olduğunu, fakat bunun sadece Yargı- tay üyelerine tanınmasının hâkimler arasında ikilik yarattığım söyledi. 1- yilik olmasın diye, teminatı Yargıtay üyelerinden de kaldıran meşhur 39. maddenin altına imzasını basıvermiş- ti! Başol "Bunun yerine, teminatı ö- tekilere de teşmil ederek ikiliği kal- dırsaydın ya.." deyince, "Evet, o da olurdu. Düşünememişim!" dedi. Mec- lisin pin-up'ı lo almışa Nuriye Pınar -hayli ki- benzemektedir- Kırşehir Mm gi- Y denler, bele Anayasayla alâ- kalı dava başla- dığ men arkasına ge- len D bloknnun pencere kenarın- daki sıraları ü- zerinde mal yüzlü (kadınlar, ağ-laşan genç kız- lar (o görüyorlar. Bilhassa silâhlı muhafızlar nö- bet (değiştirir - ken, sanıklar getirilip götürülürken, Adanın üzerinde uçaklar dolaşırken bunlar göz yaşlarını tutamıyorlar ve mendilleriyle çok zaman yüzle- rini kapatıyorlar. Yakalarında, ü- zerinde S harfi bulunan, pembeye çalan renkte kartlar taşıyan bu dinleyici kütlesinin hazin bir tablo meydana getirdiği muhakkak. He- men hepsinin birer buruk kısan ha- line geldiğini görmemek, anlama- mak imkânsız. Üstelik bazıları si- nirli de oluyorlar. Kolaylıkla asap- tan bozuluyor. bir ihtarı, bir sert nazar alınganlık- lara yol açıyor, içlerinde, vaktiyle tanıdıkları, fakat kendileriyle aynı safta bulunmayanlara âdeta düş- mana bakar gibi bakanlar çok. Sanki, onların haklı çıkmış olması karşısında bir zehir yüreklerine a- kif duruyor. Bunlar, sanıkların ya- kınları. Yardımcı Bu sanık yakınlarından bir ço- ğu, gazeteciler için yabancı yüzler taşımıyorlar. Bir yıl evvel onları, yakınlarını Meclisin balkonundan seyrederlerken görmek kabildi. Ya- kınları kendilerini yukarıya ge- trirler, (o elleriyle (o yerleştirirler, sonra aşağıya inerek ne deh- terme fırsatı ararlardı. Bu, mühim AKİS, 15 MAYIS 1961 Vazifelilerin basit, kanunu dolayısıyla Namık Gedike gittiğini, onun harita üzerinde kendi- sine mesafeleri gösterdiğini, bunun üzerine de müsbet oy kullandığını herkesin gülüşmeleri arasında bildir- i. Ama samimiyet rekoru, İhsan Da- ide kaldı. Gaziantebin bu aklıevvel milletvekili 39. maddeye oy vermiş Gesi şöyle savundu: — Eğer bundan dolayı bir gün Yüce Divana gideceğimi bilseydim, hiç rey verir miydim, reis beyfendi!." YASSIADA DURUŞMALARI Başka bir eğlenceli hâdise, DP. iktidarmın Seçim Kanununu "parti değiştiren, menfaat mukabili kendi- şeref tanımayan politika madrabazlarına hayat hakkı tanıma- mak için değiştirdiği" iddia olunun- ca cereyan etti. Bütün gözler, en ar- ka sıralarda bir yerde pis pis düşü- nen Atıf Topaloğluna çevrildi. dar ki, Başol bile sormaktan kendini alamadı? Sanık Yakınları! celselerin hemen her birinde teker- ederdi. O zamanlar neşeli, ma- kiyajlı, şık olan sanık yakınları “dehşetli adamları, yüzlerinde de- rin bir tasvip edası, hattâ hayran- lıkla seyrederler, onların rakiplerini nasıl paçavraya çevirdiklerini son- ra ahbaplarma anlatırlardı. Tıpkı yakınları gibi, onların da çoğu her kabahati Muhalefette bulurdu. İ- nönüye, Bayannkine eş derecede kin besleyenler, Menderese bir Mu- rat Ali Ülgen gözüyle bakanl yalanlarını şiddet yolunda daha fazla, hep daha fazla itenler, itele- yenler yok değildi. Kırmızı plâkalı arabalarla dolaş- tıklarından kal- terişli hamiyet ça lışmaları başlıca meşgalelerini teş- kil ederdi. e İçle- rinde en iile, yalanlarım rinde yuvarlan - dığı sath-ı ma- ilden çekip al- mak için küçük parmağını kımıl- datmamıştır. Hattâ eşleri Bakan- lıktan düştüğü zaman ona çatanla- rı ve onu, illâ yeniden Bakan olma- ya teşvik edenleri vardı. Zavallı ko- caları, evlerinde rahatı bulabilmek için Menderese koşarlar, onun ku- cağına düşerlerdi Gözleri yaşlı sa- nık yakınlarından pek çoğu, işte bunlardır. İleri una rağmen, onların dertleriy- le dertlenmemek kabil değil. Ana- yasa dâvasında henüz görünmeyen Nilüfer Gürsoyun mağrurluğu, eşi- nin çıktığı hemen her dâvaya koşup gelen Sevinç Aygünün kibar ve mu- nis tavırları, Anayasa mn ilk celsesinde bir arada O n Harika Yardımcının zimtğk. ei A- ğaoğlunun boyasız çehresi, hattâ Bayan İlerinin, kızımnkilerle tezat teşkil eden sert hatları, ertesi gün aynı yeri işgal eden İhsan Çavuşoğ- lunun bitmiş teraveti elbette ki yü- rek paralıyor. Ama, ıstıraplarının gerçek sebebini hâlâ göremiyorlar- sa, hâlâ dar çerçeveleri içinde peşin hükümlerle kendi kendilerini yiyor- larsa, yüreklerinde ibretten gayrı bir his bulunduruyorlarsa beşere has bu zaaflarını yenmeye çalışma- ları tek huzur çâresi olacaktır. Şüp- hesiz böyle tavsiyelerde bulunmak, onları tatmaktan kolaydır ve şüp- hesiz -sevgili Mendereslerinin sev- gili tabiriyle- bekâra kan boşamak kolay gelir. Ama, aşka çâre var mıdır ki? Felâketler karşısında ön- ceden tedbir almayanların, hattâ bu felâketleri elleriyle hazırlıyanların ıstırap gelip çattığında onu meta- netle karşılamaları, hiç olmazsa yüreklerini burukluktan kurtarma- ları ve ruhlarını sükünete kavuştur- maları insanlığa yakışır tek hare- kettir. Yarınki siyaset hayatımızda ib- ret dersi, sadece sanıklardan alına- cak değildir. Bundan böyle po- litikacılar , nasıl Yassıadanın sa- nık osandalyala- rını hatırlıyacak- d sahiplerini şimdi yaşlı göz- er ve buru kalplerle o seyre- denleri unutma- kendilerine değil, fren, vaai- i düştüğünü bilmelidirler. Gürsoy 21