rak, döne dolaşa maddenin ve cemiyelin kanuniyellerini değil, kendini murakabe haline geliyor. Bergson'un deruni marifeti ile bir «kendi haricinde hareketos olan inkılâbın meşruiyeti nasıl müdafaa ulunabilir. Bergson'da muvaffak bir prensip gibi gö- rünen «daimi oluş» ve «keyfiyetler» terakümti ve buna mümasil tefekkür unsurlarının ne için birer orijinalite olarak muhakkak Bergaon'a maletmeli. Bunlar öyle unaurlardır ki, meselüâ diyalek- tik maleryalizmde, hiç bir melafizik lteşvişe uğramadan ve hiç bir statik mahiyet almadan Bergson'dan daha çok evvel ifadele- rini ve tatbiklerini bulmuslardır. Helbuki Bergson'da bu telâk- kilerin teşrihi âdela, bir lahoratuvar içinde bir ferdin -bir mü- cerret e ne'- yahut «idee fondamenta»c, teşrihine benziyor. Hal- buki bu Fert bu lâboratuyara hapsolunmadan evvel bir cemiye- tin içinde ve 0 cemiyetin mahsulü idi. Bir ferdin bir cemiyetin mahanlü olusu demek, o Ferdin v cemiyetin seyr ve istihaleleri- ne hem tâbi, hem de bilmukabele müessir aluşu demektir. Bu te- sir, her şeyden evvel; maddonin ve cemiyetin kanuniyetlerini idrak etmiye cehdeden bir «ene'v»nin, hamlesile kabil olabilir. Halbuki Bergson'da şuurumuzun islikbali, yani idrakimizin in- kişaf istikametleri ve ruhumuzun bhamleleri hakkında hiç bir «basiret - provisionsin imkânı yoktur. Bergson'da zekânın şahsi- yeti, yani içinde yaşadığımız tabiat ve cemiyet sartlarının bize verdiği hareket hamlesi - yahut inkılâp seciyesi - bervechi peşin esir ve mukayyet bir seydir. Hakiki hürriyet ancak madde ve şeraitle alâkadar olmıyan amakı-ruhtadır! Fakat burada da şunu söyliyelim ki, hakiki hürriyet, ancak in- sanın içinde yaşadığı tabiat ve cemiyet kuvvatlerinc karşı ka- zandığı tahakküm derecesinin, yani bizzat amelin ve tekmiğin bizi isalettiği idrak merhalelerinin hududu ile ölçülür.. Şuuru- muzun derinliklerinde yasıyan ve bizim şahsi noktai nazardan belki de samimi seciyemizi teşkil eden hislerimizin, zaaflarımı- zın, sevkitabiilerimizin başıboşluğu, bizim için bir içtimai kemal eseri olan hürriyet, yani idrak derinliği ve teknik ileriliği ile hiç bir zaman keyfiyeltle ayni şeyler olamaz. © Muhterem Mustafa Şekip Bey, Bir inkılâp devrinin zihni ve zaruri telâkkilerile Bergson'u te- 47