| İ IÜ İ İ İ ) *Ühuvvet, Müsavat, ve İnsaniyet,, kelimeleri ancak Wilson namındaki meczubun ağzında kendilerine bir melcoj bulabil- mişti. Başta Fransa olmak üzere, bütün galip devletler, yal- nız zaferden, yalnız zaferin verdiği haktan, yani kılıç hak- kından bahsediyorlar ve dünyayı bu kılıçla, Amerika dü- ğgünlerindeki âdete göre bir tepsi içine konmuş pasta gibi bölüp paylaşıyorlardı. Cemiyastll Akvam : Bugün Fransız İnkılâbmın prensipleri tereddi ede ede, nihayet “Cemiyeti Akvam,, gibi bir galatıhilkata vücut verdi. Güya “milletlerin kendi mukadderatlarına kendileri sahip olmaları,, esası üzerine teşekkül ettiği söylenen bu müesaesede, milletlerin mukadderatı bir iki emperyalist devletin hırs ve hevesine tesiim edilmiştir. Cemiyeti Akvamın kuruluşundan evvel cihan gervetlerinin yağması ve zayıf, küçük milletlerin istismarı daha müşkül ve zahmetli bir şeydi. Şimdi, Cemiyeti Akvam sa- yesinde bu iş, organize edilmiş yağmacılar ve İstismarcılar lehine âdeta kanuniyetleştirilmiş, fennileştirilmiştir. Bir takım inca ve hileli metodlar ve formüller sayesinde, küçük ve zayıf milletleri, kendi ayaklarıyla bu kurulan tuza- ğa çekmek ve onları vesayet ve himaye altına almak, onların kanını tatlı tatlı enmek mümkün oluyaor. Eskiden hükümdar saraylarında olduğu gibi, “Cemiyeti Ak- yam Sarayı,, tüyler örpertici bir sürü intrikaların, fesat ve fitnelerin, zulüm ve şenaatlerin kaynağıdır, 8. Ş. C. B. İşte biz, çürüyerek, kokarak, çözülerek, nihayet “Cemiyeti Akvam, da son galiz şeklini bulan şu müeseseler karşısında S. Ş. C. B. ile yeni bir dünya, yeni bir insanlık, yeni bir cemiyet nizamının doğmakta olduğunu müşahede ediyoruz ve bu hadiseyi 1789—1793deki Türk entelektüelleri gibi garip bir lakaytlık ve gafletle değil, ta içten gelen bir dikkat ve alâka ile takibe koyuluyoruz. İçlten gelen bir alâka ile, dedik. Çünkü biz, Rus İnkılâbını lakayt bir gözle tetkik edemeyiz. (devam edecek) 40 i ı