MUSİKİ bir şefin muhtelif cephelerini aydınlat- mağa müsait bir şekilde tertiplenmişti. Böyle bir yarışma ile şeflerin değerlerini anlamağa iman olmadığı söylenemez. Seçilen eserlerin kısa olması da tabiidir. Zira, - her biri 47 defa tekrarlanacağına göre - aksi takdirde müsabakanın hafta- larca devam etmesi gerekirdi Belki Johann Strauss'un «İmparator Valsi» nin ve bir dereceye kadar da We- ber'in «Oberon» uvertürünün, daha zi- yade şefin teknik ımkanlarını ölçmeğe it olduğu ileri sürülebilir. Ancak «Prelüdler» indeki ve küçük bir olmasını» rağmen — Debussy'nin indeki mânâ ve ifadeyi ve sa- dece bu iki eserin bile bir orkestra şe- finin yaratıcı cephesini «kolayca ortaya çıkarabileceğini unutmamak İcracı, partisyon hudutları içinde bir hareket serbestliğine sahiptir ki yaratıcı kudreti bilhassa burada mevzuubahis lur. Bunda — armoninin bütün hususı- yetlerine riayet etmek şartı ile - bazı nok- talan bilhassa belirterek, buna mukabil bazılarının önemini kasden azaltarak u- mi renklere verilecek değişiklikler ka- dar, tempo, ölçüler de ehemmiyetlidir. O halde sadece «ölçü vurmasını bilmek» sehpaya çıkmak için kâfi değildir. Orkestra kendi kendine yürüyebilse, 47 değil, 1047 kişi idare ettiğinde de ne tice aynı olacaktır. Halbuki Toscanını ayrıldıktan sonra NBC Senfoni Orkest- rasının şefsiz bir konser verdiği, buna mukabil en ufak bir alâka dahi çekemedi ği hatırlardadır. sasen, Besançon'da da şeflerin kar- şısına programdaki eserleri hazmetmiş bir orkestra çıkartılmıştı. Prova fırsatı yoktu. Teknik hataya düşülmeyecek, bü- tün ölçüler yerinde, zamanında verilecek- ti. Yani ilk esas, bu topluluğu kazasız belâsız yürütebilmekti. Asıl önemli nok- ta ise bu yürüyüşün nasıl olacağı idi ki, şefin anlayışı, yaratıcılığı vburada ister istemez ortaya çıkacaktı. Debussy'nin <<Cortege» i kısa bir par- , kasdi hataları kü- lâzım. Gerçi plâktan yüzlerce defa din- lemek sureti ile armoni bakımından ta- nımak mümkündür ve hakikaten kestir- me bir yoldur. Lâkin eser ister kısa, is- ter urun olsun; ancak hassas partisyonu duyabilen - bir kulak buna tamamen nü- fuz etmeğe muktedirdir.Sonra, armoni değişikliğini sezer sezmez değneği çat dü- ve sehpaya vurmak da kâfi değil. Zira, şef orkestraya hatanın ne olduğunu ve nasıl çalınması gerektiğini de bildirecek- ür. Müsabaka için bestelenmiş olan e- sere gelince... Bunun orkestra özerine yüklediği mesulivet hiç de şefinkinden ağır değildir. Çünkü, orkestra esere ev- velce çalışmış, hazırlanmışsa — müşkülü hallolmuştur: hazırlanmamışsa, şef de da ha fazla güçlükle karşılaşmış olur. Diğer taraftan, on beş, yirmi defa çalındıktan sonra orkestra üyeleri eseri iyice tanır- 28 lar. Ancak, bu takdirde en son olarak sehpaya çıkan şef, — bütün diğer müsa- bıklara kıyasla en fazla avantajı elde etmiş duruma geçer. Ayrıca, bütün şef- lerin yeni karşılaştıkları bir esere sade- ce teknik bakımdan değil,, ifade ve an- layış cihetinden de intibak etmeleri ara- sında farklar olacağı şüphesizdir ki, bu inin en ziyade dikkatini çekecek hususlardan biridir. sıraladığımız şu bir i- ki hususiyeti dahi, bunun sadece «nota bilmek ve ölçü Vurmakla» başarılamıya- cağını belirtiyor. Pertev Apaydın'ın bi- rinci mansion almasının önemi üzerinde evvelice de durmuştuk (AKİS, Cilt V, sa- yı 73. Sh: 29). Geçen yıl ezbere idare et- tiği Pathetigue Sefoni'nin Ankaralı ,mü- zikseverler üzerinde bıraktığı derin te- siri; dinleyicileri bilhassa esere nüfuzu, dinamik ve enerjik anlayışı ile büyük bir sürpriz karşısında bırakmış olduğu- nu unutmamak ve Besançon'daki muvaf- fakiyetini gerek müsabakaya, gerekse bu genç sanatkârın şahsi vasıflarına ait şart- ları göz önünde bulundurarak değerlen- dirmek lâzım Gerçi «çaldırmakla çalıştırmak» ara- sında fark olabilir. Ancak böyle bir kai- de her hususu aynı derecede izaha kâfi- abakanın, degıldır Bılhassa orkestra ıdaresı mevzu- laşılabilir. Zira, ilk defa karşılaştığı bir orkestraya hitap edebilen, onu sevkedebi len bir şef, bu topluluğu çalıştırmak ve herhangi bir etere hazırlamak hususunda da katedeceği yolun azami kısmını aşmış demektir. Amerika Fırsattan İstifade Sovyet Rusya'nın soğuk harbi gevşet- tiği, - yahut bu harbe yeni bir isti- kamet verdiği - bu sıralarda Amerikan konser ajanları, husule gelen psikolojik durumdan istifade ederek Rusların ileri gelen sanatkârlarını gayret . Gayretler bu sıralarda netice- lerini vermeğe başlamıştır. Nitekim ev- velki hafta gazetelerde, yolonisti Oys- trah, Amerikan musikiseverleri arasında son derece ilgi çeken, ekseriyet tarafın- dan keman çalma sanatının ilâhı telâkki 15 EKİM 1955 AKİS,