yardımı 30 Haziranda müddetini ta- mamlıyordu. Amerika bize o fasılda 70 milyon dolar ayırmışken, buna son günlerde 30 milyon dolar daha il&ve etmişti. Bu paranın muzdan evvel ödenmesi gerekiyordu. Bundan sonra da, yeni yıl tahsisi bel- li olacaktı. Hakikaten mülakattan bir gün sonra, gene havanın nisbeten serinle- diği bir sırada Amerika Büyük Elçisi yeniden vilâyete geldi. Bu sefer ya- nında uzunca boylu, beyaz sağlı, pap- yon kravatlı bir başka Amerikalı daha vardı: General William Riley. Emekli general, Amerikan yardımı— nın Türkiye idareciliğine Mr. Day ton'un yerine tayin edilmişti Mr Dayton ise bir gün evvel Türkiyeden ayrılmış ve hava meydanında kendi- siyle görüşen gazetecilere şöyle de- mişti: ürk hükümetinin talep etti- ği 300 mılyon doları ileri sürülen şartlar dahilinde Birleşik Amerika- nın vereceğini tahmin etmiyorum. Bu bir program işidir. Amerikanın ikti- sadi ve askeri yardımda bulunduğu, memleketlere vermekte olduğu bü- îıân krediler esaslı bir programa bağ- 1 Bu sözlerin, Associated Press ha- vadis ajansının çok tenkid edilen tel- grafındaki fikirlere uyduğu aşikârdı. Zaten o telgraf hakkında Amerika- dan hiç bir tekzibin gelmemiş olması, Amerikan hükümetinin böyle bir lü: zum duymamış bulunması, hattâ biz- zat Adnan Menderesin "Amerika'da Fatin Rüştü Zorluya hiç bir mesul şahıs, o neviden ihtarlarda bulunma- mıştır diye kesip atmayıp ajanstan "kimdir bunları söyleyenler" sualini sorması gözden kaçmıyordu. Avra Warren ve General Riley, bir basın toplantısı yaptıkları halde açıklamada bulunmadılar Kabul edilen sermayedarlar Floryadan şehre indiği - Adnan Menderes yan- a.. - Vılayetın odalarında, ko- rıdorIarında bir takım kimseler gaze- tecilerin gözüne çarpıyordu. Bazıları Amerikalıydı, bazıları Fransız, bazı- ları da Alman. Bunlar iş adamlarıy— dı ve Türkiyeye yatırım yapmak ni- yetinde — olduklarını söylüyorlardı. Mılletvekıllerını kabul etmek için va- kit ayıramıyan nan Menderes, memleketin en büyük sanayicilerini veya tacirlerini günlerce bekleten Adnan Menderes bazen bakanla- riyle görüşemeyen Adnan — Mende- res kapılarım onlara açık tutu- yordu. Gazeteler her gün bu ne- Vıden haberler veriyorlardı: "Başba- kan memleketimize yatırım yapmak isteyen Amerikan Westinghouse fir- masının 'Mümessilini kabul etti", "Başbakan bir Fransız firmasını tem- sil eden heyeti kabul etti".. Böyle bir şey de batı dünyasında görülüp işi- tilmiş şey değildi. İş adamlarını, hele şu veya bu firmayı temsil eden iş a- Başbakanm ünler AKİS, 25 HAZİRAN 1955 Davamız Geçen sene Kasım ayında, o sıralarda Devlet Bakanı Dr. Mükerrem Sarolun sahip bulun- duğu Türk Sesi gazetesinin ba- zı ilkokullara abone yapılması karşısındaki neşriyatımız üze- rine Dr. Sarolun muvafakatiyle mecmuamızın sahip ve başya- zarı Metin Toker aleyhinde bir hakaret dâvası açılmıştı. Anka- ra Toplu n Mahkemesinde cereyan eden ve türlü safhalar geçiren duruşma sonunda Metin Toker 9 ay 10 gün hapse ve 9333 lira para cezasına mah- küm edilmişti. Metin Tokerin avukatı Faik Ahmet Barutçu tarafından temyiz edilen bu hü- küm şimdi Temyiz Üçüncü Ce- za Dairesi tarafından esasından bozulmuştur. Dava dosyası da- ire tarafından Temyiz Başsav- cılığına iade edilmiştir. Bu satırlar 1nt1şar ettiği sı- rada bir yazımızda "Kedi yok ya, fareler cirit atıyor" darbı- meselinin kullanılması karşısın- a Başbakan Adnan Mendere- sin muvafakatiyle mecmuamız sahibi Metin Toker ve Tazı lisğ leri Müdürümüz Cüneyt Area- yürek aleyhinde açılan dava da karara bağlanmış olacaktır. damlarını bir Başbakan kabul etsin.. insanın aklı duruyordu. Bunlar be- ğenmediğimiz Fransaya gitsinler de, bırakınız Başbakanı, bırakınız Eko- nomi bakanını, müsteşar tarafından kabul edilsinler.. Sevınçlerınden zil çalıp oynarlardı. Halbuki "yatırım ya- YURTTA OLUP BİTENLER pacağım" diye ortaya bir laf atmak Türkiyede 1 numaralı mesul adamın yanına insanın elini kolunu sallaya- rak girmesine yetiyor da artıyordu bile.. Anlaşılıyordu ki — Başbakanın nazı vatandaşlarınadır. — Ecnebinin gazetecisine de, komisyoncusuna da, artistine de Menderesın huzuru,, hat- tâ sofrası açıktır. "Yatırım" a bu de- rece muhtaç hale mi düşmüştük? Halbuki onlara gösterdiğimiz teha- lük, başkalariyle müsavi şartlar al- tında görüşmemize mani oluyordu. Nitekim Amerikada Başbakan mua- vinimize muhatap olarak Dışişleri Bakan yardımcısı ile Dış Muamele- ler İdaresinin başkan yardımcısı gösterilmiş, sonradan onlar da yer- lerini daha küçük memurlara bırak- mışlardı. Bunda, Türkiyeye gelen ya- bancılar için 1 'numaralı mesul şah- siyeti görmenin bile iş sayılmaması- nın rolünü inkâr etmek kabil değil- dir. Westinghouse firmasının temsil- cisi, Fransız firmasının temsilcisi... Nıhayet hükümetin resmi organı o- lan Zafer'de üç sütun üzerine pabuç kadar başlıklarla verilen Ve müjde havası taşıyan şu haber: "Federal Türk Kamyonları Anonım Şirketine Amerikanın Federal Motor Truck Company muessesesı sekiz milyon li- ra sermaye koydu." Sekiz milyon li- Bu, karaborsada 1 milyon dolar demekt irl * Ekonomik bakımdan pek müşkül bir durumda olduğumuz anlaşılıyor- du. Ellerimizi dışarıya açmıştık. Fevkalâde hal Amerikanın yardım talebini reddet- meşinin fevkalade bir hal yarat- tığı, Başbaka dnan Menderesin Cumhurbaşkanıyle beraber Lübnana gidememesiyle de kendini belli edi- yordu. Başbakan Lübnan başbakanı- AMERİKAN YARDIMI