piyonlarından olduğu teze göre bu kuv- vette bir C.H.P. muhalefette, korkulan çok kötülüğün yapılmasını önleyecek gü- ce sahip olur, memleketin en sağlam çev- relerini kendi etrafına toplayabilirdi. Başka bir temayül, bütün partilerin bir Milli Koalisyon yapmalarıydı. Madem- ki hiç bir siyasi teşekkül bir çoğunluk sağlayamamıştı, bunların hepsi bir araya gelebilirler ve memleketi gül gibi idare edebilirlerdi. Bunu isteyen, bunu düşünen .liler vardı, fakat bunların unuttu- Bu, muhalefetsiz bir demokratik meclisin her zaman dikensiz bir gül bahçesi olma- yacağı, belki de dikeninin gülünden faz- la bulunacağıydı.Hiç bir parti tek başına iktidarı kazanamamıştı ama, partilerin iki cephe halinde çarpışmış bulundukla rını hatırdan çıkarmamak lâzımdı. Kaldı ki 15 Ekimle 20 Ekim arasında iktidarı çantada keklik gören A.P.'nin idarecileri (CH.P.'nin de katılacağı bir Milli Koalisyonu tamamile, hiç çekinme- den reddediyor, Y.T.P. ve C.K.M.P. ile i iş- birliği yapabileceklerini söylüyor, hattâ meselâ Osma bunu "C.H. e bir koalis- yon yapacağımızı hic zannetmiyoruz. Fa- kat vatanperverliklerinden ve milli duy- gularından asla şüphe etmediğimiz Y.T.P. ve C.K.M.P. ile birarada çalışmamız müm- kündür" gibi pek zarif bir üslüp içinde a- çıklıyor, Kâmuran Evliyaoğluysa şeytan- la koalisyon yapabileceklerini, fakat C.H. P. ile yapmayacaklarını söylüyordu. A.P.'- nin dışında Osman Bölükbaşı da bir Milli Koalisyona hiç hevesli görünmüyordu. O günler Mili Koalisyon fikrinin şampiyonları M.B.K. üyeleri oldular, ih- ülâlciler sırtlarına yeniden üniformaları- nı giydiler ve parti parti dolaşarak bun- ları biraraya getirmeye çalıştılar. Tıpkı Yuvarlak Masa Toplantısı sırasında ol- duğu gibi idealist kurmaylar kâğıt üzerin- de bir takım işlerin halledilebileceği inan- cındaydılar. Bu gayretleri, tabii, ordu- nun nasıl kaynamakta olduğunu bilmenin verdiği endişeden de geliyordu. İktidar pa- zarlıklarına hırsla sarılmış olan politika- cılar dünyanın farkında değilken M.B.K. üyeleri, temaslarını muhafaza ettikleri Türk Silâhlı Kuvvetler Birliği içinde han- gi niyet ve temayüllerin geliştiğini görü- yorlardı. Karışmış olan başka bir büyük te- Genel Kurmay Başkanı Sunay ve 1961 sonbaharının Kuvvet Komutanları: Karacı Keskiner, Havacı Tansel ve Denizci Uran. İhtilâlin son anında patlak veren buhran, rejimin sivil ida- reyt dönememesi tehlikesi ve bir ikinci ihtilâl onların gayreti, çalışması ve ikna kudretleri sayesinde atlatıldı. En büyük yardımcılar» ise Ordunun öteki büyük komutanlarıyla partile- rin liderleri oldu. 190