6 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

6 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sosyal Hayat Yaz tehlikeleri Yaz mevsimi istirahat ve eğlence mevsimi oldugu kadar, biraz da aşk mevsimidir. Güneşte fazla kalanlar nasıl cılt— lerini yakarlars: ava, Spor vi dans arkadaşl rı arasmda anla şma ümitlerini daima hayallerle besliyen- ler de, ekseri aşk hastalığına yaka- lanırlar. Aş ıik olmak gençler için bir ihti- yaç, bir tabiat kaidesidir. Onlar âşık olmayı akıllarına koyar ve ilk fırsat- ta aşık olurlar. Sevdikleri insanı oldu- ğu gıb değil de, görmek istedikleri gibi görür, onu ilâhlaştırır, ona bir takım meziyetler, husıısıyetler izafe ederler. Böylece karşıdaki insanı de- ğil onun bir hayalini sever, ruyadan Uyanınca derin bir ıstıraba, hayal kı- rıklığına kapılırlar.. Hakiki anlaşma Onu — anlamak için evvelâ kendi ken- dinizi tanımanız ne ıstedığınızı, nasıl mesut olabileceğinizi bilmı şarttır. Can çıkmadan huy çıkmaz derler, senelerin veya aşkın mucizeler yarata: cagını umıt etmeyin.. Belki seneler sizde ve onda ufak tefek de- ğişiklikler yaratacaktır, fakat yara- tılışınızın ve karakterinizin esaslı va- sıflarını muhafaza edeceksiniz. Ne siz değişeceksiniz, ne de o. Anlaşma- ya dayanmayan aşklar, — sönmeğe mahkümdur. Eğer kıskanç tabiatlı iseniz, eğer sevdiklerinizin başkaları- na gösterdiği alakayı içiniz burkul- madan hazmedemiyorsanız, nefes al- mak kadar tabii bir hareketle flört eden şu çapkın gençle mesut olmayı nasıl tahayyül edebilirsiniz? — Kendi kendinizi tedavi etmeyi düşünseniz gene neyse. Fakat tasavvurunuz onu yola getıı'mek zorla adam etmektir değil mi?İşte hiç bır zaman yapa- mıyacağınız bir şey Şayet dürüst olmak, hayattaki başlıca prensibinizse, bu yalancı ve sözüne itimat edilmez adamla kaç gün beraber yaşıyabilirsiniz ? Ondan utanmaya başlamışsınız bile, aşkınız çabuk ölecektir. Şayet harisseniz ki bir nebzesi hayatta elzemdir, yükselmek ıçın hiç bir gayret sarfetmiyen şu tembel fa- kat sevimli erkekle kaç zaman me- sut olabileceğinizi ümit ediyorsunuz ? Şayet zekiseniz, konuşur! ken herkesin canını sıkan, susmasını da, konuşma- sını da bilmeyen şu delikanlı ile gü- zel dans ediyor diye, bir ömür boyun- ca oturabilir misiniz? Şayet sevdıgınız bir mesleğiniz, bir ışınız varsa, sizi katiyen çalıştır- mıya c a g ını söyliyen, bu mevzuda ka- ti bir şsızlık sertlik gösteren nışanlınızla devamlı bir saadet ümit edebilir mısınız" Size bütün varlığı- nızla sahip olmak istediğini söyledi- ği zaman, kadın olarak, bu ruhunuzu KADIN İstediğimiz Bir kadm tasavvur edin ki evli, İ- a üç çocuk sahıbıdır, mu- ayyen bır bütçe ile idare eder, e- vınde yardımcısı yoktur.. u kadın, sabahları herkesten evvel kalkar, kahvaltıyı hazırlar, büyük çocukları mektebe gönderir, küçüğünü besler. Yatakları hava- landırırken, etraftaki dokuntulerı toplarken, kocasının eksiklerini ve- rir, onu işine uğurlar.. Eğer ter- tipli bir kadınsa, akşamdan aldığı yemeklikleri pişirmeğe koyar, bir yandan kahvaltı sofrasını toplar, kapıya koşar, telefona bakar, ço- cuğa göz kulak olur, onu oyalar.. Yemekler pişe dıırsun, temizlik ya- par, süpürür, siler t İşi bittiği zaman ogle olmuştur. Sofra hazırlar, salata yapar. Te- mekte bütün dikkati gene çocuk- ların üzerindedir. Herkesin icab e- den gidayı aldığına kanaat getır— dikten sonra, kalkar, büyükleri mektebe kuçugu yataga yollar. Bu- laşık saati gelmiştir. Bir kahra- man