Kulüpler Büyük transfer seferini yapan Denızcılık vapurlarından guldak limanına doğru yol alırken va- purda genç bir yolcu buyuk hayal- lerle İstanbul a gelıyordu Bindiği İs- kele Trabzondu. O hayalleriyle baş- başa kah güvertede, kâh vapurun sa- lonunda vakit geçirirken, Zonguldak limanında da iki kişi Ordu'nun geli- şini sabırsızlıkla beklemekteydi. Bu bekliyorlardı, Karadeniz Bankası mi bekliyorlardı aca- ba? Telâşlı telâşlı iskelede 'bir aşağı bir yukarı dolaşıyorlar, sık sık saate bakıyorlardı. Nihayet vapur görüniin- ce yüzlerindeki heyecan daha da ço- ğaldı ve hemen kiraladıkları motora atlıya rak denize açıldılar. Karade- niz'in ufacık dalgalarıyle bır müddet uğraştıktan sonra geminin bordosu- na yanaşarak indirilen merdivenden telâşlı adımlarla gemiye çıktılar. İlk rastladıkları mürettebattan — birine bir şeyler söylediler ve yollarına de- vam ettiler. Bir kamaraya girdiler, aradıklarını orada cak ce gelenlerden bırını hemen tanıdı ve ğa rhaba, nerelerden çıktınboyle dıyerek elını uzattı. Mu- hatabı telâş ve acele i ayın bi- zi gönderdi, hemen bızımle gelecek- sin, otomobille yola devam edecegız Araba hazır, hemen gidelim Ve sarışın gencin cevap vermesi- meydan vermeden koluna girerek merdivenlerden motora indiler. Genç heyecanla eşyalarım bile unutmuş, İ dosundan ayrı- ağa baş- taşın genç futbolcusu Nazmi idi. Ge- len iki sivil şahıs ise Nazmi'nin da- yısı olan Futbol Federasyonu Başka- nı Hasan Polat tarafından yollanmış- lardı. Brezilya'nın Fluminense takımı tarafından cazip bir transfer teklifi almış olan Nazminin böyl ka eri boş donecekler â. Üç kişilik kafile İstanibula gelip maneti i yer ine teslim ettikten sonra, transfer simsarları da rıhtımdan el- leri boş döndüler- Memleketimizde bu kadar ilgi çekici transfer ilk defa vu- ku bulmakta idi. Lefter'in, Bülent E- AKİS, GAĞUSTOS 1955 S P O R Zavallı Basketbolümüz Tanınmış basketbol otoritesi Bus- nel der ki: "Türk sporcusunun bunyesı basketbole çok yatkındır.” Yani iyi bir antrenör, iyi bir idare elinde bu spor branşında Avrupa içinde ön sıralarda bir yer almamız kabil... Bunu böylece kabul ettikten sonra; şimdi işiniz, elinize Diyojen misali bir fener alıp, iyi antrenörle iyi idareyi aramaya kalmıştır. Lâ- kin boşuna yorulmayın Kırk yıl arasanız bulamazsınız Nihayet günlerden bırınde, bas- ketbolün ustası olan, Amerikadan bir antrenör gelir. Burada Sportif Oyunlar Federasyonu en parlak fa- aliyetini göstermek babında ilk a- dımı atar. Amerikalı antrenör Milli takı- ma seçılenlerı - Gel gör ki insanın buna seçim demeye pek yüreği eksiklerini tesbitle geçmiştir. Tamamlamak maçlar es- nasında kabildir, önce antrenör İs- panya'ya Akdeniz olimpiyatlarına götürülmez Niçin biliyor musu- ? Çünkü bu yer daha evvel bir başkasına vaad edılmı ir. onra, sanki Amerikalı antre- nör sabotajcı imiş gibi, ikaz maka- 1 Fed S Ve nihayet en da İkinci Akde- niz Olimpiyatlarından — bir araba mağlubiyet ve bunun acı hüsran- ları ile dönülür. Amerikalı hocaya göre, bir eki- bi gençleştirmek iyidir Ama bu bir kalemde olmaz. Yani takımın i- çinde tecrübesi, maç kabılıyetı he- yecanı olgunlaşmış bir kaç kişi de şarttır. Halbukı Sportif Oyunlar ederasyon Barselondan galıbı- yetlerle donulecegınd pek olarak böyle-bir şeye ıhtıyaç hıs- setmemiştir. Lâkin kazanılabile- kendini göstermiştir. Lâkin nafile!. Gene Mister Pilgrim der ki: Ta- kımın içinde oyunu tanzim edecek birinin bulunması şarttır. Biz ken- disine ne yapılacağını anlatacak- sınız, o da hem kendisini hem de arkadaşlarını buna hazırlıyacak ve ifasını temin edecek Lâkin gel gelelim Faik Gökay ve arkadaşları meşhur basketbol ekıbınd bu kıy- mette bir tek eleman yoktur. Hal- buki Amerikalı, buna gitmeden ev- vel Federasyona anlattığım söylü- e dursun, öbürküler de bıldıklerını yapıyorlar Suat NAZİF Amerikalı antrenör anlatıyor, hattâ hoş kaçan bir de teşbıh ya- pıyor, diyor ki: rikalı antrenör de, Barselonaya gi- den basketbol takımımızın, hakiki Türk milli takımının yarı kuvveti olduğunu kabul etmeliyiz Nihayet şöyle bir neticeye var- mak kabıldır Çok kemmel bir fırsatı, sırf Sportif Oyunlar Federasyonunun başında bulunan zevatı muhtere- menin kaprisleri, kulüpçülük his- lerı, bılgısızlıklerı yüzünden kaçır- mış bulun Yoksa Barselo- na Olımpıyatlarından çok iyi bir netice, hattâ birincilikle dönmemiz kabildi Lâkin bunun cezasını kim çeki- yor? Millet değil m Yoksa on- lar gene yerlerınde gelecek seya- hatlerin programlarım — yapmakla meşguller. Bizim ışıttıklerımız İ- alya, Mısır ve Su maçları yok yere kaybettıgımızd İçimizden biri çıksa da Faik Gökay ve arkadaşlarına şunları sorsa: 1 — Budapeşteye gitmeden ev- vel, Avrupa şampiyonası bizim i- çin bir enternasyonal temas ant- limpiyatlarından — zaferlerle döne- ceğiz, diyen siz değil mi idiniz? 2 e siz değil mi idiniz, Tiirk takımının Barselona'ya tap- e bir ruh ve anlayış ile, tam formda katıldığım beyan eden? s Siz ve arkadaşlarınız İs- panyada Türk Milli takımının en iyi oyuncusu olan Turhan Tezol'a ilk listenizde yer vermemiştiniz. Turhansız gidilecek olan kadro'ya bu oyuncu İstanbul basınının zora ile alınmıştı. Birkaç menizi temi birbirinden iyi siz biraz olsun üzülmediniz mi? 4 — Yoksa kabahat çemberde, topta, güneşte, sahada, şanssızlık- ta ve nihayet en muhımı hakemde midir? İdarecilikte mağlübiyeti bilmek bir marifettir ve yeri iş başından uzaktır.