ü y — — 'tw <easara İ | | sipleri Dartlfünunumuzda bile ebedi iktisat nazariyeleri ve idealleri halinde ulu orta tamim olundu. İşte " Türkiye bir ziraat memleketidir. ye bir ziraot memlekeli kalmalıdır., düsturu da böyle, millt- iktisadiyatımızın inkişaf imkânlarını ve zaruretlerini hiç hesaba katmadan yabancı telkinlerin tesirile kabulleniyerdiğimiz aykırı bir fikir un- surudur. Mes'elenin bizde çok müteamel olan “ziraat memleketi mi, sanayi memleketi mi?,, tarzında vaz'ı da menfaatlerimize katiyen tetabuk etmex, Bu da, dünyayı sanayi meleketleri ve ziraat memleketleri diye ikiye bölen müstemlekeci siyasetinin doğurduğu bir tasnif şeklidir. Türkiyenin sadece bir sanayi memleketi olmasını istemek kuru bir fantezidir. Fakat Türkiye'nin sadece bir ziraat memleketi kalmasını istemek de onun müstemlekeliğe rucuunu özlemekle birdir. Çünkü: ziraat memleketleri ile sanayi memleketleri arasındaki mübadele münasebetlerinde, birincileri aleyhine bir kıymet farkı vardır. İşte müstemlekelerin istismar mekanizmasını işleten motör budur. Müstemlekelerde bir milli sermayenin teraküm edememesi, bundan ileri gelir. Her müstakil ziraat —memleketinde sanayileşmeğe —doğru temayüllerin de saikım — bu noktada aramalıdır. Bunun içindir ki, bugün dünya yüzünde, saf manasında müs- takil bir ziraat memleketi kalmadı. Nümune ziraat memle- ketleri olarak gösterilen memleketler bile kendi şartlarına göre millf sanayilerini kurmuşlar ve kurmaktadırlar. Bugün artık saf manasile ziraat memeleketi olarak — yalnız ve yalmız en geri müstemlekeler kalmıştır. di O halde: Müstakil Türkiye, ayni zamanda bem mütenevvi ziraat, hem mütenevvi sanayi memleketi yani bir iktısadi cüzütam olmak mecburiyetindedir. Müstakil bir iktisadi elüzütam uzviyeti içinde, muhtelif iktisat şubeleri arasında okadar sıkı ve karşılıklı münasebetler var- dır ki, birinin terakki veya tedennisi diğerinin terakki veya tedennisini icabettirir. Bu iytibarla ziraatle sanayiden birini tercih veya ihmal mua- 14