den kendi mazilerine avdet etmak, yahut her ne pahasına olur- sa olsun tekniklerini terakki ettirmek suretile ellerindeki pazarla- rı tutmak ve rakiplerini körletmek mecburiyetinde idiler. Vakıa ilk zamanların emtia açlığı bu vaziyeti bir zamana kadar göz- den saklıyacak, fakat pek az sonra mücadelenin darbeleri iki taraftan biri için tezahur etmiye başlıyacaktı. Nitekim öyle oldu: 1923 ten itibaren bizde seri bir inkişaf kaydedn ihracat emtia- sı ve Fiatlar 1925 te azami haddini bulmuş ve 1926 da bilhassa fiat seviyelerinde kronik bir sukut başlamıştı. Bu nispi fiat au- kutu, 1927, 1928 senelerinde de, istihsalât hacminin miktar iti- barile ittisnına rvağmen menfi seyrini lakip etmiştir. Dünya piyasasını tanımıyan Türk ihractcısmın müstahsil aley- hine ve sistemsziz mukavemetile istihsal hacminin artışı bir za- man için filvaki devam etmiş; fakat fiatların fasılasız sukutu, mukabil silâhı istihsal hacmini arttırmaktan ziyade istihsali ve satışı rasyonellestirmek olmazı icabeden bu harbin cereyanını adım adım aleyhimize cevirmiş, nihayet istihsal hacmi de düş- müş, hulâsa Türk ihracat emtiasının harici piyasalarda rakiple- ri lehine rücalı, bir takımı dar ufuklu «serbest müteşebbislerin» elile, daha cihan buhranından evvel bir panik manzarası almış- tı, Meselâ ayni cinsten ihracat metalarında Türkiye daha 1926 dan itibaren fiat sukutlarile darbelenirken Yunanistan hattâ 1930 senesinde bile pazarlardaki mevkiini muhafaza edip du- ruyordu. Türk iktisadiyatının -lüzumsuz yere- yegâne mesnedi haline ge- tirilen ihracat işlerinde meydan alan bu depresyanun, tez za- manda dahili ticaret ve dolayısile milli sermaye terakümü ha- reketlerinde de aksi tesirini göstereceği tahii idi. Nitekim öyle oldu: 926-929 arasında, yani daha cihan bubranı başlamadan evvel Türkiye'de ya işlerini tamamen tasfiye eden yahut azami hadde kadar darlatan ihracat teşekküllerinin ve komisyon evlerinin sa- yısı inanılmıyacak kadar çoktu. Bu vaziyetin tabif neticesi, 924-925 senelerinde sanayi sahası- na akmak temayülünü gösteren milli ticaret sermayelerinin ya eriyişi, ya halsizleşmesi oldu. Bu suretle de 923-926 arasında, 8