6 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

6 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER rine âfet gibi çöken korku ve şüphe- nin yavaş, yavaş dagılacagını ummak üzumundan faz iyimserlik de- ğgildir. İnsanlık haysıyetı dunya ka- derine alâka ile beşer kuvvetine ve iyi nıyetıne imanı emretmektedir. Gö- nül ister ki bundan sonra kaderimi- zin oynandığı sahnelerde, büyük, kü- çük bütün dünya milletleri gibi biz de olup, bıtenden haberdar olmak ih- tiyacını hissedelim. Kuzey Afrika Fasta patlayan bomba Mers Sultan Meydanında hava ka- rarmak üzereydi. Gonin kahve- hanesinin onunde sepetlı bir motosik- let durdu. Üzerinden inen iki genç Faslı hızlı adımlarla meydanın öbür tarafına yürüdüler. Biraz sonra yol- dan geçen iki Avrupalı delikanlı mo- tosikletten bir yanık kokusunun gel- iğini duyarak o tarafa seğirttiler ve sepetin üzerindeki örtüyü kaldıra- rak içine baktılar, işte tam bu sırada bir infilâk sesi duyuldu ve Gonın kah- vehanesi haykıran ve kıvr: in- sanlarla doldu. Biraz sonra meydam temizliyenler altı ölü ve otuz beş ya- ralı saydılar. Motosiklet hava çarken yanındaki iki delıkanlıyla be- raber dört kişiyi daha götürmüştü. Bu aynı gün vuku bulan ikinci suikastti. 'Bundan birkaç saat önce de, Mulya meydanında, bir polis ara- basına el bombası atılmış ve beş po- lis - birinin yarası ağır olmak üzere - yaralanmıştı.- Suikastten sağ salim kurtulanlar mütecavizlere ateş eder- ken biri On yaşında bir kız çocuğu ol- mak üzere üç Faslıyı öldürmüşler ve iki yaşında bir yavruyu da yarala- mışlardı. Bu hâdiseler — Fransızların bayramı olan 14 Temmuz günü Fasın büyük ve önemli şehirlerinden baş- lıcası Kazablanka'da cereyan ediyor- du. Halbuki Fransanın Fastaki yenı Umumi Valisi Grandval o gun için bambaşka şeyler düşünmüştü Fransız hükümeti tarafından Fas- taki karışıklıklara bir son vermek ü- zere buraya yollanan Grandval, ba- şından beri kaybedecek vakti olma- yan bir adam gibi hareket ediyordu. Hattâ, kendisini Fasa getiren tayya- re Kazablanka hava meydanına vasıl olduğu zaman merdivenin getirilme- sini beklemeye sabır bile gösterme- den derhal yere atlamıştı. Vazifesi- ne başladığı ilk hafta içinde de müs- temleke idaresinin yedı direktörü ile iki yüksek memurunun işine son ver- miş bulunuyordu. Genel Valilikçe ya- yınlanan tebliğde bu idarecilerin işi- "şahsi ehliyetsizliklerinden dolayı değıl" fakat "yeni Umum! Valinin başlamak istediği ve yeni gelişmelere yol açması beklenen bir politikanın yürütülebilmesi için, bilhassa psiko- lojik sebepler göz önünde tutularak, geçmiş olaylardan sorumlu sayılan bir kadronun yenılenmesıne ihtiyaç hissedildiğinden" son verildiği belir- tiliyordu. Grandval, bütün bu icraa- tından başka 14 Temmuz bayramı münasebetiyle 77 siyasi suçluyu ser- best bıraktığı gibi en son tecrit kam- pını da kapatmı Anlaşılan yenı Um i Vi mi olarak, Fastaki kusursuzluklara bir nıhayet veı'mek istiyordu. Fakat Grandval Fası selefinden teslim aldı- ğı zaman burası onun tahmin ettiğin- den de büyük bir karışıklık Içındeydı ve bu karışıklık, azalacağına, gün geçtikçe daha da artmaktaydı. Karışıklıkların sebebi... Fastaki — bütün huzursuzluk Fran- sızları buradan atmak için yara- tılıyordu. Bilindiği gibi yirminci yüz- yılın başlarında bütün dünyayı meş- gul eden 'beynelmilel burhanlara konu teşkil eden Fas 1912 anlaşması ile Fransanın himayesi altına girmiştir. Bu anlaşmaya göre Fas bir Devlet Fas Valisi Grandval Kadroya değiştiriyor olmak vasfım kaybetmiyor; Sultanını ve siyasi