1 Nisan 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

1 Nisan 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER gereğini Prof. Kubalı neden duy- muştu? Ve bu "malüm rol" neydi?. Gazetelerdeki karşılıklı demeç- leri okumaktan başı dönen okuyu- culardan çoğunun, bu iki soruya cevap bulabildiklerini söylemeğe imkân yoktur. Oysa, Prof. Kubalıyı yalandan tanıyan AKİS muhabiri bu sorula- rın cevabını bulmakta güçlük çek- Dünkilerle bugünkiler gstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ekrem Şerif Egelinin İzmir- de, Başbakan Demirelin daha önce- ki beyanlarıyla aynı paralelde be- yanat vermesi normaldi. Zira, 1958 yılının Mart ayında, DP İktidarı ile Üniversite öğretim üyeleri arasın- da, bir gönüllü sözcü gibi çalışıp durmuştu. Menderese gönülden bağ- lı bir kişi olarak bilinen Prof. Ege- li, o tarihlerde, İstanbul Üniversite- si içinde DP'nin -özellikle Mendere- sin- sözde etkili -gerçekte etkisiz- dörtlü ekibinde bulunmaktaydı. Ha- fızaları "nisyanla malül olmıyan- lar'ın kolaylıkla hatırlıyacakları o günlerde, İstanbul Üniversitesinde bir "Menderes cuntası" bulunuyor- du. Bu DP kumpası, Rektör Ali Tanoğlu, Dekan Egeli, Dekan Hıfzı Timur ve Kâzım İsmail Gürkan ta- rafından meydana getirilmişti. Dokuz yıl önce Dekanlığa getiri- len Egeli bugün Rektör olmuş ve daha etkili duruma gelmiş bulundu- guna göre, Coğrafyacı Prof. Ali Tanoğlunun DP devrindeki rolünü niçin oynamasındı? Prof. Kubalının "Meclis İçtüzü- günde yapılacak değişiklik"in basın hürriyetini kısıtlıyacağını belirtme- si üzerine ilk defa DP İktidarı ile Üniversite öğretim üyeleri arasında patlak veren ihtilâf gittikçe şiddet- lenmiş, neticede "Profesör düşman- lığı" ile ün salan zamanın Milli Eği- tim Bakam Celâl Yardımcının da gayretiyle Kubalı bakanlık emrine aldırılmıştı. Menderese ziyafet ve- ren, ona şirin gözükmek için tek fırsatı kaçırmıyan, düşük iktidara karşı koyanlara savaş açan "DP Cuntası" içinde en faal kişinin Prof. Egeli olduğunu bilmiyen yoktu. Oy- le ki, Nisan 1958'de, Prof. Kubalının tekrar göreve dönmesi -yani bakan- lık emrine alınma durumunun kalk- ması- emri çıktığı gün, verdiği bir demeçle küplere binenlerin başında gene Prof. Egeli geliyordu. 10 DP İktidan ile Üniversite öğre- tim üyeleri arasında bir defa sür- tüşme başgöstermiş ve bundan çı- kan kıvılcımlar, İktidar koltuğunu tutuşturmaya başlamıştı. Bunu ya- kından gören Prof. Kubalının, 11 Nisan 1958 tarihli basın toplantısın- da, "Vazifeye iade edilişim, nâçiz, fakat çok açık ve imanlı savunucu- larından biri olduğum asil dâva uğ- runa, her türlü mihneti ve mağdu- riyeti göze alarak mütehavvil poli- tika cereyanlarının daima dışında kalmak suretiyle, mutlak surette tarafsız, hasbi ve hayırhahane davra- nışımda zerrece bir değişikliğe se- bep olmayacaktır. (...) Binaenaleyh, ihtisasıma girdiğini gördüğüm, ay- dınlatılmasına ihtiyaç duyduğum er yeni karar ve tedbir karşısında, mevkiimin, ünvanımın ve vicdanı- mın bana emreylediği normal ve meşru vazifeyi en ufak bir yılgınlık göstermeden, sırası düştükçe ifaya devam edeceğim tabiidir. Bu, öm- rüm boyunca sadık kalacağım düs- turumdur" demesi, yukarda anlatı- lan DP Cuntasının hışmım bir kat E. Şerif Egeli Oyun ayni oyundur AKİS daha üzerine çekmişti. Öyle ki, gün- lerden cumartesi olmasına rağmen, bu demeç, evlerine gönderilen özel arabalarla toplanan Üniversite Se- nato üyeleri arasında, 5 saat süren bir tartışma konusu yapılmıştı. İş- te bu Senato toplantısında söz alan Dekan -şimdiki Rektör- Egeli, "Ku- balıyı Üniversiteden atalım. 46. mad deyi tatbik edelim" diye bağırmış- tı. "Bu kadarı da fazla değil mi?" diye kendisine karşı koyanlara kı- zan Egeli, istediğinin yapılmıyaca- gını anlayınca daha da kızarak "Haysiyetsiz adamlar!" diye söyle- nip, Senatoyu terketmişti. Zamanın Başbakanından direktif alan Celâl Yardımcının, Rektöre te- lefon üstüne telefon ederek, sadece gazetelerde çıkan demecinden dola- yı Prof. Kubalının cezalandırılması- nı istemiş olması ve bu ceza kara- rının Senatoca oybirliği ile verilme- sini emretmesi, 27 Mayıs ihtilâli i- le silinmiş bir iktidar için olağan- dı. Ama, "temel hak ve hürriyetleri koruyan" bir 27 Mayıs Anayasası varken, ayni amaçla yeni bir kanun çıkarmayı tasarlamak isteyen AP neyin peşinde koşuyordu? İzmirde Rektör Egeli ile Başbakan Demire- lin gizli toplantı yapıp, ayni pa- ralelde demeçler vermesi de ne o- luyordu? Bu, tarihin garip bir tekerrürün- den mi ibaretti? Tehlikeli alâkalar D devrinde, şimdiki "Temel hak ve hürriyetleri koruma kanu- nu" maskesi altında düşünülen ta- sarıdan çok daha hafif bir tasarı- nın söz konusu edilmesi ile Üniver- site içinde kopan fırtına, aylar geç- tikçe kasırga halini almıştı. Gerçi bir DP İktidarı, bir Prof. Kubalıyı tepeden inme atamamıştı, fakat DP İktidarının emrinde olan bir Üni- versite Rektörü, yönetmeliğin 16. maddesini uygulamak suretiyle, o- nu derslerden o uzaklaştırabilmişti. Aslında öğrencilerle ilgili olan bu madde, tehlikeli durumlarda Rek- töre, bir ay dersleri tatil etme yet- kisi verdiği halde, bir öğretim üye- sine ancak, Oo devirde uygulanabil- mişti. Ve bundan sonra da "Kanlı Perşembe" 28 Nisana gelinmişti!.. O tarihten bu yana köprülerin altından çok suların geçtiğini bil- miyen bir Başbakan, Menderes hay- ranı Rektör Egeli ile Üniversitede yeni bir oyunu sahneye koymuştur. I Nisan 1967

Bu sayıdan diğer sayfalar: