Ss İ Filmler "Lord Jim" Tennessee Williams'tan "Cat On A Hot Tin Roof - Kızgın damdaki kedi" veya "Şweet Bird of Youth- Gençliğin tatlı kuşu" Oyunlarım beyazperdeye aktarırken ne kadar isteksizce davrandığı anlaşılan Ric- hard Brooks'un, Joseph Conrad'- dan "Lord Jim" romanını uygular- ken, tersine, işe ne derece candan sa- rıldığı belli. Ö yılını bu filmin senaryosunu yaz- mağa, hazırlığını (oyapmağa, filmi çevirmeğe verir miydi? Zengin ve sağlam bir oyuncu kadrosunu, us- ta ingiliz sinema ieknisyenlerinden bir topluluğu alıp da 15 bin kilo- metre ötedeki Güney Doğu Asyaya götürür, bazı yerlerinde kargaşalı gın, bazı yerlerinde soğuk savaşın, bazı yerlerinde sıcak savaşın ve ak- la gelmedik tehlikelerin sürüp git- tiği bu bölgeye gitmeği göze alır mıydı? Oturur, "The Brothers Ka- koruyla yetinirdi. Ama Brooks, diği romanın, çevresinden ayrı dü- şünce, stüdyonun sentetik dekorla- rı içinde ele alınınca, bütün özelli- ğini kaybedeceğini bildiğinden, bü- tün sıkıntıları ve tehlikeleri göze alıp "Lord Jim"i tabii dekoruna taşımış, Conrad'ın evrensel bir te- mayı işlerken kahramanları, olay- ları yerli yerine oOkoyduğu çevreyi dekorcuların eline bırakmamış. Ömür boyunca tutku onrad'ın ele aldığı, Brooks'un da C önem verdiği bu evrensel tema, bütün insanların yaşayışlarının şu veya bu noktasında bir veya bir- kaç kere karşılaştığı durumla ilgi- lidir: İşlenen bir hatayı tamir et- mek için fırsat beklemek... Haya- tında hata işlemiyen kimse olma dığı gibi, bu hatalarından dolayı pişmanlık duyup, bunu şu veya bu şekilde otamir etmek istemiyen kimse de hemen hemen yok gibidir. İşte Conrad, "Lord Jim"de böyle bir insanı anlatmaktadır. Ne var ki, işlediği hatayı yeni bir fırsatla düzeltmek Jim için basit bir dilek olmaktan çıkıp bütün bir ömrü 1 Nisan 1967 Öyle olmasa, üçbuçuk. NE M A kaplıyan bir tutku olmaktadır. Jim, hayata büyük düşler, kah- ramanlık duygularıyla atılan genç bir denizcidir. Denizciliğe profes- yonel olarak başladığı anda, iyi yetişmiş bir denizci için en büyük yüzkarası (o sayılacak bir hata işli- yor: Arabistana hacı götüren bir geminin ikinci (o süvarisiyken, bat- ma tehlikesi geçiren gemiyi ve yol- cularını kendi kaderleriyle başbaşa bırakıp, o birinci süvari ye birkaç mürettebatla bir cankurtaran san- dalına binip kaçıyor. (oOysa gemi batmıyor; olay biraz gayretle ört- bas edilebilecekken, bir anlık ka rarsızlık (o içinde işlediği (o hatanın vicdan azabı gibi Jim'in karşısına çıkı veriyor. Jim, işlediği hatayı a- çık açık ortaya koyuyor. Sonra da, günahının kefaretini Ödemek iste- yen bir insan olarak. Güney Doğu Asya kıyılarında, toplumun dışına itilmiş bir insan durumunda, en â- di işlerde çalışıyor, kendini unut- turmak istiyor. Ama, işlediği bata bir gölge gibi kendisini izliyor ve en beklenmedik anda karşısına çı- kıyor. O vakit Jim, kendini bir tut- kuya kaptırıyor: Hatasını tamir edecek yeni bir fırsatı ele geçir- mek tutkusu... Bu tutku, önce pat- layıcı madde yüklü bir gemiyi sa- botajdan kurtarmak gibi küçük çapta bir kahramanlıktan başlayıp, beyaz sömürgecilerin elinde inim inim inleyen Patusan halkına silâh ve cephane taşımak, bir ayaklan- mayı düzenlemek, yönetmek ve ba- şarıya ulaştırmak gibi daha büyük çapta bir kahramanlığa varıyor.. Ama, bu başarısından dolayı yerli- lerin "Lord" unvanını taktıkları