müesseselerini muhafaza e- iyordu. Fransanın rolü Sultanın hü- kümranlığını ve memleketin — mülki bütünlüğünü müdafaa etmekten İba- retti. Buna mukabil Sultan da Fran- sa tarafından tavsiye edilecek, idari iktisadi, mali, askeri ve adli islâhatı yapmayı kabulleniyordu. Fakat zamanla Fransa bu anlaş- ma ile kendisine verilen haklardan fazlasını elde etmeye kalkışmış, ge- rekli İslâhatın yapılması bahanesiyle Fasta çok sıkı bir sömürge idaresi kurmuştur. Gerçi bu sömürge idare- sinin Fasa maddi bir refah getirdiği dur; fakat bu refah sadece bu- rada yerleşen Fransızlar tarafından paylaşılmaktadır. Terliler, maddi ba- kımdan sefalet içinde oldukları yet- miyormuş gibi, manevi bakımdan da eskisine nisbetle büyük bir sefalet içinde bulunmaktadırlar. Zira Fasta eskiden beri mevcut olan taassubun kalkmasını Fransızlar buradaki be- kaları bakımından tehlikeli gördükle- rinden Fas Sultanının hükümranlık haklarının müdafaasını bu taassubun devamı şeklinde tefsir etmişlerdir. Tarafsız müşahitlere göre Müslüman devletler arasında Fas kadar geri kal- mış bir devlet daha mevcut değildir. Bütün bu sefalete ragmen bir ta— raftan memleketin manevi gerilik İ- cinde bulunması, diğer taraftan Sut- tanın Fransızlarla birlik olması sa- yesinde Fasta ikinci Cihan Harbinin sonuna kadar büyük bir anlaşmazlık çıkmamıştı. Bundan sonra çıkan gü- rültülerin sebebi ise Fransızlara go- re müteveffa Roosevelttir. Eğer Roo sevelt 1943 Kazablanka toplantısında Sultan Muhammet Bin Yusuf a istik- lâl vadetmeseydi - tabif gene Fran- sızlara göre - Faslıların istiklâl iste- yip Fransızların aleyhine dönecekle- ri yoktu ın ne derece ye- rinde oldugu münakaşa kaldırırsa da hakikat şudur ki, Fransa, İkinci Ci- han Savaşı sonunda savaşın başında bıraktığından çok farklı bir Kuzey rika bulmuştur. Bundan bir asır kadar önce Avrupada Fransanın ba- şına büyük gaıleler açan milliyetçilik cereyanları bu sefer de Kuzey Afri- a kuvvetlenmeye başlamıştır. İkiııci Cihan Harbinin sonunda gerek Fas, gerekse Tunusta beliren Fransız idaresinden kurtulma tema- yülleri Arap Birliği tarafından da kuvvetle — destekleniyordu. Fakat Fransızlar bu temayülleri usun sa- man görmezlikten geldikleri gibi A- rap Devletleri tarafından Bırleşmış, Milletlere getirilen Kuzey Afrika mı selesinin münhasıran kendi yetkısı dahilinde bulunduğunu ileri sürerek bır netıceye bağlanmasına da mani muştur. Bu sıralarda, bir kısım mutedıller bu işin yerlilere verilecek bir takım tavizlerle halledilebileceği- ni ileri sürerken, Fransız amme ef- kârı da zor kullanılmasını istiyordu. Fransızlara göre Fransa bu toprak- lardan çekilmemelidir; zira, eğer kilirse karşısında devlet otoritesini devredecek bir "millet" bulamıyacak- tır. Aynı fikir geçen yıl memleketi- mizi ziyaret eden bir Fransız Parla- mento heyetinin başkanı tarafından Fakültelerimizden — birinde yapılan konuşmada da ileri sürülmüş ve hay- retle karşılanmıştı. Bu sözlerin Bi- rinci Cihan Savaşı Sonunda Avrupalı- lar tarafından Genç Türkiye için de söylendiği düşünülürse bu zihniyete bir cevap vermek lüzumu bile hisse- dilemez. Ancak bugün Fasta Fransız idaresi altında yaşayanların bir za- manlar, bugün seviyesine yem İspan- yanın bile erişemediği bir medeniyet kuranlar oldugu da hatırdan çıkarıl- mamalıdır. Mendes-France'a kadar Fransa Kuzey Afrikada bir kuvvet politika- sı takip etmiştir. Bu politika Fas Sul- tanı Muhammet'Bin Yusuf un azil ve memleketten uzaklaştırılmasıyla 1953 AKİS, 6 AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: