BUNLAR HEP HAKİKATTİR İstanbul' un Kumkapı semtınde Ke- m u makasla ağır surette Zavallı kadın kanlar içinde yere yığılmış. Komşular yetişmişler, (ka- dıncağızı hastahaneye kaldırmışlardır. Kocası da kodesi boylamıştır. (Karagöz) yaralamıştır. Fransız istatisttik bürosunun senelik unda, geçen sene Fransa'da faz- la içki yuzunden 12500 kişinin öldüğü bildirilmektedir. Raporda doğrudan doğruya, fazla al- kol almak yüzünden 4.106 kişi ölmüştür. Siroza yakalanarak ölenlerin adedi 12071 dir ki bunların yüzde yetmişi içkiden si roza yakalanmışlardır. 1953 yılında doğrudan doğruya al- kolden 3,905 ve sirozdan 11,871 kişi öl- müştür. (Anadolu Ajansı) Balçova köyü halkından Ahmet Adil adında bir şahıs, dün sarhoş bir hal- de köy içinde dolaşırken, Urfa kazasının Düvenlik köyünden gelin almak öre Balçova'ya gelen düğün alayının önüne çı karak yolunu kesmiş ve «Toprak bastı» pa rası istemiştir. Vaziyetin vehamet kesbe- deceğini anlıyan düğün sahibi Ahmet Adile bir miktar para vererek alayın yo- luna devam etmesini temin etmiş ve bu arada keyfiyeti jandarmalara da bildir- miştir. Bunun üzerinle yakalanan Ahmet Adil karakola celbedildiği sırada jandar- alara da mukavemet gösterip karşı gel- diğinden hakkında her ilki suçtan dola- yı kanuni muamele yapılarak adliyeye teslim edilmiştir. (Yeni Asır) Sevimli iki — yavru bu yaz denize ve hele plajda, kumlar üstünde eğlen- meğe Oo kadar alışmışlardı ki, onlara plaj hasreti hissettirmek pek acı olacak- tı. İşte Şişli meydanı inşaatı imdada ye- kınca ne olacak?», diyecekisiniz. Bunu da kuçukler düşünecek değil ya... Yanların- da büyükleri var. O bir çâresini bulur elbet. (Milliyet) Manisa lisesinde on senedir okumakta olan Ekrem ismindeki genç bu se- ne nihayet mezun olabilmiştir. Ekrem, diplomaya kavuşmasının şerefine bir ho- roz kurban ederek bu mutlu günü kut- lamıştır. Diğer taraftan gene şehrimiz İisesin- de okuyan 32 yaşında (bir talebe bu sene mektebi bitirmiştir. «Adem — baba» na- miyle maruf olan Cevat'ın bu muvaffa- kiyeti üzerine arkadaşları bir jübile ter- tiplemeye (karar vermişlerdir. Ankara Telgraf) 26 Basından hatıralar: ' . . Mes'ut bir nişan Şinasi Nahit BERKER Partısı iktidardan yeni düş- Üüştü zamanlar Ulus ga- zetesınde çalışıyorduk Müessese üdürü Halk asit Hakkı Uluğ.. Bir akşam vakti, yirmibeş lira lâzım oldu.. Evvelâ muhasebe — müdür Şerif Cimcoz'a gittim. — Yirmibes lira avans lütfe- der misiniz? — Nasit beyi göreceksin! girdik. Nasit Efendim lira a- vans rica ed ni asıl sevdiğimi bilir- sin. Bı]ıyorsun partimiz battı. A- vans usulünü murakıplar bu sa- bah gelip kaldırdılar. Ancak, ölü doğum, nişan, nıkah]arda arkadaş— lara yardım edilec Baktım kesin konuşuyor Çıktım. Amma velâkin para da lâzım. İ- çimden «bir kolaylık bulmalı» de- dim: — Dogmaya doğamam, ölmiye gelınce daha erken. Nikâh dersen, bir defa başımızdan geçmiş, ağzı- mız yanmış, Gel sen nişanlan! Türkçede en çok sevdiğim keli- me «billur» dur. İstanbul'u çok se- verim, İstanbul'da