TÜLİDEN HABERLER Bayar ile bir odaya kapanıp saat- lerce konuştuğu söyleniyordu. Özel likle eski DP'liler bu söylentinin yaygınlaşmasından büyük fayda u- muyorlardı. Halbuki Cihat Bilge- han, İstanbula, bir "ailevi mesele"- yi halletmek için gitmiş, Celâl Ba- yarın yüzünü bile görmemişti. Evlendi mi, evlenmedi mi? jstanbul sosyetesi, Serra Yazıcının evlilik hikâyesini bir bilmece gibi çözmeğe uğraşıyor, ama bir türlü kesin sonuca varamıyor. "Serra Ya- zıcı, yaşından da genç gösteren Cen- giz Kuban ile gizlice evlendi, bala- yım kutlamağa bir semt-i meçhule gitti" diyenler, hattâ yazanlar var. Ayrıca, bu evlilik hikâyesinin bir ba- lon olduğunu söyliyenler de yok de- gil. Aslında, Serra Yazıcı Cengiz Kuban ile evlenip (oevlenmemekte tereddüt geçirmedi değil, ama son- radan eski bir aşk hikâyesi ağır bastı ve kırkını aşkın bir kadının genç bir delikanlıyla evlenmesini doğru bulmayarak bu işten vazgeç- ti. Dedikodulardan uzaklaşmak için de Londraya gitti. Dönüşte Parise de uğrayacak ve İstanbula küçük to- runuyla beraber dönecek. İşin içyü- zü budur. Evlenmekten vazgeçenlerden biri de Ankaranın zarif mankeni Tülin Okan. O da yakışıklı bir diplomatı geride bıraktı. Bu yakışıklı diplo- matın Adnan Bulak olduğunu bil- meyen yok, tabii. Son yıllarda bir- biLaden hiç ayrılmayan Tülin Okan Bulak çifti artık hiç bir yerde beraber görünmüyorlar. Bu ayrılığı duyanlar, "Bravo Tüline!" diyorlar. "Niçin bravo?" diyecekler bulunabilir. Efendim, hani, bir dip- lomatı, üstelik elçiliği (o yaklaşmış bir diplomatı reddetmek bazı çev- relerde normal sayılmıyor da... "Altın tasta üzüm var.." önül Yazar Ankaraya geldi, Şato Yazarda söylüyor, başka hiç bir yerde de görünmüyor. Boş vakitle- rini ise polis romanı okuyarak ve -kendi deyişiyle- "Sütlüce vapuru gibi", dostlarını dolaşarak geçiriyor. Dostları da onu, "Altın tasta üzüm var" kantosunu söyliyerek karşılı- yorlar. Bu şarkıyı Ankaralılara Gö- nül Yazar sevdirdi, ama şimdi Gül- süm Kamu söylüyor ve -maalesef- pek de beceremiyor. Gönül Yazar Ankarayı çok sevi- yor, fakat aklı fikri Marufda. 2 Ni- sam iple çekiyor. O gün matinesini yapıp İstanbula uçacak ve Maruf i- le nişanlanmasının birinci yıldönü- münü kutlayacakmış. Şimdiye ka- dar hiç bir evliliğinde bir yılı ta- Dosteller, Tanbaylar ve Özberkiler Aile 28 mutluluğu içinde AKİS mamlıyamadığı için, Maruf ile kut- layacağı yıldönümüne büyük önem veriyor. Yıldönümü partisi çok ya- kın dostlar arasında ve Gönül Ya- zarın çok sevdiği Batı Klüpte yapı- lacak. Alpayda eğlenenler geçirdiğimiz hafta Alpay geceleri Alpaysızdı. Başkentliler (o Tayfu- nun ve Oktayın şarkılarını da çok seviyorlar ama, Alpaya ilk (defa gelenler Alpayı dinlemeyince hayal kırıklığına uğruyorlar. Alpay da bu- nu biliyor ve bir an önce iyileşmek için durmadan doktora gidiyor. Geçtiğimiz hafta Alpayda eğle- nenler arasında, Ankara Sanat Ti- yatrosunda "Durdurun Dünyayı" ad- lı oyunda oynamak üzere İstanbul- dan, Dormen Tiyatrosundan gelen Nevra Şirvan göze çarpıyordu; Gen- co Erkalla beraberdi. Herkes me- rakla bu güzel aktrisi inceledi. Gü- zelliğine güzel, hoş havalı bir kız ama, biraz karbonhidrat rejimi yapsa hiç de fena olmıyacak, çünkü şişmanlamağa çok istidatlı. CHP'nin meşhur 8'lerinden Coş- kun Kırca da artık politika sahne- sinden çekilmişe benzer. Sık sık Alpaya geliyor; ailesi ve şimdiye ka- dar dargın olduğu (kayınbiraderi Özcan Ergüder ile beraber müzik dinliyor, dansediyor. Kırcayı ogö- renler ise "Turhan Feyzioğlu ile E- min Paksüt acaba neredeler?" diye merak ediyorlar. Fakat bu üçgen çoktan bozulmuşa benzer. Annelik görevi başkadır aris sefiresi Müşerref Vergin 1s- tanbula geldi, kızı Nur Vergin ile Fikret Hakanın düğününde ha- zır bulunacak. Müşerref o Vergin, Parise giderken, Türkiyeye bu ka- dar çabuk döneceğini herhalde ak- lından geçilmiyordu ama, aklına gelmeyenler başına gelince annelik görevleri sefirelik görevlerini bile geride bıraktı. Bu işe en çok sevi- nen de Fikret Hakan olsa gerek. Ha- Nur Vergin ile evlenmesine Nurettin Vergin ile eşinin engel ol- duğunu o söyleyenlere (müstakbel kaynanası iyi bir cevap vermiş olu- yor. I Nisan 1967