KADIN Yaşadığımız şehir Mavi yün döpiyesli genç kadın, kar- şısındaki ziyaretçi kadını bir sÜ- re dinledi. Ziyaretçinin başlıca şikâ- yeti, sokakların çamurundandı. oÇo- cuklar her gelip gidişte evi (oyeni baştan süpürmek icap ediyordu. Ma- vi döpiyesli genç kadın gülümsedi ve: — Ben Keçiörende oturuyorum. Bizim sokak ta hakikaten çamur i- çinde. Bu berbat birşey.." dedi iki kadın bu konuda mükemmelen anlaşmış bulunuyorlardı. Ankaranın sokakları hakikaten onarıma ihtiyaç gösteriyordu. Mavi döpiyesli genç ka- ın bu konuda fazla birşey söyliye- miyecekti ama bunun paraya daya- nan önemli bir iş olduğu muhakkak- tı. Bütçe meselesi deyince zaten a- kar sular duruyordu. Belediyenin pa- ra durumu da herkesin bildiği birşey di. İnkılâp Hükümeti, Ankara Be- lediyesini iflas etmiş bir (durumda bulmuştu. Şahıslara olan borç gırt- urların, Kaldırımsız başkentin kış aylarında daha uzun zaman bir ça- mur deryası haline gelmesi herhalde yalan bir gelecekte ( halledilebilecek birşey değildi. Ziyaretçinin (İkinci şikâyeti Ode linyit kömüründen ve Ankaranın ha- vasım zehirleyen kalorifer bacaların- dandı. Fakat birkaç gün evvel bir ba- sın toplantısı yapan Ankara Valisi, Avrupa seyahatinde özellikle bu ko- nuyu tetkik ettiğini belirtmişti. Va- liye göre, bunun hiçbir yerde çâresi bulunamamıştı. Ancak, yeni yapılan şehir ve yeni blok (apartmanlarda merkezi ısınma sistemine gidilmiş- ti. Çok baca yerine az baca sistemi tatbike çalışılıyordu. Türkiyede de yeni inşaatlar, yeni kurulan koopera- tifler için bu sistemin kabulünün meseleyi nispeten o halledebileceği u- mulmaktaydı Mavi elbiseli genç kadın, ziyaret- çisine dikkatle baktı ve sonra keli- melerin üzerinde durarak: — Belediyenin, elbette ki yolların elektrik, otobüs, işlet- duğu kadar, paraya dayanan şeyler- AKİS, 22 OCAK 1962 dir. Fakat, işte bunun yanında bir mesele vardır ki, üzerinde durmak isterim: İçinde yaşadığımız şehir, e- vimiz gibidir. Vatandaşın belediye hizmetlerinin manasını iyice anlama- sı, ona yardımcı olması da şarttır. Birçok belediye yasakları vardır ki vatandaşın özellikle ev kadınının bun- ları bilmesi hem kendisi, hem de top- lum için faydalıdır." dedi. Sonra kalktı, dolaptan çıkardığı gri ciltli küçük birkitabı açtı ve o- radan bazı maddeler okumaya baş- ladı. Ziyaretçi de kalemini kâğ- nı çıkarmıştı, dikkatle not alıyordu. Belediye ve kadın Mavi elbiseli genç okadın, Ankara Valisinin Özel Kalem Müdürü Yüksel oDoğruerdi. Olay, geride bı- aktığımız haftanın sonlarında bir- gün, Ankara Belediyesinde geçiyor- du. Yüksel Doğruer, çamurdan çok şikâyetçi olan bir kadın yazara, Be- lediye talimatnamesini anlatıyor, be- lediye ile vatandaşlar arasındaki iş- birliğinin önemi üzerinde duruyordu. Kendisi Dil-Tarih ve Coğrafya Fa- kültesini bitirmiştir. Ama, Belediye- de çalışmayı öğretmenliğe tercih et- miştir. Bugün dünyanın hemen her ferinde belediyelerde çalışan kadın- ların başarı kazandıkları ve belediye- ciliğin, kadının, tek iş olarak üzerine Belediyelerin kadın dernekleri vasıtasile gönüllü yardım- cılar bulması ve böylece topluma da- ha fazla yaklaşarak, Ni gide- bilmesi de çok düşünülmüştür I Doğruer şi kitaptan bir an başını kaldırdı akın, meselâ çöplerin, ka- paklı, madeni, koku ve sızıntı yapmı- yacak kaplarda muhafaza (edilmesi şarttır. Apartman sahipleri, Beledi- yenin göstereceği şekilde çöp kutu- ları yaptırtmaya mecburdurlar. Ge- cenin 24'ünden sabahın 8'ine okadar sokaklarda veya bina içinde gürültü etmek veya çalgı çalmak, etrafı ra- hatsız etmek yasaktır. Kalabalık yer- lerde sıraya girmek bir nezaket işi değil, Belediye talimatnamesine gö- re, bir vazifedir. Balkonlardan, cerelerden halı, kilim gibi silkmek veya dışarıya süprüntü at- mak yasaktır. Bahçelerin görünür yerlerinde çamaşır yıkanamaz, çama- şır kurutulamaz. Apartmanlarda, bir aileden fazlasının barındığı (o evlerde koridorlara sıkışık şekilde fazla eş- ya konamaz. Sokaklarda, meydanlar- da hayvan oynatmak, hayvan teşhir etmek yasaktır." diye konuştu. Talimatname kalındı, fakat her vatandaşın Ookendisini ( ilgilendiren maddeleri bilmesi, bunlara saygı gös- termesi ve göstermiyenleri o şikâyet edip çevrede bir kontrol vazifesi yap- ması pek âlâ mümkündü.