Gihan içinde Türkiye: İnkılâbımızın sesi. Baurhan Asaf. <.. Tarihin öyle bir devrinde, ar- zın üyle hir noktasında ve hâdiza- tın öyle bir revişi içinde yaşıyoruzr ki, Türk millotinin millet olarak bekası için, müstakil millet prensi- pini dünyanin her noktasında hü- kim ve mubhterem kılmağa mecbu- ruz.> İNKILÂP VE KADRO $, 70 İnkılâbımızın sesi, (Ne çok çehreler görür gibi oluyorum ki, uzun tren yolculuğunun serseme çevirdiğzi adamların arada bir uyanıp «daha gelmedik mi?» demeleri gibi - her «inkılâp» kelimesi geç- tikçe, sıkıntıda olduklarını gizlemiyerek, soracaklardır: «Daha bitmedi mi?» Hayır daha bitmedi. Hayır, daha inkılâptan, gene inkılâptan ve hep inkılâptan bahsedeceğiz. Bu bahsin zaten bu gibileri, ne muhatabı ne de mevzuudur. ) İnkılâbımızın sesi. Bu sesin, biz, gür olmasını istiyoruz. Hem içeri, hem dışarı doğru gür. Bütün Türkler birden susar ve dışarıyı dinlersek, Moskova ka- dar Roma'nın da dünya namına konuştuğgunu görürüz. Bu iki harpsonrası hareketinin dışında kalan memleketler ise, öteden beri dünya namına, eski dünya namına, mihverleri oynamış, yatakları aşınmış, somunları gevşemiş eski dünya namına ko- nuşmaktadır. Nasıl olur da, milli kurtuluş inkılâbınıt milli kur- tuluşlar asrında yapmış ve hu suretle milletin mukadderatı ile tarihin seyrini bir cebrüzor hamlesi ile tam bir mutabakat ha- line getirmis olan Türkiye, sesini perde perde yükeclterek, ke- za dünya namına konuşmaz? Bizce milli kurtuluş inkılâbı için çarpışan milletler, Çin, Hint, Miıziır ve İran gibi sadece gark memleketleri değildir. Bütün Balkanlar ve yukarıya doğru Şark Avrupa'sı ve (son senelerin 33