SPOR ta içinde verdiği bir beyanat, esasen gergin olan Beşiktaş - Fenerbahçe münasebetlerini — büsbütün çıkmaza sokacağa benziyordu. Kavrakoğlu- nun beyanatı bek Ahmet'in transfe- riyle ilgiliydi ve şimdiye kadarkıle— rin en sertiydi. Kavrakoğlu, "Fede- rasyonun verdiği karar nihai değil- dir. Biz Ahmet dâvasında haklıyız. Bir sporcunun mukaveleyle bir ku- lübe bağlanması, onu en tabii hakkı olan hürriyetinden mahrum edemez. Bu sebeple Devlet Şürasına, mahke- meye ve aynı zamanda F.I.F.A. ya başvuracağız" du. Bu sert çı- kış bile — Beşiktaşlıları, bu mevzuda hiç bir beyanda bulunmamak prensi- binden ayırmadı. Fenerbahçe ikinci başkanının beyanatı cidden tahrik ediciydi ama, Beşiktaş idarecileri şimdilik hiç ses çıkarmamayı men- faatlarına daha uygun buluyorlardı. Yalnız spor çevrelerinde .F.A. ya müracaat etmenin, bu husustaki kanaatını açıklamış olan milli fede- rasyonun beynelmılel federasyona şikâyeti manâsına geleceği düşünü- lüyor ve bu hareket tasvib görmü- yordu. Halbuki, Fenerbahçenin niye- ti şikâyet degıldı O bu işi mahkeme yoluyla halletmeyı düşünüyordu. F.I.F bu nevi hadiselerde, pro- fesyonellik mazisi çok daha eski o- lan Avrupa memleketlerinde ne şekil- de hareket edildiğini öğrenmek için müracaat edilecekti. F.I.F.A. dan Fenerbahçenin görüşünü teyid eden bir cevap almak, dâvanın ne derece muhkem olduğunu ortaya koyacaktı. Galatasaraylılar arasında Son günlerde — Galatasaray cami- asındaki sükünet ve hareketsizlik birçoklarına garip geliyordu. Sanki bir hafta evvel idare heyeti toptan İstifa eden, sonra kulübün yüksek menfaatları mülahazasıyla bir müd- det daha iş başında kalmayı kabul eden kulüp, Galatasaray değildi. İdare heyeti toptan istifa eden kulüp Fenerbahçe olsaydı - gazete- Ankara Gureş Takımı Hepsi de milli lerde makaleler, —söz düelloları, hi- zipler arasındaki çatışmalar ayyuka çıkardı, deniliyordu. Bu soylentıler— de hakikat —payının fazla — olduğ muhakkaktı. Galatasaray an'anevî tesanüd gayretleriyle iç bünyesinde- ki ahenksizlikleri uzun zaman dışa- rıya aksettirmemişti. Tatsızlıklar ar- kadaşça bastırılmış, seslerini yüksel- tenler "kulübün menfaati" denilince susmuşlardı. Fakat ne var ki bas edilmekle mevcut ihtilâflar orta— dan kaldırılmamıştı. Bunun en iyi çaresi dertlerin açıkça ortaya dökül- mesinden ibarett Güreş Boşa gitmeyen emek üreş Milli Takımının Avrupa ve Melburn seyahatları yaklaştığın- dan idareciler, bir faaliyet telâşı i- çinde bulunuyorlardı. Ankarada ça- Denizli Güreş Takımı Hepsi 34 cevherli lışmaları idare eden Güreş Federas- A3başkanı Haydar Bostancı. yapabilmek için çırpını- yordu. Güreş mektebi ve çalışma sa- lonu açılmış, eldeki bütün imkânla- rıin kullanılmasına başlanmıştı. İşte bu arada 19 Mayıs Stadyomunda Harlem gösterileri için hazırlanmış olan 3.000 kişilik açıkhava basket- bol sahasından faydalanılarak bir müsabaka — tertiplenmesi düşünüldü. Tamamiyle milli elemanlardan kuru- lu Ankara güreş takımı ile Denizli güreş takımının karşılaştırılması hiç de fena olmıyacaktı Bu fikrin tahak- kuku üzerine geçen hafta cumartesi gecesi açıkhava sahasında 2 bini mü- tecaviz seyirci, dünya güreş yıldızla- rını seyretmeye geldi. Karşılaşmalar aştan sona kadar çekişmeli ve zevkli geçti. Dünya şampiyonu ra- kiplerinden hiç aşağı olmayan De- nizli takımı elemanları, belki de tec- rübelerinin az oluşundan müsabaka- lardan bir kısmını kaybettiler. Güreşlerden — bilhassa 57 — kiloda Hüseyin Akbaş ile İbrahim Pay ara- sındaki, fevkalâde — denilebilecek bir şkilde — oldu. Dünya şampiyonumuz bir sıklet yukarı güreştiğinden ola- cak, eskisi gibi göz doldurmadı. Son- ra. Denizlili rakibi İbrahim Pay da bütün seyircilerle birlikte Güreş Fe- derasyonu yetkililerinin de gözünden kaçmayan ir müsabaka çıkardı. Kendisinden coş tecrübeli rakibine yenildiyse de milli takım seçmeleri- ne iştirak etmeğe hak kazandı. Kendi köşelerinde sakin sakin ça- lışan Denizlili güreşçiler, dünya pıyonlarına kafa tutmakla bizde gü- reşin gerçekten ata sporu olduğunu isbat ettiler. Seyirciler de güreşteki başarılarımızın fertlerle daimi olma- dığım bir kere daha yakınen görmüş oldular. İlk adımı atılmış olan müs- bet çalışmalardan dönülmeyerek el- deki mevcut antrenörlerden gerekti- ği gibi istifade edilmesi gureşçılerı— mize yeni ufuklar açacatı AKİS, 25 AĞUSTOS 1956