dar. veri kaçağını önlemek için, verileri alabilecek nitelikte bir “ekrezervudcr” yaratılmış oluyordu böylece. Denetim merkezinin yetkisi içine yalnızca bilimsel verilerin kabulü ve güvenceye alınması girmiyor- du, Orada ayni zamanda deney- lerin seyri de gözlenmekte idi ve zorunluluk doğarsa, güçlükler karşısında nasıl bir tepkide bulun- müak gerektiğine ilişkin bir karara varılıyordu. Uzay laboratuvarında ise güç- lükler yok değildi: Bir deney sıra- sında, örneğin. uzay gemisinde- ki bir izaba fırının ısısının yükseltil- mesi gerekiyordu, ama gene de fırının, astronotlar kapıyı açarlar- ken ellerini yakacak kadar kızgin olmama zorunluğu vardı. Önceleri böyle bir sorun, yeryü- zü ile uzay gemisi arasında daki- kalarca süren bir diyalog gerek- tirirdi ki, deneyin başarısı ve mü- rettebatın güvencesi bu diyaloga bağlıydı. 1985 yılında ancak sa- niyeler süren bir çabukluk içinde yapılmayoa başlandı bu, Denetim merkezindeki bir bilgisayar çözü- mü bulmuştu Burada asıl önemli ve belirleyi- ci olan ilke gerçek-zamanlı işlem- dir. Veriler. denetim merkezinde- ki ana bilgisayarlara bağlanan alt-sistemlere anında geçirilirler ve bunlar bu verileri hiç duraksa- madan (insan için) değerlendirir- ler. Teslim alınan ikil (bit)zincirler, özel olarak geliştirilmiş program- 30 lar aracılığıyla fiziksel standart bi- rimlere çevrilirler, Grafik yazılım (software), deneylerin akışının grafik tasarımlar yoluyla (örneğin. sütun diagramlar) yer personeli tarafından hemen hemen “canlı” olarak izlenebilmesini sağlar. Hızlı kararlar alma sözkonusu oldu- ğunda. yerdeki denetim persone- li bilgisayarın hesaplama gücüne ve bağlantılı veri bankalarının malzemesine- destek sağlar Uzay mekiği gemisindeki astro- notların bu bilgi seliyle bizzat ilgi- lenmelerini varsaymak, örneğin deney sonuçlarını gemi bilgisa- yarına al İle yazmalarını bekle- mek tabii ki saçma olurdu. Ölçü- len değerleri doğrudan bilgisa- yara İleten çok sayıda “sensor” vardır. Bunlar, örneğin anılan iza- be fırınındaki ısı sondajları ya da sınama personelinin kan basıncı nı ve nabzını gözleyen bedenle- rinin uzaydaki tahammül gücünü yoklayan ölçüm aygıtlarıdır. Ge- mi bilgisayarlarının başlıca göre- vi, deneylerin sonuçlarını yeryüzü- ne iletmektir. Sürekli veri akımı sa- yesinde, bilim adamları yukarda tam © anda neler olup bittiğine ilişkin bilgi sahibi olurlar. Birçoklarını uzay mekiğinin ge- mi bilgisayarlan konusunda şaş- kınlığa uğratan şey, sadece 1â KByte iş deposuna sahip bu bilgi- sayarların yeryüzündeki av bilgi- sayar pazarında oldukça güvenli bir tarzda dükkan koruyucusu olarak kullanılabilecekleridir. ÖOberpfaffenho- fen Denetim Merkezi: Bilim adamları, en modem bilgisayarlar aracılığıyla, uzaydaki deneylerin değerlendirilm- esini almış oluyarlar. Uzoay gemisinin elektronik aygıt- larına ilişkin teknik verilerin az et- kileyici olmasının bir nedeni. uzay mekiği gibi büyük projelerin geli- şimlerinin uzun bir zaman -yakla şik 10 yıl- almasıdır. Daha 70'li yıl- ların ortalarında bu gelişim teknik bakımdan bu tür yoğun sistemler- de görülen en yüksek konumuna ulaşmıştı. Kısa vadade yeni ve iş yapma kapasitesi daha büyük aygıtlara geçilmesi ise uzaya İliş- kin tüm elektroniğin yeniden tasa- tımlanması anlamına gelirdi ki, bu da, zahmete değmez: Elektro- nik yapı taşlarının uzay için elve- rişli olup olmadıklarını ancak uzun vadeli ve çok çetin sınamalar so- nucunda kaniıtlanabilmektedir. Gene de, uzay gemisi ile yeryü zü arasındaki veri akışında, bu-, gün bile önemli bir kısıtlanma söz- konusudur. Elde sadece tek bir iletim uyadusu hizmete hazır bulurr duğundan, bağlantı ancak tüm zamanın yarısında olup bitmekte- dir. Buna rağmen, bu durüm, uzay yolculuğunun ilk dönemine, örneğin Apollo -yayınlarına göre, çok büyük bir ilerleme sayılır. O dönemde, uzay kapsülüne bağ- lantı, zamanın ancak onda birin- de mümkün olabiliyordu- geri ka- lan uçuş süresi boyunca, yYeryüzü- nün gölgesi bir bağlantı kurulma- sını engelliyordu. Bağlantı süresinin çok büyük öl- çüde artırılmış olması, mekik ya- yınında, tüm dünyaya yayılan se- kiz istasyonlu bir veri ağının kurul- cOmmodore A