22.30 da da birinci haber olarak oku- u. Tebliğin böylesine heyecanlı bir üslüpla kaleme alınmış olması ve ay- ni heyecanla radyo mikrofonuna çı- Radyolarla telefonları işledi. Vatandaşlar sı h a malümat talep ediyorlardı. Akşama doğru ha- disenin üzerindeki perde yavaş yavaş kalkmağa başladı. Hiç olmazsa basın mensupları durum hakkında malü- mat sahibi olmuşlardı. Endişeyi mu- cip eğin hal yoktu. Tabii halkın heye- canını merakını yatıştırmak gü oluyordu. Heyecana kapılanlar, sâ- dece türk vatandaşlar olmadılar. Kor diplomatik te bayağı heyecana ka- pıldı. Bu heyecanın en eğlencelisi, A. B.D. nin yeni Türkiye Büyükelçisi Raymond Hare'in başından geçeni ol- . Mr. Hare, o gün Liman lokanta- sında yemek yiyordu. Amerikan Ha- berler Bürosunun memurları radyo- nun verdiği tebliği Büyükelçiye du- yurdular. Fakat bir yanlış ifade ile Büyükelçiye durum bambaşka bir şekilde aksettirildi. İfadeye göre, re- jim aleyhtarları ile hükümet kuvvet- leri arasında silâhlı bir çatışma ol- muştu. Mr. Hare meseleyle pek ilgi- lendi. Yemeğini yarım bırakarak An- kara ile temasa geçti. Tabii hâdise- nin hakiki mahiyeti kendisine izah edilince, iş eğlenceli bir hale geldi. Büyükelçi de tekrar masasına döndü e soğuyan yemeğine kaldığı yerden iştiha ile başladı. Gençliğin protestosu Kuyrukları hükümeti (o devirmeğe ve rejimi bozmağa matuf hare- ketleri gençlik arasında nefretle kar- şılandı. Talebe birlikleri bildiriler ya- yınlayarak inkılâp aleyhtarlarını tel'- in ettiler ve bir gösteri yürüyüşü ter- tibine karar verdiler. İlk harekete geçen, Ankara gençliği oldu. Anka- ralı gençler yürüyüş için hazırlanır- ken İstanbul ve İzmire haber salın- dı ve her iki şehir gençliğinin de ay- nı günde bu mitinge katılmaları is- tendi. İzmir talebe birliği müspet ce- vap verdi. Fakat İstanbul gençliği son derece makul bir sebepten dolayı pek istekli görünmüyordu. 28 Nisan- dan sonra bir de 27 Mayıs mitingi hazırlığı bahis konusu olduğu için, bir aylık bir zaman içinde üç mitin-. gin heyecan tansiyonunu düşürece- ği ifade ediliyordu. Fakat gençler, e- lele oldukları zümreleri okırmadılar yosu, iki defa neşriyatı keserek "ha- ber aldığımıza göre" diye başlayan bir girişle, gençliğin yürüyüşünü hal- ka duyurdu. Miting Üniversitenin da- AKİS, 15 MAYIS 1961 YURTTA OLUP BİTENLER istanbul gençliği nümayiş yapıyor "Madem ki lâzım, yapalım" ğılma saati olan 13 de Üniversite bahçesinde başladı. Vilâyete yürün- dü. Tabii bu arada halk da mitinge İştirak ediyordu. Fakat ne de olsa, heyecan zayıftı. Rejim aleyhtarlarına karşı tutu- mu zaten cümlenin malümu olan İs- tanbul Yüksek Tahsil Gençliği, ay- rıca tel'in ve protesto tebliğleri de yayınlamıştır. Son mitingin 27 Ma- yıstan sonra tekrarlana tekrarlana alışılagelmiş klişe mitinglerden tek farklı tarafı, Son Havadis ve Kudret gazetelerinin alenen takbih edilmesi- dir. Kalabalık, ellerinde bayraklar, dövizler ve Atatürkün portreleri ol- duğu halde Bâbiâliden geçerken, "Son Havadise son ihtar", kudrete de son ihtar" diye hep birağızdan tempolu bir şekilde haykırmıştır. Hattâ bazılarının Son Havadis üze- rine yürünmesini teşvik edici sayha- lan üzerine, bahis konusu gazete emniyet kordonu altına alınmıştır. Madalyonun öbür tarafı Mak ve gençlik ' tarafından takbih edilen İnkılap aleyhtarları Bal- mumcu Özel Garnizonunda cezalarım çekmek üzere bekleşirlerken, bunla- rın içinde pek çok A.P. li bulunması sebebiyle, gözler bir defa daha DP. den müdevver yeni partiye ve onun lideri Gümüşpalaya yöneldi. Eğer şansı yaver gitseydi, EMİNSU'cu ge- neralin belki de İstanbula gelmesinin ana maksadı tahakkuk edecekti. Li- der Paşa, son hâdiseler sebebiyle bü- tün şüpheleri üzerinde toplayan par- tisinin Trakya o teşkilâtım kurmağa gidiyordu. Tabii evdeki hesap çarşıya uymayınca plândan tornistan etmek- te beis görülmedi. Gümüşpalanın asıl şanssızlığı, 'nezaret altına alınanların çoğunun A.P. li olduğu anlaşılınca, 11