Son Celsesi yen tek insan İnönü idi. İnatla, ısrarla ve sabırla, mu- hasımlarınin gözlerinin içine baka baka konuşuyordu. 3 İnönü de bunları defa- lider öylesine konuşuyordu ki, her cümle D.P. illerin başına inen bir balyoz oluyordu. İnönü, meşhur Tahki- kat Komisyonuna verilmek istenen yetkileri, 1950'den beri devam edegelen baskıların vamı ve sonucu olarak izah ediyor, her seçimden önce nasıl karanlık yollara başvurulduğunu, hatta kendi canına bile nasıl kastedildiğini açıklıyordu. Sonra İnönü bir başka teş- hise gidiyor, "bu iktidar hiçbir zaman seçim yapmıya- caktır" diyor ve Tahkikat Komisyonuna verilecek yet- kilerin de bunu sağlamak için verilmek istendiğini söy- lüyordu. İnönü, yerlerinde zaten o tutamayan D.P. mil- letvekillerini büsbütün zıvanadan çıkaran şu sözleri ekledi: "— Anayasa içi, Anayasa dışı, darbedir, değildir, bunlar sözdür diyorsunuz. Biz tedbiri aldık, bu tedbiri yürüteceğiz diyorsunuz. Bu fikirdesiniz. Şimdi arka- daşlar, gayrı meşru baskı rejimine girmiş olan idare- lerin hepsi böyle demiştir. Bunları tedbir diye böyle alır, kimseyi kıpırdatmayı: demişlerdir. Siz de onu di- yorsunuz. (Soldan gürültüler, "o düşünce sana ait" sesleri) Şurası doğrudur ki, milletler başlarına musal- lat olan baskı idarelerinden dretini ken- dileri bulamazlarsa, tertip etmezlerse, o idarelerden kurtulamazlar. (Sağdan alkışlar, soldan "ne demek is- tiyorsun, açık söyle" sesleri) Syngman Rhee kurtuldu palı? Niçin kurtulamadı T Ordusu elinde, polisi elinde, bütün teşkilatı elinde. Halbuki bu teşkilat sizin eliniz- de değildir. (Sağdan alkışlar ve "bravo" sesleri, soldan şiddetli gürültüler ve "ne demek bu, tavzih etsin" ses- leri) Başkan: "“— İsmet İnönü, lütfen tavzih edin!" İsmet İnönü: "— Telaş , etmeyin! Memleketin siyasi vaziye- tini masa üzerine yayıyoruz, teşrih ediyoruz. Al- dığınız tedbirlerin manası budur. Meclis tahkikatı öner- gesinin gerekçesinde deniyor ki, memura itimat etmi- yoruz, tahkikat açacağız, orduyu siyasete karıştırı- yorsunuz, tahkik edeceğiz. (Sağdan şiddetli gürültü- ler, "ayıp ayıp" Besleri) Ben değil, siz söylüyorsunuz. (Soldan şiddetli gizler. ima > alkışlar)." BU sözler, Meclisin 27 Nisan tarihinde yaptığı otu- rumda söyleniyordu. Salon bu sözler söylenirken bir savaş alanına çoktan dönmüştü. Milletvekilleri yumruk yumruğaydılar. Bu gürültüler arasında Baş- hin Kirazoğlu, İnönün bu sözlerinin zabıtlardan çı- karılmasını oya koydu ama, o ânın havası İçinde, "bi- rak kalsın" sözleri ile talebi kabul edilmedi. Buna kar- şılık D.P. liler İnönüye karşı daha mütecaviz oldular. Ama İnönü konuşmaya devam ediyordu. Sözlerini şöy- le sürdürdü ve kürsüden, kürsüye çıktığı andaki sükü- neti ile indi: "— Bir baskı rejimi kurulduğu zaman, onu kuran- lar artık bir mukavemetin kalmıyacağını zannederler. O mukavemet nedir? O mukavemet, milletin mukave- metidir. Şimdi bu baskı rejimini kuranla bizim telak- kimiz arasındaki esaslı fark şudur: Bu tedbire teşebbüs AKİS, 15 MAYIS 1961 İsmet İnönü T.B.M.M. kürsüsünde eden baskı tertipçileri zannediyorlar W, Türk Milleti- nin Kore Milleti kadar haysiyeti yoktur. (Sağdan şid- detli alkışlar, soldan şiddetli gürültüler, sıra kapakla- rn vurmalar)" Bu son sözleri de söyledikten sonra C.H.P. lilerden kurulu bir kordon altında kürsüden inen İnönü, sakin yerine oturdu. Ama Meclis kaynıyordu. Baha Akşit kürsünün önüne gelmiş, elini İnönüye doğru uzatmış: Ne demek istiyorsun, tavzih et!" diye yırtını- yor, sonra Kirazoğluna dönüp: — Reis bey, ihtilal beyannamesi mi okunuyor?" diye bağırıyordu. Gürültü, feryat figan ve kavgalar öy- lesine büyümüştü ki yu celseyi tatil etmek Zo- runda kaldı. Saat 18.4 Yirmi dakika sonra Solseyi yeniden açtığında, Ki- razoğlu kendisine emredilmiş olan kararı tebliğ- etti. İnönünün, Meclisten 12 celse çıkarılmasını oya koyu- yordu. Korkunç gürültüler arasında D.P. azgınlarının kalkan elleriyle -pek çok Demokratın eli kıpırdamadı- siyaset hayatımızın büyük kahini Meclisten atılıyordu. Ancak, Kirazoğlu daha sonucu ilân etmeden İnönünün D.P. sıralarına söyle bir baktığı, sonra, Başkanın yan tarafındaki kapıdan ağır ağır dışarı çıktığı görüldü. Hemen bir adım gerisinde, elleri ceketinin yan ceple- rinde Aslan Bora vardı. Birinci Cumhuriyetin son Meclisinden İnönüyle birlikte çıkan, bu Meclisin meşruiyetiydi. 23