AKİS 1967 yılında yeni adı "Temel Hak- lar ve Ti eilezi Koruma Kanu- nu Tasarısı" Ama ii acaba, bahsettiği ülkeler arasında Türkiyeyi de mu- râd etmekte midir, yoksa Türkiye artık hürriyetsiz yaşamayı kabul etmeyecek toplumlara sahip ülkeler- ürkiyede müesseseler ara- bir cevabını Menderese vermiş de- ğiller midir? Üniversite Dokuz yıl öncesi gibi! Kr saçlı, orta boylu, olgun yüzlü zat, 24 Mart tarihli Bayram Ga- zetesini okuduktan sonra, siyah ka- lın çerçeveli o gözlüğünü çıkardı ve "şimdi nerdeyse gazeteciler telefon ederler" diye düşündü. Gerçekten de, çok geçmedi, telefon çalmağa başladı. Telefona kalkan bilim ada- ,, ŞU soruyla karşılaştı: —S ocam, bugünkü Bay- ram Gazetesinde sayın Rektörün İzmirde verdiği (oOkısa demeci her- halde okumuşsunuzdur. o Başbaka- nın daha önceki odemeçlerini kıs- men destekler mahiyette bulduğu- muz bu demeçle ilgili isünceleri- nizi öğrenmek istiyoruz." Tok sesli Profesörün buna ce- vabı şu oldu: "— Bana birkaç dakika müsaade ediniz. Şimdi okudum. Size biraz sonra düşüncemi bildiririm." 551466 numaralı telefon, saat 1115'den itibaren durmadan çaldı ve Profesör, her seferinde hemen hemen ayni soruyla ri ve hepsine de ayni cevabı ve Aradan 15 dakika geçmemiş ki, ayni numaralı telefonu ariyan mu- habirler, tok sesli ve kendinden e- min bir şekilde konuşan Profesö- rün şu konuşmasını not etmeğe baş- ladılar: — Sayın Rektör Dr. Ekrem Şe- rif Egelinin Temel Hak ve Hürri- yetleri Koruma Kanunu Tasarısı do- layısiyle verdikleri (o demeçte fikir hürriyetinin tarif edilmediğim ileri sürmeleri ilmi gerçeklere aykırıdır. Bu konuda Hükümetle Tasarıyı ten- kit edenler arasında bir anlaşmaz- lık bulunmadığını ileri sürmeleri de vakıaya uymamaktadır. Fikir hürriyetine ve ilme karşı Hükümeti desteklemek için verilen bu demeç, daha ziyade sayın Rek- törün 1960'tan önce, İktidarla Üni- I Nisan 1967 versite arasındaki gergin münase- betlerde oynadıkları omalüm rolü tekrar oynamak istediğini göster- mesi itibariyle oüzerinde ehemmi- yetle durulmaya değer. Üzülerek hatırlatmak zorundayız ki, bu çe- şit bir rol, İktidar için olduğu gbi, Üniversitemiz için ve bilhassa ken- dileri için çok zararlıdır!" Olay, geride bıraktığımız hafta- nın sonunda İstanbulda, Erenköy Kâşaneler Sokağı 7 numarada otur- makta olan Prof. Hüseyin Nail Kü- balı ile, AP'nin dümensuyunda ol- YURTTA OLUP BİTENLER bilirdi. Ama, Prof. Kübalı, olur- olmaz zamanlarda konuşanlardan değildi ve konuştuğu zaman da, gö- zünü budaktan sakınacak cinsten olmadığı, 27 Mayıs öncesini hatırlı- yanlarca çok iyi biliniyordu. Bu nedenledir ki, 1965'ten bu ya- na, Üniversite içinde AP İktidarı ta- rafından oynanan bir oyunu ilk de- fa kamuoyuna nc Prof. Kubalının, 9 yıl ö bugün- lerde, ayni şekilde sert çıkışla yap- tığı hatırlandı. Gerçekten de, 1958 yılının ilk üç ayında, DP İktidarı, Kubalı konuşuyor Erkekçe bir ses mayan gazetelerin Milli Eğitim mu- habirleri arasında geçti. Yukardaki konuşmayı not edenler arasında A- KİS'in İstanbul Temsilcisi de bu- lunuyordu ve diğer gazetecilerden ayrı olarak, AKİS muhabirini ilgi- lendiren, demeçte .çok, demeci ve- renin kimliği oldu. İstanbul Üniver- sitesi Rektörü Prof. Ekrem Şerif E- geliyi hedef tutan bu demeç sahibi Profesör, Hüseyin Nail Kubalı de- gil de bir başka profesör olsaydı, belki de normal bir çekişme sayıla- içinde bulunduğumuz günlerde ol- duğu gibi, Üniversite öğretim üyele- ri arasında ikilik yaratmak suretiy- le, bir kısmım kendi emellerine a- let etmeye çaba göstermişti. "Fikir hürriyetine ve ilme kar- şı Hükümeti desteklemek için veri- len bu demeç, daha ziyade sayın Rektörün 1960'tan önce, İktidarla Üniversite arasındaki gergin müna- sebetlerde oynadığı malüm rolü tek- rar oynamak istemesi bakımından üzerinde durulmaya değer" demek 9