Z A B Fransa Adalet yanıldı mı? eçen haftanın başında Pariste Adalet Bakanı Fronçois Mitter- rand'ın özel kaleminde bakan tara- fından kabul edilmeyi bekleyenler a- rasında bir de avukat vardı. Gamille Gay adındaki bu çocuk yüzlü avukatın koltuğunun altında o ordu. Bakanın kendisi bul edecegı bıldırıldıgı vakıt avuka onun yanına bu e girdi ve evrakı bakan! masa ı n Üüzerine koydu. Avukat Camille Gay, Adalet bakanı Françoıs Mitterrand'dan on sene önce müebbet hapse mahküm edilen Paule Guıllo u'nun davasına tekrar bakılmasına müsaade etmesi- ni istiyordu ve masanın ustundekı dosyada tam on yıldan beri asu- mum!" diye feryad eden bır genç kadının evrakı bulunuyordu Bakan, avukatın izahatını dikkat- le dinledi Fakat cevap vermedi. Zi- a kanun bakana bu gibi talepleri cevaplandırmak için iki ay müddet tanıyordu. Önümüzdeki iki ay için- de bakan hadiseyi gözden geçirecek- ti. "Evet" derse davaya tekrar ba- kılacaktı "Hayır" dediği takdırde e Guillou'nun feryatları daha zun zaman ishane duvarlarım boşu boşuna çınlatacaktı. Kara! 2 kasım 1946'da Bordeaux Adalet Sarayının Ağır Ceza Mahkem salonundakı sanık sandalyesınde kor- ku içinde kıvı'andıgı her halinden bellı olan bir genç kadın' oturuyordu. Bu Paule Guillou idi ve cinayetle it- ham ediliyordu. O günkü celsede karar okunacaktı. Hakim üebbet hapse mahküm edıldıgını bıldıı'ır bil- dirmez Paule Guillou yerinden fırla- dı ve feryat etmeye başladı: "Masu- um, yemin m ki masumum" dıye haykırıyordu O kadar şıddetle Heri atılıyordu kı üç jandarı zaptetmekte — güçlük çekıyorlardı ahkeme salonunun kubbesi Paule Guillou'nun çığlıklarıyla çınlıyordu Dinleyici sıralarım dolduran in- sanların en taş yüreklileri bile man- zaraya tahammül edemiyerek dışa- rıya kaçıyorlardı Fakat neya yarar- ak ki.. Adalet hükmünü vermiş şeri- at parmagı kesmıştı Paule Guıllou, aşığı genç Dr. Jea rlut'yu ve an- nesını arsenıkle zehırlemekle itham edılmış ve suç sabıt görülmüştü. Ka- munun bu suç için tayin ettiği ceza muebbet hapıstı Paule Guillou lâyı- ğını bulmuştu. Fakat o gün Bordea- ux Ağır Cezasında hazır bulunan ha- kimler ve dinleyiciler genç kadının fery adındaki samimiyeti, suçu red- dedişindeki şiddeti, dağınık saçları— nı ve yaşlı gözlerini uzun zaman u- nutam adılar Bilirkişi yanılmaz mı? Avukat Camille "Paule Guilloi 26 Gay diyordu ki: hak etmediği bir I TA cezaya çarptırılmış bulunuyor. Bu davaya tekrar bakılmasını icap etti- ren unsurlara sahip bulunuyorum. Bordeaux'daki — duruşma — sırasında bilirkişi Prof. Vitte, Jean Ferlut'nün karaciğerinde ve — böbreklerinde 45 mgr. arsenik bulunduğunu ifade et- mişti. Bütün itham bu ifadeye da- yanıyordu. Fakat adli tabib Dr. Lan- de'ın verdiği otopsi Traporunda Jean Ferlut'nün cesedinde karaciğerin ve böbreklerin çıkarıldığı hakkında en ufak bir kayda tesadüf edilmemek- tedir. Bu bir. Bundan başka Prof: Vitte'in ifadesinden başka en ufak bir ip ucuna sahip olmıyan mahke- menin, bir an için olsun hataya dü- şüp düşmediğini araştırması icap e- derdi. Bilirkişi yanılmış olamaz mıy- dı? Elbette olabilirdi. Nitekim Ma- rie Besnart davası, bilirkişilerin ne feci surette yanılabileceklerini — or- taya koymuş bulunmaktadır. Borde- aux mahkemesinin karârında cina- yetin sebebi — aydınlatılmış degildir Paule Guillou, Jean Ferlut'yu' ve an- nesini niçin Öldürdü? Bu sualin ce- vaplandırılmış — olması iktiza etmez miydi? Bu iki.." Zevk için, cinayet Hakikaten hadise insanda bir adli ata karsısında bulunulduğu ka- naatını Uuyandırıyordu. Zira Paule Guillou'nun Dr. Jean Ferlut'yu ve annesini öldürmesini icab etiren bir sebep mevcut değildi. Paule, ikiz kardeşi Armande ile birlikte Vendaysde eczacılık yapan ihtiyar Ferlut'nün yanında çalışıyor- du. Paule evliydi. Fakat kocası harp- te esir düşmüştü ve henüz