırşehir milletvekili Ahmed Bilginin, kongrelerde zaman zaman hatipler tarafından işbirliği aleyhin- de konuşulduğunda cephe almaması tereddütlerin izalesine mani oluyor- u. Işte gazeteciler, Muhlis Sırmalı- nın evinin bahçesinde yakaladıkları İnönüden bu havadis hakkında ne düşündüğünü sordular. C.H.P. Genel Başkanı hepsine, henüz söyleyecek bir şeyi bulunmadığını bildirdi. Fa- kat bir gazeteci, musir davrandı. Git- medi. Üstelik, hemen her yarım saat- te bir İnönünün karşısına çıktı ve sualini tekrarladı. Zaten Sivas men- şeli havadisi de onun gazetesi, Ter- cüman, çok büyük göstermişti. C.H.P. Genel Başkam kısa bir demeçte bu- lunmaya adeta mecbur kaldı. Demeç- te, öteki gazetelere verilen cevap bi- raz daha uzun şekilde tekrar edılı— yordu; yani İnönü, henüz bu mevzuda bir şey Söylemek ıstemıyordu Haber vazıh değildi, kâfi malümatı ihtiva etmiyordu. Fakat C.H.P. Genel Baş- kanı bir cümle 1lave etti: Üçlü tebli- ğin neşredildiği andaki istikametin muhafaza edildiğini zannediyordu. Bu, herkesten ziyade C.H.P. teşkılatı— na verilmiş bir işaretti ve sabır tav- siyesiydi. Devlet adamlığı vasıfları aşırı olmayan polıtıkacılara hakikat- leri oldukları gibi gör üzumunu anlatmak kolay degıldı Teşkilâtın homurtusu C. liderlerinin seyahatleri ve o seyahatlerındekı hareketleriyle de- meçleri C.H.P. teşkilâtında akisler u- AKİS okumadan yapamıyorsanız, mecmuanızı bayilere gelir gelmez derhal alınız. . yandırmaktan geri kalmıyordu. Nite- kim Genel Merkeze şikâyetler yapı- lıyordu. C.H.P. liler C.M.P. liderlerine daima misafirperverlik gosterıyorlar onları adeta dert ortağı ve müşteri bir yolun arkadaşı sayıyorlardı. Ama bu zevat C.H.P. yi her fırsatta mil- letin gözünden düşürmeye çalışırlar- sa, C.H.P. lilerin de elbette ki söy- lenecek sözleri vardı. Ağızlarım aç- malı mıydılar? İnönü'den gelen işa- ret "hayır" idi. Daha beklemek, ha- talı görüşe sahip olanları hataların- dan kurtarmaya biraz daha çalışmak lâzımdı. C.M.P. liderleri Osman Bö- lükbaşının topladıgı alâkayı ve gaze- telerin kendisile uğraşmasını mille- tin önümüzdeki ilk seçimlerde reyini toptan kendi partilerine vereceği ma- nasına alıyorlar ve ona göre plânlar yapıyorlardı. Tıpkı 1954 seçımlerın— den evvel bazı muteber C.H.P. li ze- vatın yaptığı gibi.. Hatırlanacagı veçhile o gunlerd CaELP radaki Genel Merkezinde mustakbel kabinenin listesi münakaşa olunuyor ve başbakanlık için genç üstadlar bir- birlerine giriyorlardı. Şimdi her şey gösteriyordu ki bu hava C.H.P. Genel Merkezinin iki adım aşağısına. C.M.P. Genel Merkezine nakli mekân etmiş- ti. Halbuki C.H.P. partilerarası iş- birliği melodisine ekendi orkestra şefi İsmet İnönünün azimkar değnek vu- ruşlariyle katılabılmıştı Hür. P.nden yükselen bu davet, C.H.P. teşkilâtına bin niyazla kabul ettirilebilmişti. Va- ziyet bu iken, üç partinin Mecliste en az temsilcisi bulunanının cakalı eda takınması karşısında yurdun dört bir tarafındaki C.H.P. 1lil çirmeye Genel Başkan dahi, şahsiyetine Trağmen muvaffak - ola- mayabilirdi. İşte bu yüzden, perşembe — günü toplantıya çağırılan C.H.P. Meclisi, bir mühim meseleyle daha karşı kar- şıya kalmıştı Muallaktaki dâvalar Hakıkaterı bu satırların intişarı sı- rasında toplantısına başlamış bu- lunacak olan C.H.P. Meclisi hararet- li geçeceğe benzıyordu En mühim müzakerelerin bizzat bu Meclisin ça- lışmaları üzerinde cereyanını bekle- mek lazımdı. Zira Kurultayda büyük 7