BASIN Gazeteler Beyaz Sarayda bir Fransız (Gecenlerde bir gün, dünyanın başlı- ca ciddi gazetelerinden biri olan New York Times gazetesinde, birin- ci sayfanın saf alt köşesini üç sü- tun üzerine dolduran bir haberi oku- yanlar ve bir resme bakanlar, dünya gazeteciliğinde yeni bir devrin baş- lamakta olduğunu anlamakta gecik- mediler. Zira gazetenin birinci say- fasının sağ alt köşesinde arz-ı endam eden haber, dün şan ciddi meseleleriyle ilgili değildi. Üstelik resmin de fazla kafa meşgul edecek bir tarafı bulunmuyordu. New York Times'in birinci sayfa- sında üç sütun üzerine verilen haber "Beyaz Sarayda yeni Fransız alı- çı"baslığını taşıyordu, İri puntolu başlığın hemen altında ise, yeni ah- çı Verdon'un ahçı şapkalı, ahçı ön- lüklü muazzam bir fotoğrafı vardı. Yazı. New York Times'in hususi muhabiri Claiborne tarafından kale- me alınmıştı ve şöyle başlıyordu: “Şimdi Beyaz Sarayın yeni bir ahçıbaşısı var. İsmi, Rene Verdon 36 yaşındadır ve uzun boyludur. Hem Amerika da hem de dışarda iyi bir ahçı olarak tanınmış olan Verdon işi- ne, geçenlerde, Kennedy'nin Başba- kan Macmillan ve 16 misafiri İçin verdiği öğle yemeği ile resmen başla- dı. Yemekten sonraki intiba, hiç bir şeyin İngiliz - Amerikan bağlarını kuvvetlendirmekte, Fransız alıçılığı kadar ileri rol oynıyamıyacağı mer- kezindeydi. Verdon akşam üzeri Kennedy aile- sinin akşam yemeğini hazırladı." Yazı şöyle devam ediyordu: "Beyaz Sarayın basın sözcüsü Pi- erre Salinger, bu günlerde pek çok yabancı misafirin beklendiğini açık- layınca Verdon'un Beyaz Saray için muvaffak angaje sebebi (o anlaşılmış oldu. Sözcü, şefe ödenen paranın Ba kanın hususi parasından ödeneceğini, Verdon'un resmi yemeklerde mutfak- ta yapılacak işler için tavsiyelerde bulunacağını söyledi. Salinger, Ver- don'un (oMiddieburg, Virginia'daki Glen Ora Başkanlık köşkünde çalış- mıyacağını sözlerine ilâve etti. Şimdiki duruma göre Verdon Be- yaz Saraya iki ay için angaje edil- miş bulunmaktadır. Fakat bu müd- detten sonra da kalıp kalmıyacağı- na dair Başkanlıktan herhangi bir emir çıkmamıştır. Beyaz Sarayın, yemeklerinin ne- faset' bakımından nadiren methedi- len bir mutfağa sahip olduğu bilin- AKİS, 15 MAYIS 1961 mektedir. Söylentilere göre oKen- nedy'ler Şubattan beri bu (yüzden yeni bir ahçı aramaktaydılar. O gün- lerde Londradaki Fransız Büyükelçi- sinin ahçısı Endonezyalı Bul Van Ha- n'ın Beyaz Saraya alınmasına çalı- şıldığı söylentileri dolaşıyordu. Bir müddet sonra bütün Amerikada şefin Kennedy'ye söyle bir Ci la çektiği öğrenildi: , bu seyahati yapamıyacağım Ve siz sizin şefiniz ol- mıyacağım" Daha sonra Beyaz Sarayın, gerek döşenisiyle, gerek Kennedy'nin O hu- susi surette yerleştirdiği hususi mut- fağı ve geniş yemek odasıyla bir ev manzarası almağa başladığı resmen açıklandı. Mutfaktaki eşyalar, küçük bir sayfiye evinin eşyalarından baş- ka stilde değildir. Yeni bun dolabı, misafir akınını lâyıkiyle karşılaya- cak büyüklüktedir. Cilâlh kısımlar otellerde kullanılan cinsten, iki pas- lanmaz çelik raf, hususi bir havalan- dırma tertibatı ve ak ağaç kaplama- lı et kütüklerini ihtiva etmektedir. New York Times'deki haber Dünya dönüyor Verdon, klâsik bir sosun esasını ha- sırlarken resmini gazeteci- lere mutfaktaki aletlere karşı hay- ranlığını, gayet iyi seçtiği "vraiment remarguable" kelimeleriyle ifade et- mekten kendini alamadı. Beyaz Sa- rayda mn yağın m yemeğindeki i olarak hazırlanmıştı. Teme ik Chablis şarabıyla pişen ve Vincent sosuyla servisi yapılan alabalıkla başladı. filetosu, domates ve tereyağıyla ya- pılmış sosla kaplanmıştı. Baş yeme- ği, büyük boylarda kuşkonmazla Mal- ta sosu takip eti. Malta sosunun esa- sı, Hollanda sosunun portakal suyuy- la karışımıdır. Yumurtanın beyazı ve şekerle ya- pılan sos, çilek ve çikolatalı dondur- ma ile beraber verildi. Daha şefin "desir d'avril" dediği beyaz kr ma ile süslenmiş eflâtun şekerleme getirildi. Aşamki hususi yemekten sonra, Başkan şefe tebriklerini iletti. Verdon, yemeklerinden ziyade or- manlarıyla tanınmış, Fransanın balı sahilinde bulunan Pouzauges köyün- de doğmuştur. Babasının bir pasta salonu vardır. Küçükken Verdon ba- basına yardım eder, köydeki komşu- larına sabahları ekmek satardı." Bıkkın kütleler iddi Nevir Terk Times'in birinci sayfasına lâyık bulduğu bu yatı dünya basınının su anda karşı kar- şıya olduğu bir dertle ilgilidir. Oku- yucu kütleleri yıllardır aynı şekilde tekrarlanan (haberlerden bıkmışlar- dır: Soğuk Harp, Silâhsızlanma Kon- lm m rleşimiş Milletler, Rus lide- rinin tku, Amerikan liderinin nut- “Bu yüzden her tarafta gazete ti- rajları düşmektedir. Geçenlerde İn- gilterede toplanan ve bu konuyu gö- rüşen bir konferansta da bu netice- ye varılmıştır. Zira okuyup yazma bilenlerin adedi artmakta ve gazete- lerin kalitesi düzelmekteyken okuyu- cu miktarı azalmaktadır. Tabii bun- da televizyonun rekabeti rol oynamı- yor değildir ama, asıl halktaki bık- kınlıktır ki gazete e düşür- mektedir. Bu yüzden de halka, o cid- di o haberlerin e Kennedy'nin ahçısı büyük manşetlerle tanıtılmak- tadır. Böylece en ciddi gazetelerin dahi, bir ailenin bütün fertleri ta- rafından alâkayla okunabilecek fasıl- lar taşımasına dikkat edilmektedir. Nitekim New York Times'n aynı sayısında, Kennedy'nin ahçısıyla alâ- kalı haberin yanında bir başka haber şu başlığı taşımaktadır: "Kennedy'- nin golf topu gizli servis mensup- larından birinin basına çarptı." 27