bir havadisi bahis konusu ediyor ve kabinede değişiklik olup olmıyacagı- nı soruyordu. Başkan, suali dikkatle dinledikten sonra: — Yok böyle bir şey. Benim ha- berini vt Bunun hakikatle ilgisi yok" ded Fakat açıklamakta fayda görmüş olmalı ki, sözlerine şöyle devam etti: Biz bu kabine ile seçim yap- mağa kararlıyız." Bu söz,' suali soran muhabire ve- rilen en kat'i cevap oldu. Bir başka muhabir sual sormağa hazırlanıyor- du ki, Başkan bunu farketti ve genç muhabire cesaret vermek için: " —Buyrun, sizi dinliyorum" de- Muhabir, mühim bir konuya te- mas ediyordu. .Nezaret altına alınan- lar çok muydu? Başkan bu Sale ce- vap vermek üzereydi ki, anım muhabir, son olaylar sebebiyle neza- ret altına alınanlar arasında Silahlı Kuvvetlere mensup imse bulunup bulunmadığım sorarak (arkadaşının sualini takviye etti Başkan, her iki- sini birden cevaplandırdı. Nezarete alılanlar arasında halen orduda bu- lunan kimse yoktu. Emeklilerin sayı- sı ise bir kaç kişiyi geçmiyordu. Bundan sonra başka konulara ge- çildi. Bir muhabir, seçimlerin yak- laşması münasebetiyle yurtdışında bulunan 1 durumunun ne ola- cağının bildirilmesini istedi. Başkan u suali sağ kaşını hafifçe yukarı kaldırarak cevaplandırdı: "“— Emniyet meselesi bana tuhaf gelir. Şahısların emniyetinden, istik- balinden evvel memleketin emniyeti- ni düşünmek zorundayız. Zamanı ge- lince o meseleye de temas ederiz. Şimdiden bir şey söylemek için ken- dimi selâhiyetli hissetmiyorum." Kötü niyetli kim? MT ene sözü döndürüp dolaştı- p gene son olaylara getirdiler. pd İstanbul, İzmit ve daha bir- çok şehirde yapılan tevkifatla ilgili sualler en ilgi çeken sualler oldu. Ni- tekim bir gazeteci de bu meselenin gün ışığına çıkmasını arzu ediyor ol- malı ki. yeni bir sual sordu. Genç ga- zeteci, nezaret altına alınanlardan bahsediyor ve Başkan Gürselin onla- rın "zavallı, aldatılmış vatandaşlar" olduğu şeklindeki beyanına temasla: — Peki efendim, dir bu kötü niyetli kişiler?" diye soruyordu. İhtilalin basiretli lideri, bu suali bekliyordu, denilebilir. Cevabı o de- rece kesin oldu. Sağ elini ileriye uzat- tı ve: "— Bazılarının o kızdığı yruk kelimesi var ya.. İşte ri oradan çıkıyor. Güya bu kuyruklar Yassıa dayı basacaklar, oradakileri kurtara- AKİS, 15 MAYIS 1961 Kulağa Küpe Söz bir, Allah bir ! Kasım Gülek: — Biz nisbi seçim taraftarı- yız! (9 Haziran 1955) Kasım Gülek: — Nisbi seçim felâkettir ! (9 Mayıs 196) caklar !. Bütün bunların davranışla- rının sebebi buymuş. Zannediyorlar ki bu iş kolaydır" dedi ve devam etti: "— Bütün vatandaşlarıma basın yoluyla ifade etmek isterim ki, bu iş- ler kolay değildir. Nafile şunun bu- nun iğfalâtına kapılmamalıdır. Bu işler böyle üç beş bin kişiyle, hattâ elli bin kişiyle olacak şeyler değildir. Tepelerine bir Jet ogönderirsem çil yavrusu gibi dağılırlar." tekrar değişti ve gazeteci- ler Devletin ve Hükümetin başından umumi meselelerde izahat aldılar. Temcit pilavı, gazeteci tarafın- dan bir kere daha Gürselin önüne sü- rüldü.. Muhabir, Cumhurbaşkanlığı- na adaylığını koyup koymıyacağını Gürselden soruyordu. Gürsel gülme- ge balm — Her konferansta bu suali so- rarsınız. Ben memleketin o zamanki şartları neyi icap ettiriyorsa onu ya- Gürselcevap veriyor Kaşlarını çattı YURITA OLUP BİTENLER pacağım. Vazifemin bittiğine veya bitmediğine kaani olursam ona göre hareket edeceğim. Şimdilik bir kara- rım yoktur." Bir başka gazeteci de yeni bir ha- beri Gürsele bildirerek fikrini sordu. Habere göre, Cumhurbaşkanlığı yar- dımcılığı ihdas edilecekti. Bu. ne de- receye kadar doğruydu? Gürsel göz- lerini iyice açtı ye "— Vallahi, benim haberim y Fakat fena fikir vi Hem bir wi iki yardımcılık ihdas edilse hiç de fe- na olmaz" dedi. Yeni sorular sorulmadığım görün- ce de: “— Neo, artık sual yok galiba ?" diyerek kalkmağa davrandı. Foto muhabirleri gene çalışmağa başlamışlardı ki Özdilek atıldı: — Allah rızası için şu parıltıla- ra bir nihayet verin de gözlerimiz bi- raz dinlensin . Fakat Gürsel, o babacan haliyle, Özdileke: “— Çok çekiyorlar değil mi? Ne yaparlar bu kadar resmi bilmem?" dedi ve gazetecilere dönerek devam etti: — Sizin patronlarınız bunun he- sabını sizden sormazlar mı?" Gülüşüldü. Basın toplantısı sona ermişti, İhtilâlin başı gazetecilere teşekkür etti ve dışarı çıkmak üzere ayağa kalktı. Kuyrukların marifetleri Heftanın sonundaki gün Gürsel ta- rafından yapılan basın sohbetinin yrukların e a- olduğu için bütün g ister istemez, gürültülü bir ii umi efkara intikal eden bir basit komplo teşebbüsüne il e üsün asi yok- tu. Fakat takdim sekli, söğim plât- formuna girmiş memlekette heyecan uyandırdı. Kuyrukların yolunu şaşır- mış fareler gibi bir bir yakalanıp top- lanmaları işi çok evvelden planlandı- ğı için hiçbir hâdise cereyan etme- di. Zaten toplama olayından çok ev- vel İstanbulda bu talihsiz teşebbüsün organizatörleri | tespit edilmiş ve Em- niyet Müdürlüğü kanalıyla Örfi ida- re oKumandanlı; “hemen toplayıp nezaret altına ala- lum" dediyse de İstanbul Emniyet Müdürlüğünün mütehassıs elemanla- rı buna pek taraftar görünmediler. Zira onlar şebekeyi bütün mensupla- rıyla ele geçirmek istiyorlardı. Bu karar tasvip gördü ve Emniyet pusu- ya yattı. Şebekenin arasına sokulan sivil subaylar ve Emniyet mensupla- rı, erd müteşebbislerini tam yir- mi Z. hapsinde tuttular. Bu a- rada şebekenin İstanbul, İzmit, An- 9