İKTİSADIİ VE MALİ SAHADA Zaten iktisadi ve mali sahadaki meselelerimizden büyük bir ekseriye- tinin menşeinin hareket noktası hak- kındaki farklı telâkkilere dayandı- rılması, kurulacak olan Şürada aynı munakaşaların canlanmasına sebep olacaktır. Halbuki simdi yapılması icap eden şey bugünkü durumu bir vakıa olarak ele alıp, ıslahat çare ve tedbirlerini araştırmaktır. Halk Par- tisi bir Şüra kurulmasını teklif eder- ken düşünülen müessesenin ne tarzda bir şey olduğu hakkında da sarih bil- gi vermemektedir. Bütün bunlara rağmen bir şüranın kurulduğunu far- zedelim ve gene farzedelim ki bu şü- ra sadre şifa olacak bazı tavsiyeler- de bulunabilsin. Gene de neticeye ü- mitle bakmak kolay degıldır Şimdiye kadar hazırlanan bir çok değerli ra- porlara ehemmiyet verilmemesi, hat- tâ bazılarının basılmasına dahı lü- zum görülmemesi veya mani olun- ması iyimser olmayı güçleştirmekte- dir. Kaldı ki şüranın yapabileceği tavsiyeleri bazı ilim adamlarımız ha- len muhtelif şekillerde, meselâ bazı mecmualarda yapmaktadırlar. Hükü- metin istediği takdirde istifade ede- bileceği tavsiyeler her zaman mev- cuttur. Yeter ki ilmi bilgiye kıymet verip bunu istesin Demokrat Parti de muhalefettey- ken iktisadi vaziyetin bozukluğundan şıkayet eder, ama ne yapılması gerek- tiğini ifade etmezdi. Sadece derdi ki: iktidarı iki hafta bıze bırakın, her şeyi hallederiz, iki hafta degıl iki koca devre aldılar bakınız ekonomik düzenimiz ne haldedir. Bunun sebe- bini, daha muhalefet yıllarında D. P. nin bir iktisadi plân ve program ha- zırlamadığı noktasında arayanlar ko- lay kolay yanılmazlar. Şimdi, yeni Muhalefet Partisi, C.H.P. de maalesef aynı yolda gorunmektedır İktidarı idare edenlerin zihniyeti bu kaldığı takdirde memlekette yeni bir ikti- dar değişmesi belki de ilk seçimlerde a o zaman tiklerinden farklı hareket edemiye- ceklerdir. Plânsız ve programsız iktidarı tenkid eden muhalefetin, bir plâna ve programa — sahip olması zaruridir. Sahip olsun ki, ona inanalım. Böyle bir plan Ve programı hazırlıyacak kıymetler ise Muhalefet partisi için- de eksik değildir. Tıcaret Sam Amcadan davacı var Hep bilir, görür ve işitiriz: Ameri- ka liberal bir memlekettir! Orada hususi teşebbüsün ve serbest rekabe- tin baş tacı olduğu söylenir durur. Ama gelin görün ki, bugün Amerika- nın hürriyetçi olmadıgından şikâyet- çiler, davacılar var. oplanmışlar, Amerikadân şikâyet ediyorlar: Ame- rika dış ticarette liberal hareket et- miyor, milletlerarası deniz seferleri ticaretinde hürriyetlere zincir vuru- yor diye... Kopenhag dan görünüş Amerikaya ' "Baltic and International Mari- time Conference" ellinci kuruluş yıl- dönümünde Kopenhagda toplanmıştır. Orada Amerika acı bir dille tenkid edilmiştir. Amerikanın gittikçe artan bir şekilde sancak ayırımı (Flaggen- diskriminirung) politikasına meylet- mesine şiddetli hücumlarda bulunul- muştur. Amerikalı armatörlerin kon- feransta hazır bulunuşu bu sert ten- kidleri önleyici hiç bir tesir göstere- memiştir. Konferans başkanı Nor- veçli armatör Th. S. Falck Jr. Ame- rika Birleşik Devletlerinin iç iktisat- ta hususi teşebbüse ve serbest reka- bete hiç karışmadığı ve bilâkis teş- vik ettiği halde, dış ticarette ve bil- hassa milletlerarası gemi seferleri ticaretinde bir sürü tahditler meyda- na getirmesinden şiddetli bir lisanla şikâyet etmiştir. Eski Danimarka Maliye Bakanı Thorfil Kristensen de sert tenkidler yapmıştır. Onun şikâ- yet mevzuunu Amerikan yardım nak- liyatları ile benzeri nakliyatların ya- rısının Amerikan vapurları ile yapıl- masını âmir hüküm teşkil etmiştir. Kristensen ayni zamanda şu noktaya da dıkkatı çekmiştir: Amerıka ka- dar Avru da Avrupa memleketle- rinin muhtaç oldukları dolarları hibe yerıne ticaret yoluyla tedarik etme- yi tercih etmektedir. Bundan dolayı 950 — şartı ve ayırımı biraz daha şıddetlendıren yeni argo - Profe- rence Act" şikâyet mevzuu olmakta- dır , Konferans bayrak ayırımına kar- şı vaziyet alışını bir kararla tesbit etmiş bulunmaktadır: Sulhta, bütün memleketlerin menfaati icabı, onların bir ticaret filosuna sahip olup olma- dıklarına bakılmaksızın, denizlerin serbestisi masun bulundurulmaktadır ütün gemiler herhangi bir memle- hücum! ketin limanlarına aynı şartlar altın— da girebilmelidirler. Bütün hüküm ler, bütün ticaret ve deniz seferlerı teşekkullerı sancak ayırımına karşı mücadelede birleşmelidirler. Haklı veya haksız bu mücadele gayretlerı Amerikaya yoneltılmış bu- unuyor. Amerikadân istenilen, Ame- rikan hükümetinin kendi armatörle- rine kanuni hükümlerle temin ettiği inhisar durumunun kaldırılmasıdır. Bilindiği gibi buna benzer'şikâyetler ve talepler GATT toplantılarında da sık sık vaki olmaktadır. Ama şimdiye kadar Amerikanın bu istekler karşı- sında müsbet bir vaziyet aldığını gös- teren belirtiler yoktur. Adı geçen ta- leplerin de birer temenniden ileriye gidemiyeceği pek mümkündür. Konferans diğer taraftan St. Law- rence projesi ile de meşgul olmuştur. Proje beş büyük Amerikan gölü ile Okyanus arasındaki deniz yolunu bü- yük bir kanalla mükemmelleştirmek hedefini gütmektedir. Bu projenin ta- hakkuk masrafları yuvarlak hesap bir milyar dolara baliğ olmaktadır. Masrafların üçte ikisini Kanada te birini Amerika Birleşik Devletlerı yuklenmektedır Eskı Kanada Sa- vunma Bakan wrence deniz yolunun mılletlerarası deniz seferleri için ehemmiyeti. üzerinde ızahlarda bulunurken Kanadanın yüzde elli şar- tını tanımayacağını da sözlerine ilâ- ve etmiştir. Bu sırada deniz ticaretiyle ilgili başka bır husus hukukçulara kök söktürüyordu. Bir takım devletler kendi kara sularının hududunu 200 mile çıkarıyorlar ve o sahada balık avlayanlara karşı zecri tedbirler al- maktan çekinmiyorlardı. Bunlar bil- hassa Güney Amerika memleketle- riydi. AKİS, 25 HAZİRAN 1955