da en çok sev- diğim semt «Beyoğlu» Tuttum bir kâğıda hemen yazdım Billur Beyoğlu ile gazeteci ar- nişanlanmışlardır. Her ikisine de saadetler dileriz. Aldım ilânı, Nasit beyin huzu- runa vardım: — Ben nışanlandım Şu ilânın da çıkması için emir vermenizi ri- Ayrıca avansı da lütfe- canım.. Nahit Şerilif.. Şeriif nişanlanmış. erin lirayı. aldık Hân da er- tesi gün lus'ta Cemıyet hayatı- nın baş kösesinde çıktı.. Asıl gümbürtü bir iki gün ptu. Meğer yeryüzüne gel- emiş ve gelmiyecek olan o «Bil- lur Beyoğ]u» denilen kızı tanımı- yan yokm Oylesıne namlı şırfıntılardan- mış! Tanınmış caz şeflerinden Beny Good- anan tiriosu dün gece Şikago'nun Blue Garden adlı müzik bahçesinde ka- labalık bir dinleyici huzurunda «İstan- bul Mambo» yu kendi armonize ettiği şekilide çalmıştır. Beny Goodman'in armonize ettiği «İstanbul Mambo» tam 13 dakika Sür- mektedir. Parçada bılhassa flüt ve da 1 arzusu üzerine parçanın devam ettiği 18 dakika zarfında yeni figürlerle çok gü- zel bir mambo yapmıştır. (Toros Ajansı) İsmail Dumruk adında bir sımıtçı orsiyon kuru fasulye ile bir buçuk ekmek yetmiştir. Ancak daha fazla parası olmadığını gören rekortmen, yediği yemeklerin pa- rasını vererek lokantadan çıkmış ve ken- disini hayretle seyredenlere: «Ne yapayım param bitti, bende lokantadan aç çıkıyo- rum» demiştir. iğer taraftan, bundan birkaç gün evvel 13 yaşında bır çocuk iki ekmekle yarım kilo beyaz peynir ve iki kilo ta- e üzüm yemişti (T. H. A.) S ehrimiz muhitinde teessür uyandı- 52 Tran bir hadise cereyan etmiştir. Memleket kırtasiye — mağazası lerinden Hüseyin Aybat'ın kardeşi müp- telâ olduğu hastalıktan kurtulamıyarak gözlerini fani hayata kapamıştır. Cenaze merasimline katılan dostlar ve tanıdıklar arasında bulunan Ankara Palas Oteli i- le muhallebi evinin müdürü olan Emin mezarlıkta dua merasimi sırasında ğın Üze- p kalp sektesinden ölmüştür. Ayni günde iki ölüm hadisesiyle karşı- laşan cemaat ve dostları büyük bir 0-. Tanrı'dan her iki a bol rahmet, akraba ve dostla- rına başsağlığı dileriz. (Sakarya) İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi ente- resan bir dâvaya bakmıştır. Dâva ko- nusu, bir gencini bir kadını öpmesidir. Davacı, Fatih semtinde oturan Ba- yan S. hadiseyi şöyle anlatmaktadır: «Ak- şam saat 19 sıralarında kapı çalındı. Geleni kocam zannettim. Aşağı inip ka- pıyı açtım. Karşımda tanımadığım bir genç duruyordu. «Ne istiyorsunuz, ne var?» dememe kalmadı, sarıldığı gibi ya- nağımdan öptü. Kendimi kurtarmak için bağırmağa başladım. Bu sırada kocam da gelmişti, Delıkanlıyı yakaladığı gibi karakola götürdük ise kendını şöyle müdafaa et- miştir: Arkadaşlarla biraz içtik. İddiaya tutuştuk. Bana bir kapıyı çalıp karşıma çıkanı kadını yanağından öpüp öpemiye- ceğimi sordular. Ben de yaparım dedim. Biraz sarhoştum. Yoksa yapmama imkân var mı? Mahkeme, kadının kocasının ve Ta- bıt tutan polislerin dinlenmesi için baş- ka bir güne talik edilmiştir. (Ankara Telgraf) AKİS, 15 EKİM 1955