dönme- mişti. Eczacının oğlu Dr. Jean Fer- lut, Paule'e delicesine aşık olmuştu. Genç kadın patronunun oğluna alâ- kasız kalmamıştı. Dr. Jean ile Paule arasındaki münasebetlerde alev ba- cayı sarmıştı. Paule, genç Ferlut'den gebe kalmıştı. Annesi Dr. Jean Fer- lut'yu başka,bir kızla evlendirmek istiyordu. Fakat delikanlı her defa- sında Paule'e olan sevgisini ileri sü- rerek böyle bir şeye yanaşmıyordu 1945 yıhnın eylülünde Madam lut bir gün pazardan mantar alır O gece mantar yiyen ana oğul zehirle- nirler. İkisi de acele olark Bordeaux hastahanesine nakledilirler. Anne. bü- tün ihtimama rağmen kurtulamaz, Ölür. Oğul vartayı atlatır ve tekrar Vendeys'e döner. Paule, sevgilisinin başı ucundan ayrılmaz, onun tedavi- siyle uğraşır. Dr. Jean Ferlut, sev- gilisinin ihtimamı — sayesinde ıyıleş— meye yüz tutar. Fakat annesinin ö- lümünden iki ay sonra, hiç beklen- miyen bir sırada, o da birden bire ö- lür. Küçük kasaba dedikoduyla çal- kalanmaya başlar. Herkes iki kız kardeşten şüphelenmektedir. Polis Paule ve Armande'ı tevkif eder. Ka- rakolda bir isticvap sahnesi başlar. Yedi aylık gebe olan Paule, ayakta, aç ve susuz tam 36 saat devam eden bir sorgudan sonra nihayet itiraf e- der. Hapishaneye sevkedilir. Orada kendısını karşılayan rahibelere ilk Üü şu olur: "İşlemediğim bir cina- yetı itiraf ettim. Jean'ı ve annesini hen öldürmedim" der. Polis, Arman- de'ı da aynı muameleye tabi tut- muştur. O da uzun isticvaptan sonra cınayetın kendisi tarafından işlendi- ğini itiraf etmiştir. FFakat bir cina- yet için iki suçluyu lüzumundan faz- la bulan polis, Armande'ı salıvermiş- tir. Paule — hapishaneye ayak — basar basmaz itiraflarını inkâr etmeye baş- lamıştır. Bu cinayeti niçin işliyecek- tir? Niçin elini kana bulayacaktır? Nitekim savcı da iddianamesinde bu hususa temas etmiştir. Paule Guil- lou niçin hem anayı hem oğlu öldür- müştür? Doktor, Paule'ü delicesine sevmektedir - bunda kimsenin şüp- hesi yok -, bunun için Paule'ün onu öldürmesi sebepten mahrum kalıyor. Bu takdirde annenin öldürülmesi normaldir. Zira anne izdivaca mani olmak istemektedir. —Paule'ün dok- tordan bıktığı, nefret ettiği düşünü lürse onu kurtulmak için öldürdüğü kabul edilebilir. Bu takdirde de an- nenin Öldürülmesini anlamak güçle- şiyor. Fakat Bordeaux'lu jüri azaları cinayet için sudan da olsa bir sebep buldular: Paule Guillou bu cinayeti zevk için ışlemıştı Öldürmek için öldürmüştü Halbuki oğlunun acısına dayana- mıyarak onu — toprağa verdikten 7 gün sonra ölen eczacı Ferlut can çe- kişirken, ne kikat sırasında ne de duruşmalarda nazarı itibara a- linmâyan çok mühim bir söz sarf et- mişti. İhtiyar Ferlut demişti ki; "Pa- üle'ü itham ediyorlar. O suçsuzdur. Kanaatıma göre bir adli hata ha- zırlanıyor". Bunlar peygamberane sözlerdi. İh- tiyarın bir bildiği mi vardı? O acaba hakikata tam manasıyla vakıf mıy- dı? Ecel ihtiyar eczacıya bütün bil- diklerini söyleme fırsatını bırakma- mış mıydı? Eczahanesi büyük bir intizamsız- lık içindeydi. Bilhassa zehirlerin bu- lunduğu dolap karmakarışıktı. İhti- yar eczacı bir gün dolaptan "Solu- camphre almak istedi. Fakat onun yerine eline "novocaine" geçti. İlâç- lar yerlerinde değildi ve belki de ha- disenin anahtarı buradaydı. İhtiyar adam zehirlenen karısına ve oğluna bir panzehir vermek istemiş olabilirdi. Telâş ve heyecanla yanlış bir ilâç a- larak karısına ve oğluna zerketmış bulunabilirdi. Ama Bordeaux mahkemesinin Jü- risi, harp esiri kocasını aldatan Pa- ule Gülillou'yu hoş görmüyordu ve o- ir "zehirci" olduğuna inanıyor- du. Onun için ihtiyar Ferlut'nün söz- lerine itibar etmedi ve genç kadım mahküm etti. Simdi, Adalet Bakanı eğer "Evet" derse hadiseyi örten kül- ler tekrar eşelenecek ve bir masumi- yetin delilleri hakimlerin önüne geti- rilecektir. AKİS,25 AĞUSTOS 1956