Halbuki beyin bunları sabit sahne- ler halinde fotografiye ediyor. Bütün hayat süresince beyin bu şekilde on milyar fotoğraf çekıyor Ve hayatı- mızın muazzam bir albümünü vücuda getiriyor. Kabil olsa da bu albümleri kütüphanelerimizde zez — yadi- gârlar olarak saklayabılsek Beyin böylece kendi depolarında inanılma- yacak kadar çok sayıda hayaller sak- hyor. Yalnız biz bu hatıraların 5 90 mı unutuyoruz, teferruat siliniyor. Beynimizin bu muazzam, zengin ve muhteşem kütüphanesinde bazı eser- ler sönük kalıyor, bazıları ise her gün devrediyor. Bu sayede Mavi kuş'u Goriot babayı, Madame — Bovary" yı, Zaratustra'yı — unutamıyoruz. Bun karşılık bir çok tereteler beynımızde tozlanıyor ve küfleniyor. Bu hatıralar beynin belki de hücrelerinin içinde protenlerinde saklanıyor. Beyin bin milyar kere milyar bu hatıra parti- küllerinden ihtiva ediyor. Bir entere- san nokta da beynin büyük bir kısmı tahrip edilse bile hatıraların mah- masıdır. Bazı beyin urlarında büyük bır dimağ kısmı çıkarıldığı halde hastanın hafızasında hiç bir ek- siklik olmuyor. Acaba hatıraların ha- yallerı çift almarak her iki yarım be- yn da miı saklanıyor. Bu konuda daha ileri gitmeğe bugün için imkân yoktur. Eczacılık Bulunamıyan ilâçlar * Eczane sahibi kollarını açtı ve müş- terinin istediği ılacın olmadığını soyledıkten sonra de! e yapalım efendım, buluna- mıyor..." Bulunamıyan ilaç normal bir za- manda memleketin en ücra köşesin- de dahi bol bol satılan bıı' ithal ma- h idi. Fakat son günlerde hemen tün eczahanelerde ılaç bulabılmek bır mesele haline gelmişti. Bir hastası o- lanın doktor getirdikten, reçeteyi al- dıktan sonra kara kara düşünmesi lâzım gelen mevzulardan birisi de “bulunamıyan ilâçlar" idi. Bir büyük şehir ele alınız ki, bel- ki son seneler içinde hemen her sem- tinde bir eczane vardır. Gene o bü- yük şehri bir dolaşınız bir ilâç arayı- nız, vrupa markası taşıyan bir ilâcı araştırınız, bulm: bir de eczacıların acı istihzası ile karşılaşırsınız. Eczaneler ellerinde malı satmaktadırlar, fakat yerine yenisini koyamamak şartı ile satmaktadırlar. Bugün bazı ilâçları, bazı Avrupa ilâçlarını bulabiliyorsak, Ekonomi ve Ticaret Bakanlığının arada — sırada yaptıgı ithal tahsıslerı dolay ısıyle bu iyor. —Aylar geçiyor, radyolardan gazetelerden bir ses yukselıyor ve ilâç gibi maddeler için adar milyon lıranın tahsis edil- dıgı işitiliyor. Fakat İ bir zaman yaraya merhem olacak miktarda değildir. Tıb gibi bir ilmin icap ettirdiği malzemeyi aylar ve ay- AKİS, GAĞUSTOS 1955 lar soması yapılan tahsisler' ile kar- şılamak, hele Türkiye gibi bir mem- leket için bu miktarı yetişir görmek mümkün değildir. Şimdiki durum şudur: Bir dok- tor bir reçete verir, iki ilâç tavsiye ederse - ki bu ilâçlar birbirini ta- mamlayıcı oluyor - birisini buluyor, ikincisi için "şimdilik hiç bir yerde bulamazsınız" kaydı ile redde uğru- yorsunuz. Halbuki, bu