YURTTA B.M.M. Demeçlerin en garibi Bu haftanın başında pazartesi ge- cesi, radyolarının haberler bülte- nini hâlâ dinlemek merakında olan- lar, bir demecin son satırlarını işit- tiklerinde tarifsiz bir hayrete kapıl- maktan kendilerini alamadılar. De- meci yapan Devlet Bakanı Cemil Bengü'ydü. Cemil Bengü, vaktile Ankara savcılıgmda bulunmuştu. Sonra D.P. nin"Yüksek Haysiyet Di- vanı başkanhgına getirilmiş ve Dr. Mükerrem Sarol hakkında Genel İdare Kurulundan gelen partiden ih- raç talebini muvakkat ihraca çevir- mişti; çevirmişti, zira kararda onun reyi hakim rol oynamıştı. Bahis mev- zuu demeç, geçen hafta ortasında a- çılan Meclis tahkikatı ile ilgiliydi. Zaten Cemil Bengü, Mecliste cere- yan eden müzakereler sırasında hü- kümet adına fikrini beyan etmiş ve tahkikatın açılması lehinde vaziyet almıştı. Özalp hadisesinde İnönünün me- suliyetini aramak — gayesile açıldığı anlaşılan Meclis tahkikatı, yurdun her tarafında büyük — akisler uyan- dırmıştı. Eski — cumhurbaşkanı he- men ertesi gün bir basın toplantısı tertiplemiş ve hadisenin hukuki du- rumu hakkında bildiklerini beyan e- derek Mecliste kendisini itham eden bazı milletvekillerine cevap vermişti. İnönü meselenin C.H.P. iktidarı za- manında tahkik — mevzuu olduğunu hatırlatıyor, — mesullerinin cezalandı- rıldığını belirtiyor, şimdi kendisi hak- kında yapılan bazı şikâyetleri ele a- larak - hukuk devletinden bahsetme- . 6/7 eylül mesullerinin mahkeme- ye verilmesi lüzumunu müdafaa et- mesi, adalet istiklali, hakim temina- tı istemesi gibi.. - her hangi bir mi- silleme teşebbüsü karşısında vazife- sini 'bırakmayacağını — herkesin bil- mesini istediğini söylüyordu. Elli se- eden beri millet hizmetinde büyük mesuliyetler deruhte ve yüksek ma- kamlar işgal etmişti. Her şeyin he- sabını kanunlar dairesinde vermeye mecburdu ve muktedirdi. D.P. tara- fından şikâyet mevzuu yapılan müca- delesinden vazgeçmeyecekti. 6/7 ey- lül mesullerinin — mahkemeye veril- mesi lüzumunu gene müdafaa ede- cek, milletin Anayasa içi bir idare altında yaşaması gerektıgını haykı— racaktı. İsmet vazifesini se- batla yapacaktı. Anlaşılıyordu ki İnö- nünün söylemek istediği şuydu: Ben, hıç bir şey karşısında yılmayaca— ğım ve millet menfaatine yolda azimle mesaime d ğim. İsmet İnönünün elli senelik ha— yatım takip edenler, kendisinin bü- tün Öömrü boyunca bu prensipler da- iresinde hareket ettiğini görecekler- di. Bir çok hadıseyle karşı karşıya bırakılmış, fakat hiç bir zaman yo- lundan dönmemişti. 4 OLUP BİTENLER İSTİFA! Maliye Bakanı Bay Ne- dim Ökmen istifa et- miş bulunuyor. Hayır!.. istifanın tarihi 22 Şubat 1956 değildir. 1956 dır. 22 Ağustos Tahminden çok temenni İ şte pazartesi gecesi Cemil Bengü bu kuvvetli beyanata cevap veri- yordu. Sözlerinin ilk kısmı hukuki mahiyet taşır edasındaydı. İddiasına göre husustaki tahkikatı çok partili rejime geçildikten sonra açmış ve ilk mesulleri cezalandırmış- tı. Fakat tam altı sene, mesele ört- bas edilmişti. Şimdi, Meclis tahkika- tı sırasında Cumhurbaşkanı İnönü- in ve o zamanki bakanlarla diğer alâkalı — şahısların — mesuliyetlerinin bulunup bulunmadığı — araştırılacak- Hukukçu olan Cemil Bengü, tah- kıkat mevzuu olan bu meselede fikir beyanından çekinmedi. 33 vatanda- şın kurşuna dizilmesi gibi bir hadise- den zamanın cumhurbaşkanı elbette ki derhal haberdar edilmişti. Anla- şılan, hadiseden haberdar edildiği i- İeri sürülen İsmet İnönünün müda- hale etmemiş görünmesi D.P. ikti- darına göre kendisini mesul edecek- ti. Cemil Bengünün İnönünün beya- natına cevap hazırlamaya memur e- Cemil Bengü Savcı dildiği anlaşılıyordu. Bu hazırlıklar yapıldığı sırada Başbakan — Adnan Menderes Başkentte bulunduğu gibi Cumhurbaşkanı Celâl Bayar da An- araya avdet etmişti. Devlet Baka- nının beyanatı, İsmet İnönü tarafın- dan sârfedilen sözlerin iktidar çevre- lerinde iyi karşılanmadığının deliliy- di. Bu sözler Cemil Bengü tarafından olarak vasıflandı- . İşte meşhur beyanatın hayret uyandıran kısmı bundan sonra geli- yordu. Devlet Bakanına göre eski Cumhurbaşkanı af kanunu ye müru- ru zaman siperlerinin arkasına sı- ğınmamalıydı. Halbuki tahkikatın ile- ri safhalarında bunu yapacaktı. İnö- nü şimdi meydan okuyordu. Fakat bakalım o af kanunu ve müruru za- man dahi kendisini kurtarmaya ye- tecek miydi ? Cemil Bengü'riün, takbel neticesi hakkında bir diği mi vardı?. Zira böyle bir malü- mata sahip olmaksızın bu kadar çe- kinmeden fikir beyan etmek müm- kün olamazdı. İnönünün beyanatı meydan okuma ise, Cemil Bengünün- kü tehditti. Ama, İnönü harplerinin muzaffer kumandanını böyle sözlerle yolundan alakoymanın imkânsızlığı- nı Demokrat liderler bilmeliydiler. Bu bakımdan İsmet İnönü, salı saba- hı Ankaraya gitmek üzere Heybeli- adadan yola çıkarken Cemil Bengü- nün demecini gazetelerde okudu ve omuzlarını silkti. Kanaatince, uğraş- ması gereken daha mühim işler var- dı. tahkikatın müs- bil hakkında evlet Bakanının beyanatında bır başka noktanın üzerinde durm nın imkânı yoktu. Özalp kazasında bir ordu kumandanının emrile 33 va- tandaş öldürülmüştü. Cemil Bengü bu hadiseden “Cumhurbaşkanının haberdar olması ği söylü- Cumhurbaşkanlığı gerektiği"ni Oor ve böylece onu mesul etmeye ça- lışıyordu Peki ama o sırada. Genel Kurmay — Başkanı — Mareşal Fevzı Çakmaktı. Genel Kurmay Başkan nın hadiseden evleviyetle haberdar olması, Cemil B tarzının en basit neticesiydi. daha mühim bir mesele vardı. Komisyonlarında başka bir hadise tah Dıyarbakır Millet- Ekinci "Karaköprü ortaya atmıştı. O hadi- sede öldürüldükleri — bildirilenler ise - Karaköprü Dersimdedir - 33 değil, 103 kişiydiler. Hadise. 1937 yılında cereyan etmişti. Atatürk Cumhu başkanı. İnönü Başbakan Çakmak Genel Kurmay Başkanı 'bulunuyor- lardı. Cemil Bengü o meselenin u- mumi heyetteki müzakeresinde aynı mantık silsilesini mi harekete «ge- recekti? Yoksa şöyle mi diyecekti: "— Karaköprü hadisesinde mesul sadece Başbakan İsmet İnönüdür. Ö- zalp hadisesinde mesul sadece Cum- hurbaşkanı İsmet İnönüdür AKİS, 25 AĞUSTOS 1956