1 Ocak 1987 Tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 13

1 Ocak 1987 tarihli Commodore Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

darı satılmıştı. Satış hızı düşüktü, çün- kü, yalnızca kendilerini otomasyon alanında lider olarak gören ve son de- rece yüksek ücret ödeyen otomobil şir- ketleri robotları denemeyi kabul edi- yorlardı. İlk birimleri alan General Motors, her on otomobil parçasından dokuzunun beş libreden az çektiğini hesaplamak zahmetine katlanmıştı -bu önemli bir keşifti, çünkü robatla- rın kolları daha fazla yük taşıyamıyor- du. GM, gelecekte “üç bin librelik bir arabanın,” her biri her yıl değişen *tbirçok küçük parçanın toplamı ola- rak kalacağını” varsayıyordu. Bu par- çaların robotlar tarafından üretilebil- me ihtimali bulunduğuna göre, robot- lar eninde sonunda ekonomik açıdan bir anlam ifade edebileceklerdi(2). Ancak otomobil endüstrisi dışında, varlıkları hakkında henüz hiçbir şey bilinmiyordu. 1960'ların ortalarına gelindiğinde, 1956'daki Dartmouth öngörülerinin büyük ölçüde abartılı olduğu ortaya çıktı. Genel olarak ne robotların ne de bilgisayarların evrensel bir boş zaman çağı yaratacakları vardı. Ne yazık ki bu gerçek, yeni ve daha tehlikeli bir mite yol açuı: bilgisayarın yükselişi, ar- tan istihdam oranlarıyla çakıştığına göre, buna bir anlamda neden oldu- ğu fikrine. Kamuoyunda yeni tekna- lojilerin ortadan kaldırdıklarından çok iş yarattıkları yanlış inancı yay- ginlik kazandı. Gerçekte robotlar hiç- bir iş yaratmamışlardı ve yaratacak- ları da yoktu; ancak bu çok açık ger- çek, mistifikasyon yoluyla gizlenmiş- ti ve hâlâ da gizlenmekte. 1960'lar bo- yunca iş sayısı bilgisayar ve robotlar- a tamamen ilgisiz nedenlerden ötürü arttı; üstelik bunlar bugünkü standart- lara göre oldukça düşük sayıda bulun- maktaydılar. Titreğin aksine ilk robotlar çevre- lerindeki değişiklikleri sezemiyor ve bunlara yanıt veremiyorlardı. Bu ne- denle çevreleri, endüstriyel süreçlerin çoğunda imkânsız ya da pahalı olan bir titizlikle denetlenmek zorundaydı. Daha yararlı olabilmeleri için robot- ların insan duyularına en azından bi- raz benzeşecek bir şeylere ihtiyaçları vardı. Bu gerçekleşti, ama yavaş yavaş; çünkü duyuların sağlanması yapay ze- kânın en zor problemlerinden biri ol- du; bilgisayarların satranç oynamasını ya da matematik problemleri kanıtla- masını sağlamaktan çok daha zor. O konular kurallara indirgenebilecek ka- dar basitti. Oysa bizim dünya hakkın- daki genel bilgimiz -sağduyumuz- çok daha ince ve karmaşıktır. Örneğin görme olayında, bir nesnenin sınırla- rının nerede bittiğine diğerinin nere- de başladığına nasıl karar veririz? Bir gömleğin düğmelerini niçin bir anlam- da onun bir parçası, bir başka anlam- da da farklı nesneler olarak görürüz? Bu tip sorunların cevabı pek açık de- ildir. Temelleri hakkında bilgimiz olma- sa da, insan duyularını kısmi olarak simüle eden aygıtlar yapabilir ve ro- botların beklenmeyen değişikliklerle başa çıkabilmelerini sağlayabiliriz. Örneğin Titrek oda içinde yolunu “görebiliyor”'du; ancak bu çok basit eşyalar içeren çok basit bir odaydı. Uygulamaların hepsinde böyle bir avantaj bulunamayabilir. Bir metal tabakasının üzerindeki bir noktadan diğerine giderek bir kaynak yapıp tek- rar bir diğer noktaya giden robotla- rın (bu alan, robot kullanımının en önemli tek uygulamasını oluşturuyor) duyulara ihtiyacı olmaz. Ancak eğer ark kaynağında olduğu gibi kaynağın sürekli olması gerekiyorsa robotun yüzey boyunca yolunu “görebilmesi”” gerekmektedir. Şimdilik, bilgisayarların duyusu bi- zimkilere göre çok yetersizdir. Bir in- san, herhangi bir robot sisteminin ya- ratabileceğinden çok daha fazla duyu- sal bilişi üretebilir ve bunları robotlar- dan yaklaşık bin kat hızlı işleyebilir - üstelik tüm bunlar kendi gücüyle ça- lışan ve kendi kendini yenileyen kü- çük, çekici bir paketin içinde olup bit- mektedir! Ancak bugünkü robotların önemli bir avantajı var. 1956'da yapay zekâ üzerine çok az araştırma yapılmıştı ve bu nedenle Dartmouth'da bol keseden yapılan öngörüler tam anlamıyla bi- rer cehalet ürünüydü. 1985'teki öngö- rülerse yapay zekâ üzerine çeyrek asır- hik bir araştırmanın ve bunları kulla- nan ürünlere ilişkin deneyimin sonuç- commOdore e e 13 M

Bu sayıdan diğer sayfalar: