6 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

6 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Hükümet Nutuk kampanyası Bayranım başında — Adapazarında resmi plâkalı bır otomobilden i- nen iki kişiyi halk evvelâ Devlet Ba- kanı Dr. Mükerrem Sarolla Adalet Bakanı Osman Şevki Çiçekdağa ben- zetti, iki bakan arasında bir ziyafet- te geçen hadise duyulmuş olduğun- dan iki maruf polıtıkacının böyle yal- nız başlarına beraberce — gezintiye çıkmış bulunmaları evvelâ hayret u- yandırdı. Fakat misafirlere dikkatle bakılınca bunlardan birinin hakika- ten Dr. Mükerrem Sarol, ama öteki- nin Osman Şevki Çıçekdag değil ona ikiz kardeşiymiş gibi benzeyen Atıf Benderlioğlu oldugu anlaşıldı. Adapa- zarına bu kadar mümtaz ziyaretçile- rin Uğraması bır hadise teşkil etti- ğinden gazeteciler politikacıların et- rafını sardı. Memleketin her tarafın- da bahsi edilen mesele "ispat hakkı" idi, gazeteciler de o mevzua el attı- lar. Dr. Mükerrem Sarolun ispat hak- kından da, ispat hakkı lâfından da hoşlanmadığı aşikârdı ama suallere cevap vermemezlik etmedi. Gazete- ciler bu hakkın basma tanınmasını teklif eden milletvekillerine yapılan baskıdan bahsetmişlerdi. Dr. Müker- rem Sarol kendinden gayet emin bir tavırla bu milletvekillerine — "hükü- met" tarafından hiç bir baskı yapıl- madığını bildirdi. Adapazarındaki gazeteciler bilin- mez ama, ertesi gün bu muhavereyi Bayram gazetesınde okuyan binlerce okuyucu Devlet bakanının şark isi kurnazlığına gülmekten — kendilerini alamadılar. Şimdiye kadar ispat hakkı taraftarı 11 milletvekiline hü- kümetçe baskı yapıldıgı hiç bir yerde yazılmamıştı ki.. O halde Celâl Bayar Cumhurbaşkanıdır kerrem Sarol neyi tekzip ediyordu? Yazılan, 11 lere Demokrat Parti Ge- nel İdare Kurulu tarafından baskı yapıldığıydı. Atıf Benderlioğlu ise bu kurulun muteber azalarından biriydi. ması lâzımdı. Halbuki böyle bir tek- zibe ımkan yoktu. Hükümet baskı yapmamış' Ya Genel İdare Kurulun- dan ne h ber Fa konuşmaya biraz sonra A- tıf Benderlıoglu da katılmaktan ken- dini alamadı. errem Sarol gazetecilere ispat hakkının bu kadar mı mühim olduğunu sormuş, bir ıstı- rap mı teşkıl ettiğini öğrenmek iste- miş ve "evet” cevabını almıştı. Evet, ispat hakkı bu kadar mühimdi; evet ıstırap teşkil ediyordu. O zaman An- karanın eski belediye başkanı atıldı ve dedi ki — Şu günlerde basına ispat hak- kı tanıma keyfiyeti sizce bir azot fabrikasının temelının atılmasından aha mı mühimdir? Adapazarındaki gazetecıler gene bilinmez ama bu cümleyi sonradan okuyanlar Atıf Benderlıogluna ilk okuldaki hocalarının elmalarla ar- mutların cem edilmediğini öğretme- miş oldukları zehabına kapıldılar. A- zot fabrikası ve ispat hakkı... Bunla- rın arasındaki münasebeti ve azot fabrikası temeli atmanın ispat hak- kı tanımaya niçin mani olduğunu A- tıf Benderlioğlunun zekâsından baş- ka zekâların pek azı anlamaya muk- tedirdi. Muhalefete cevap yetiştirmek ü- zere yurdun muhtelif taraflarına gön- derilen Demokrat Parti erkanının propaganda kudretleri bu olduğu i- cindir ki Başbakan Adnan Menderes bizzat dolaşmaya karar veriyor ve bu satırların basıldığı sırada yola çıkmaya hazırlanıyordu. — Başbakan seyahatinin bir kısmını Devlet Baş- kanı Celâl Bayarla birlikte yapacak- tı. Adnan Menderese göre Demokrat Partinin asıl mukabil taarruzunu bu dolaşmasında yapacağı konuşmalar teşkil edecekti. Anlaşılan başbakan muhalefeti vatana hıyanetle suçlan- dırdıgı nutuklarını bile "mukabil ta- arruz" saymıyorı Azot fabrikası ve hürriyet Adnan Menderes muhtelif vesile- lerle muhtelif yerlere gidecek ve nutuklar söyliyecekti. Seçilen vesile- ler hep kalkınmamızla ilgiliydi. Se- ahat programını hazırlayanlar ken— dilerini öylesine zorlamışlardı ki "şan tiye inşaatı biten büyük hıdroelektrık santralini tetkik" gibi cümleleri bile ajansa verdikleri haberde kullanmış- lardı. Adnan Menderesin ilk konuş- malarında ne söyliyeceği aşağı yu- karı malümdu. Girişilen iktisadi ha- reketleri bahis mevzuu edecek ve çe- kilen sıkıntıyı "geçici" olarak vasıf- landırarak bütün mesuliyetini muha- lefete yukleyecektı Muhalefet hak- kında ağır ithamlarda bulunacağın- n da şüphe edilmiyordu. Başbakan dınleyıcılerının önüne gayrı muayyen Adnan Menderes Mukabil - taaruz bir istikbalde gerçekleşecek müreffeh Türkiyeden levhalar koyacak, itibariyle Adapazarında Ö nutku başka kelimelerle tekrarlıya- caktı. Hürriyet bahsine gelince, Ad- nan Menderes dünyanın en mükem- mel hürriyetimin bizde bulunduğu ka- naatinde olduğunu saklamamıstı. Za- ten nutuklarında o mevzua iki ke- limeyle temas edip lâfı ya azot fab- rikalarına, ya da muhalefetin kötü- lüğüne getirmekte gecikmiyordu. Çı- kacağı turnenin ilk günlerinde bu te- mayı muhafaza etmek niyetindeydi. Fakat yolculuğunun ilk faslında muhalefetin seçimlere girmeme kara- rını vermesi son derece kuvvetle muh- temeldi. O takdirde Başbakan ne di- yecekti? Muhalefetteyken söyledik- lerini ve yaptıklarım inkâr etmeksi- zin seçimlere girmemenin meşruiyet— ten ayrılmak olduğunu iddia edemez- di. Zira D.P. muhalefeti de seçımlerı bir zamanlar boykot etmiş ve Za- manki iktidarın şimşeklerini uzerıne çekmişti. Şimdi, partisinin o tarihte meşruiyetten ayrılmış bulunduğunu nasıl olur da bizzat söyliyebilirdi? Söyliyebileceği 1950 den evvelki şart- ların muhalefetin seçimlere girmeme- sini icap ettirdiği, fakat 1955 te bu şartların ortadan kalkmış bulundu- ğundan ibaretti ki bunun da tama- miyle takdire kalmış bir mesele ol- duğu aşikârdı. Seçimleri boykot et- me mevzuunda Adnan Menderes de İsmet İnönüden daha rahat bir va- ziyette değildi. Her şey gosterıyordu ki insanlar muhalefetteyken ve ikti- dardayken hadiseleri başka başka gözlüklerle görüyorlar. Nitekim De- AKİS, 6 AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: