havanın bizzat Adnan Menderes ta- rafından Türkiye Büyük Millet Mec- lisinde bozulması da aynı zamana rastlamıştı. Demokrat Parti içinde Genel Başkanın kuvveti sarsılıyor. Adnan Menderesin tabii mevkii sayı- lan bu makam etrafında münakaşa- lar başlıyordu. Bir takım gözler Prof. Fuad Köprülüye çevrilmişti. Parti i- çinde gidişi beğenmiyenler, hüküme- tin politikasını tasvip etmıyenler bir murakabe sisteminin kurulması za- ruretine inananlar gırışeceklerı mü- cadelede Prof. Köprülünün başta bu- lunmasının fayda sağlıyacağı fikrin- deydiler Prof. Fuad Köprülü Dışişleri Ba- kanlığından alındıktan sonra parti içi meselelerle daha faal şekilde uğ- raşmaya başlamıştı. 0052 numarayı taşıyan Cadillac Bakanlıklar sem- tinden ziyade D.P. Genel Merkezinin bulunduğu Ruzgarlı Sokakta görü- lüyordu. Genel Başkan Vekili hemen her gün oradaydı. Bu sırada İstan- bul teşkilâtı meselesini de kendi ar- zusuna göre halletmiş, çıkan ihtilâfı hal için kendisine bağlı İstanbul mil- letvekili Firuzan Tekili memur et- miş, il kongresinde Dr. Mükerrem Sarol taraftarlarının tasfiyesini sağ- lamış, il başkanlığına oğlu Orhan Köprülüyü getirtmiş, Orhan Köprülü de vazifeye başlar başlamaz nüfuz tacirleriyle mücadeleye — girişmişti. u hareketler bir kuvvet — gösterisi mahiyetini taşıyordu. Bazı genç mil- le t vekillerinde Prof. Köprülünün par- ti içinde bir murakabe unsuru ola- bileceği ümidi belirmişti. Adnan Men- deres mükemmel bir liderdi ama mu- rakabe sisteminin çalışmaması işle- ri bozuyordu. Bir ara Ankarada, Meclis açıldığında Prof. Fuad Kopru— in iki yüz kadar Demokrat mil- letvekilinin başında bu vazifeyi göre- ceğine dair rivayetler dolaşmaya baş- Prof. Fuat Köprülü İkinci jübile AKİS, 6 AĞUSTOS 1955 lamıştı. Şimdi Adnan Menderes 3 numaralı" kurucuyu — Başbakan yar- dımcılığına getirmekle bunları kö- künden yok ediyordu. Böylece takip edilen politikanın sadece Adnan Men- deresin şahsi politikası değil, Demok- rat Partinin dört kurucusu tarafın- dan tasvip edilen müşterek bir po- litika olduğu gerek partinin içindeki- lere, gerekse dışındakilere gösteril- miş oluyordu. Bu, bir birlik ve bera- berlik tezahuruydu Nitekim Cum- hurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başbakan ve yeni Başbakan Yardımcısı kalabalık yer- lerde bir arada görünmek suretiyle de müşterek ideallere sahip bulun- duklarını ifade ediyorlardı. Toplan- tılara bazan beşinci bir ideal arka- daşı, Dr. Mükerrem Sarol da katı- lıyordu. Kuvvet ve dostluk Ancak Prof. Fuad Köprülünün Baş- bakan yardımcılığına getirilmesi Demokrat Parti içinde Adnan Men- deresin Genel başkanlığının gittikçe artan bir münakaşa mevzuu haline geldiğini ortaya koyması bakımından da alâka uyandırıcıdır. Genel Başka- nın, Fuad Köprülünün karşısında yer alacak yerde yanında bulunması- nı tercih ettiği anlaşılmaktadır. Yani 11 lerin açtığı cereyana kapılmasın- dansa eski mücadele arkadaşını ken- disiyle beraber tutmayı ve dolay isiy- le onun istediği veya iztiyecegi bazı tavizleri vermeyi faydalı görmekte- dir. Zira şimdiye kadar iki parti li- derinin arasındaki münasebet şöyle bir manzara göstermektedir: Genel Başkan, zayıfladığını anladığı anlar- da Genel Başkan Vekiline sarılmak- ta, kuvvetlenince onu bir kenarda bı- rakmaktadır. Buna, politikadaki a- diyle "muvazene politikası" demek kabildir. Prof. Fuad Köprülü bu ba- kımdan kıymetli bir miyar rolü oy- namakta, kendisine karşı parti için- de takınılan vaziyet Genel Başkan olarak Adnan Menderesin vaziyeti hakkında en doğru malümatı ver- mektedi Basın Halkçının sonu Gecen haftanın sonunda arefe gü- 8 nü Ankarada Halkçı gazetesinin bir kaç okuyucusu - profesyonel po- litikacılar veya radyo sanatkârı me- raklıları - sabahleyin gazetelerini aç- tıklarında bir sürprizle karşılaştılar. Birinci sayfada, başmakale sütunun- kikaten bir kaç okuyucusu kalmıştı ama, gazeteyle alâkadar olanların sayısı pek fazlaydı. Bu bakımdan havadis büyük akisler uyandırdı. mek Nihad Erim gazetesini kapatı- yordu. Hadise son derece alâka uyan- dırıcıydı, ortaya derhal bir takım ih- timaller atıldı. Bunların ekserisi spe- külâsyondan ibaretti. Hakikat, Nihad YURTTA OLUP BİTENLER Kapanan Halkçı Bir boş seda Erimin kararının bir sürpriz oldu- ğuydu. Zira gazete çalışanların bile kapanma hadisesinden haberleri yok- tu. O gece saat 12 de matbaanın ida- re; müdürü Muhittin Erkan gelmiş, çerçeve içindeki yazıyı vererek bu- nun başmakale sütununa dercini is- temiş ve gitmişti. Muharririnden mü- rettibine kadar herkes hayretler i- çinde kalmıştı. Halkçı'nın kendisi, sebep olarak üstü kapalı şekilde mail sıkıntıdan bahsediyordu. Onun ifadesine — göre "Halkçı bugüne kadar maddi ve ma- nevı bin bir fedakarlıkla yaratılmış- Doğrusu istenilirse, Türkiyede pek çok kimse Halkçı'yı bugünkü şart- lar altında devralmaya hazırdı; zira hadiselerden haberdar olanlar bili- yorlardı ki gazete resmi ilânlar saye- sinde altın yumurtlayan bir tavuk haline getirilmişti. Hükümet Anka- rada, son bir değişiklik yaparak, Za- fer'den sonra en çok ilanı Halkçı'ya vermeğe başlamıştı. Bu şeraitte ga- zetenin satmaması bir mahzur de- ğil, avantaj oluyordu. Resmi ilân pa- rasının tirajla alâkası bulunmadığın- dan gazete ne kadar az basarsa o ka- dar ucuza mal oluyor, ne kadar ucu- za mal olursa o kadar kâr bırakıyor- du. Halkçı'dan çok daha az resmi i- lân aldıkları halde çıkmakta devam eden ve sahıplerıne haylı dünyalık bı- rakan bir sürü - Erimin tabi- riyle - besleme, basın piyasasını dol- durmaktaydı. O halde? O halde se- bep, belirtilmek istenildiği gibi "mad- di fedakârlık" olamazdı. "Maddi fe- dakârlık" gazeteyi kapatmaktı. Ha- reketin başka bir gayesi olmak ge-