Gerek sanayi ofisi, gerekse sanayi plânı hep “devlet tesisatı için yapılıyor. Hususi teessüsler yine ofisin ve plânm hari- çinde bırakılıyor. Ferdi teşebbüslerin kabiliyeti fevkinde olan sınai tesisata devletin doğrudan doğruya girişmek azminde olması hiç şüp- hesiz ki iktisadi zihniyetimizde mühim bir inkılâbın âlâmetidir. Fakat milli sanayiimizin bugünkü anarşik devresinden kur- tulması ve nizamlı bir devreye girmesi için hususi teşebbüs- lere de şamil umumi bir sanayi plânına ihtiyacımız kat'idir. Ayni sanayi şubesine akan serbest sermayelerin biribirlerine karşı açtıkları rekabet mücadelesinden ne büyük zararlar doğduğunu biliyoruz. Hesapsız bir tarzda kurulan smai teşebbüslerin daha açılmadan veya bir müddet işledikten sonra birer birer kapandıklarını biliyoruz. Kısaca !bugünkü başı boş tesisat devrinde memleketimizin germaye, sa'y ve malzeme fakirliğile acı bir tezat teşkil eden müthiş bir israfın mevcudiyetini biliyoruz. Bu vaziyet karşı- sında ferdiyetçi bir zihniyetle “herkesin zararı kendisine,, diyip işin içinden çıkamayız. Eğer 1932 senesinde değil de, 1850 senesinde olsaydık © vakit biz de sanayi hayatına yeni adım atan milletlerle be- vaber bu yeni İşi öğrenmek pahasına bir takım tecrübelera girişebilir ve bu yüzden edeceğimiz zararları çıraklık parası, acemilik ceremesi hanesine kaydederdik. (1) Fakat bugün arlık sanayi tekniği de müşahhas ve müsbet bir mahiyet elmıştır. Tıpkı mühendislik ve lıp gibi. Nasıl, diploması olmayana mühendislik ve doktorluk yapmak memnu İse, ayni suretle herhangi bir sanayi şubesinin mu- vakfakiyetle teesslisü için İcabeden şeraite (kâfi sermaye, teknik cihaz, ihtisas, sürüm sahası v.s. gibi) malik bulunduk- larını ispat edemiyenlerin de sanayicilik tecrübesine giriş- melerine müsnade edilmemelidir. Çünkü bu zararlı tecrübelerden yalnız fertler değil, ayni zamanda milli iktisadiyatımız da müttessir olmaktadır. Türkiyede sermaye terakümü gayet ağır İnkişaf ediyar. Eli- (O Ö miülmler, bu gibli masralfarı müstemleke ve pazsılarına ödetirerdi. Bizler . İçn 10392 da höyte bir imtâa da yoktur. Kejıdi püavemiz, ler bekıgıdan yöopüne sermaye- mizdir, 17 Rrerea aa « B -. '