gibi mutfağa er... Yıkar, kalı . Nihayet, çocuk u- yanıncaya kadar yarım saatlik bir istirahat zamanı vardır, oturur.. Fakat bu istirahat anında, onun daima sadık bir dostu vardır: sö- kük sepeti. Çocuk uyanınca, anne onu biraz gezdirmek havalandır- mak ister ve eğer çamaşır veya ütü günü değilse, onu giydirir, sokağa çıkarır.. Gitmeden, büyük çocukla- rın kahvaltısını hazırlamıştır. Ak- şam, sofra, yeme ulaşık ame- liyeleri aynen tekerrür eder. Gece, onun serbest olduğu, istirahat e- deceğı, iki ahbapla goruşecegı ye- gâne zamandır. çocuklu ol- dukları için, ekserıya misafirler onlara gelirler. Ev hanımı, onları güler yüzle karşılar, biraz konuş- tutkan sonra, mutfağa koşar kah- veyi pişirir, çayın suyunu koyar veya limonata hazırlar. Gece on ikide misafirler gidince, o gene mutfakta günün beşinci bulaşığını temizlemekle meşguldür. yapılan bir tetkik neticesinde anlaşılmıştır ki, bu şe- kilde çalışan bir ev kadını, en ağır işçı kadar gayret sarfetmektedir. una mukabil evdekilerden bek- ledıgı şey, bir tatlı söz, bir minnet e sevgi işaretidir, ne yazık ki bu şekılde çalışan kadın ekseri, bu okşamıştır ama terkettiğiniz meslek- te ilerliyenleri gördükçe — huzurunuz kaçacak, arzularınız kamçılanacak.. Hele sizi ihmale başlarsa, onun için terkettiğiniz şeyleri sık, sık başına kakacaksınız. Bir kadın, erkeğine ya- Jale CANDAN beklediği küçücük manevi mükâ- fatları da elde edememektedir. Çü kilde çalışan kadın si- nirli olur, kadınlıgını kaybeder ha- yat yükü altında e Bu kadına yardım etmek lâ- zımdır. İlk yardım vazifesi, mu- hakkak ki kocaya düşer.. Traş ta- kurulamadan çıkıp gi- den, değiştirdikleri elbiseleri orta- lığa atan, kendi kendilerine dolap- tan çamaşırlarım alamıyan erkek- lerin sayısı hâlâ bir hayli kaba- rıktır. Vakıa dışarda çalışmayan kadın, evinde çalışmalı ve hayat mücadelesini paylaşmalıdır ama, evinde fazla çalışmaya mecbur olan kadınlara, aile reisinden çocuklara kadar, herkesin yardım —etmesi şarttır. Hiç olmazsa herkes kendi döküntüsünü toplamak. Baba, ço- cuklara misal olacak şekilde, an- neyi düşünmeli, onlara yataklarını düzeltmek, sofra hazırlamak, çar- şıya gıtmek toz almak gibi muay- yen vazifeler vermelidir. Evindeki işleri em fena şekilde yapan, sadece evini yürüten kadın bile tahmin edilmiyecek kadar çok çalışmaktadır. Evi mümkün merte- be makineleştirmek, medeniyetin getirdiği kolaylıklardan, yenilik- lerden istifade etmek maz, aileye saadet imkânları ba- ğışlar.. Senede on bir ay çalışan erke- ğin aylık iznini kullanmağa nasıl hakkı varsa, aynı şekilde, on bir ay didinen kadının da, senede bir ay mutlak bir istirahate ihtiyacı vardır. Yazlığa giderken veya yal- nızca tatil ayına gırerken erkek- lerin bu düşünceyi ön plâna alma- ları, ona göre bir hayat programı çizmeleri lâzımdır. Pahalı bir sayfiye yerinde, tu- tulacak derme çatma bir odada, ev kadını ıstırahat edemez, ancak da- ha çok yorulur. Buna ten- ha bir sahılde, çok ucuz bir otelde geçirilecek onbeş, yirmi gün, ev kadınına muhta: ldugu mutlak istirahat temin edecekti Her ne olursa olsun ' zayıf cins" in bir ağır işçi gibi çalıştığını ve mukabilinde — yalnız bir tebessüm beklediğini erkekler hiç unutma- malı.. ranmak için şahsiyetini boğarsa, so- nunda aşkı da boğulmağa mahküm- dur.. Şayet kendi kendınızı ıyı tanıyor- sanız, karşınızdaki erkeğ ve- receği saadet ımkanlarını daha İyi AKİS, 6G AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: