YURTTA OLUP BİTENLER başgösterdi. Daha Yorgancıoğlu ta- lihsizliğinin dumanı tüterken, bu de- fa da İnkıâp aleyhtarlarının büyük bir kısmının A.P. li olması dikkati çekti Üstelik habere muttali olur ol- maz lider Paşanın gazetecilere ver- diği beyanat pek manidardı. .P. den müdevver A.P. nin lideri EMİN- SU'cu General: — Bu, partilerüstü bir mesele- dir.-Şimdi konuşamam" şeklinde ke- lâm edince, akan sular duruverdi. Gerçi Gümüşpalanın liderlik oyu- nundaki hazin âkibeti çok evvelden hissedilmiş ve kulağı hafifçe çekil- mişti ama, ikazların pek para etme- diği artık belli oluyordu. Daha o za- manlar İzmir emniyet teşkilâtı, eski D.P. lilerin o zamanın temiz şöhret- li Gümüşpalasının peşine takıldıkla- rmı ve kıskıvrak bağladıklarını mü- şahede etmiş ve M.B.K. ne gönderdi- ği mufassal raporda, imkânı varsa Milli İnkilâbın ilk Genel Kurmay Başkanının böyle bir sevdadan vaz- geçirilmesini dilemişti. Hattâ İzmi- rin dirayetli Vali ve Belediye Başka- nı Burhanettin Uluç, (oGümüşpalayı makamına davet etmiş, ancak eski dostlardan sâdır olabilecek nasihatte bulunmuştu. Düşük Celâl Bayan tevkif etmekle şöhret kazanmış olan Uluç, eski D.P. lilerin kendisini avuçlarının içine alıp mas- kara haline sokacaklarını, paravana olarak kullanacaklarını, ileride müş- külâtla karşılaşarak temiz ismini le- keliyeceğini uzun uzun Gümüşpalaya anlatmıştı. Fakat bütün ikaz ve na- sihatler saf ve temiz Gümüşpalanın bir kulağından girmiş, öbüründen çıkmıştı. Hattâ İzmir makamları, C.H.P. nin şişman İl Başkanmı da çağırarak, iş işten geçmeden Gümüş- palanın cazip bir vaadie CHP. saf- larına davet edilmesini sağlamasını istemişlerdi. Sempatik Dr. Lebit Feh- mi Yurdoğlu, Ankaraya, Genel Mer- keze danışmadan herhangi bir taah- hütte bulunamıyacağını İfade etmiş- ti. Ancak (Yurdoğlunun Ankaraya gidip dönmesi bir ay sürmüş, o za- mana kadar atı alıp Üsküdarı geçen Gümüşpala mahviyeti yitirmiş, mağ- mur bir büyük adam şekline bürüne- rek hayaller denizine balıklama dal- mıştır. M.B.K. Anayasa biterken... B tirdiğimiz haftan sonlarında bir gün, Temsilciler | Meclisinin A- nayasa Komisyonundan bazı üyeler- le bu konuda söz ve fikir sahibi kim- seleri M.B.K. nin çalışma odasına gi- rerken görenler biraz sonra yapıla- 2 cak "müdavele-i efkâr "in konusunu tahminde hiç bir güçlük çekmediler. M.B.K. haftanın başından itibaren, Temsilciler Meclisinde iki görüşmesi tamamlanıp son şeklini almış olan A- nayasayı inceledi. Ama bu inceleme, S'in geçen hafta da belirttiği gi- bi, bazı gündelik gazetelere akseden haberlerin çizdiği hava içinde değil, demokratik prensiplerin ışığı altında cereyan etti. (Bk. AKİS - Sayı 358, "M Bazı çevreler bitirdiğimiz haftanın başında Komiteye bazı ta- savvurlar maletmekteydiler. B ra kalırsa, ihtilâlci kurmaylar Ana- yasayı kuşa çevireceklerdi. Bu tak- dirde bir Anayasa Buhranının patlak vereceği şüphesizdi. Meselâ Komite, Senatonun teşekkül tarzını değişti- üçük - Yıl Demokrasi yolunda recekti. Meselâ Komite, kabul edilen parlemanter sistem içinde bohça ya- ması gibi duracak bir "tek dereceli seçimle gelmiş Devlet Başkanı" for- mülünü benimseyecekti. Meselâ Ko- mite, Senatoya hükümet devirme yetkisinin fiilen kabulünü isteyecek- ti. İtiraf etmek gerekir ki koparılan bunca gürültü karşısında Komitenin Anayasayla alâkalı görüşmeleri bi- raz da endişeyle takip edildi. Komite, daha işin başında memnunluk uyan- dırıcı bir davranışı benimsedi. Görüş- meler aleni yapılmadı ama, günügü- nüne yayınlanan tebliğlerle Komite- nin görüşleri umumi efkâra aksetti- rildi. İlk akisler, Anayasanın da Ko- mite tarafından Seçimlerin Temel Hükümleri ile ilgili kanunun ele alın- ması tarzında ele alındığını, yani ek- zantrikliğe kaçmayı hiç kimsenin düşünmediğini, yahut böyle düşünce- ler olursa bunların Komite içinde za- fer sağlamadığını hemen belli etti. Ama, olsa olsa bazı Komite üyeleri- nin fikirleri olan fikirlerin topyekün Komiteye maledilerek neticeler çıka- rılması Komiteyi kırdı. İşte bunun üzerinedir ki haftanın ortasındaki gün bir tebliğin yayınla- narak umumi efkârın aydınlatılması Komite tarafından kabul edildi. Teb- liğ kaleme alındıktan sonra Cemal Gürselin tasvibinden geçti. Bunda ihtilâlci kurmaylar niyetlerinin sa- mimiliği konusunda yeniden teminat veriyor, deliller gösteriyorlardı. Ama Anayasanın ele alınış tarzı, bu teb- liğden çok daha tesirli oldu. Hakika- ten Komite, zaten fikirleri alınarak Temsilciler Meclisi tarafından hazır- lanmış bulunan Anayasada esasa ta- allük eden hiç bir tadilat yapmadı. Değişiklikler ibare redaksiyonundan, yahut bir kaç ufak noktadan ibaret kaldı. İki metin arasındaki en büyük fark Komitenin Cumhurbaşkanı ta- rafından Senatoya tâyin edilecek üye kanlığı yapmış emekli generallerin otomatikman Senatoya girmelerini kabul etmesinden ibaret kaldı. Metin Temsilciler Meclisine iade olunduğunda (Anayasa Komisyonu tarafından ele alınacak ve M.B.K. nin yaptığı değişiklikler orada ilk kara- ra bağlanacaktır. Bazı maddelerin karma komisyona gitmesi ihtimal dahilindedir ama, bitirdiğimiz haf- tanın sonuna kadar kabul edilen me- tin üzerindeki görüş farkları uzlaş- mayacak vehamette ve ehemmiyette olmaktan çok uzaktır. C.H.P. Yılan hikâyesi Uzunca boylu, göbekli adam, otur- makta olduğu sıradan kalktı ve aksak adımlarla kürsünün bulundu- ğu kısma doğru yürüdü. Spor bir ce- ket ve ona son derece uygun bir pan- talon giymiş, papyon bir kravat tak- mıştı. Mikrofonu kavradı ve sonra tok bir sesle konuşmağa başladı. Se- si, tok Olduğu kadar da madeniydi. Konuşurken ikide bir olduğu yerde sallanıyor ve âdeta sözlerini hare- ketleriyle destekliyordu. Adamın ilk sözleri: "— Bu sistem kabul edildiği tak- dirde memlekette bir ihtilal olur" ol- du. Salonda belirli bir uğultu ri mıştı. Papyonlu adam devam etti AKİS, 15 MAYIS 1961