ilâcın da mu- hakkak unması, hastaya verilme- si icap etmektedir. Bulamıyorsunuz. Tekraı- doktorunuza başvuruyorsu- uz. Durumu anlatıyorsunuz. Esasen meslegı icabı vazıyetten haberi var- Birçok ilâçların var olmadığı- nı bılmektedır Buna göre reçete tanzim etmektedir. Ancak, yazdığı ilâçların bir kaç gün önce pıyasada mevcut olduğundan emin olduğu i- çin bunları yazmıştır. Reçeteyi eline alıyor, bir duruyor, uşunu or, ilâ- cın tesirini yapacak, ayni evsafta diğer bir ilâç tavsiye ediyor, yazıyor. Doğru eczaneye gidiyorsunuz. Her- halde bu ikinci ilâcın bulunacağın- dan eminizdir. Eczane sahibi veya eczacı reçeteyi tetkik ediyor, gene başım sallıyor, kollarını açıyor "ha- yır bu da yok" deyip çekiliyor. Bu durumun verdiği manevi en— dişeyi ve üzüntüyü bir Hastanız evdedir ve bu ilâçtan bır “"medet" ummaktadır. Hastalık ister çok ağır, ister çok hafif olsun, hasta hastadır. Tek,teselli ve tek çare o- larak ilâç beklemektedir. boş dönüyorsun aha acı tarafları oluyor. Hasta- nın bünyesi enjeksiyon ile verilecek bir ilâcı kaldıracak kabiliyette de- ğil. Diğer bir çeşit ve ayni tesiri gös- terecek ilâcı doktorun tavsiyesi üze- İ arıyorsunuz, İamıyorsunuz. Enjeksiyona dönmek zorunda kalı- Elleriniz TIB Fakat hastalık üç günde ise, haftalarca sürüyor, çünkü bu defa da enjeksiyonun ver- diği ıstırap ve doğuracağı bir takım zorluklar kendisini göstermiştir. Bu durumun sebebi İlâç piyasasının bu kadar dar bir hale düşmesinin tek sebebi tica- ret rejımındekı son durum ve bu du- getirdiği darlıktır. Eczaneler» de ılaç bulabilmek a ir şans ese- ri hâline gelmiştir. Çünkü, bir ilâç bir eczanede varsa, biliniz ki şansınız eseridir, o eczaneden fazla talep ol- mamasından dolayı o ilâcı bulmuşsu- nuzdur. Yoksa, her eczanede her ilâcın bu- lunduğu iddiası bir masaldır. Bugün- kü şartlarm getirdiği hakikat şudur ki, eğer işler böyle devam edecek 0- ursa, ya bir gelecekte eczaneler- de istenilen ilâcın bulunması imkân- sız hale gelecektir. Bir iki ay farkla yapılan tahsisler ecza buhranını bir kısa zaman için hafifletecek, bir kı- sa ve geçici zaman için bulunabılır meta haline - getirecektir. uki, yapılan mılyonl ilâç ve ecza tahsi- 'kadar ayni miktarda Türkiye'de hasta ardır. Gelen miktar kısa bir zamanda tükenmektedir. Durumu düzeltecek, tasfiye ede- cek şimdilik hiç bir hal çaresi yok- tur. ak, memlekette büyük ec. fabrikaları inşa edilmiş, faalıyete geçmiş olsun ki, dışardan, ithal edil- meden ecza ve ılaç bulunabilsin. Bu böyle dahi olsa, her biri büyük malara bağlı ilâçların Türkiye'de i- mali imkânsız olacak, patenti olma- yan bir ilaç imal edememek duru- munda olacağız. Tek kurtuluş çare- si, ticaret rejimimizin düzelmesidir. Bunun da şimdilik bir zamanı yok- tur ve ne zaman düzeleceğini mesul adamlar dahil, kimse bilmemektedir. yorsunuz. düzelecek Bir eczanemizin görünüşü Boş şişeler...