Haftanın İçinden Cumhuriyetimizin Bugünlerde Temsilciler Meclisinde görüşülmesine baş- lanacak olan Anayasa tasarısını dikkatle okudum. Metin, hiç şüphe yok, müzakeresi boyunca umumi ef- karın alâka merkezi olarak kalacaktır. Bunda sadece fayda değil, lüzum da vardır. Kurucu Meclisten çıka- cak tasarı referanduma sunulacağına göre, yeni Cum- huriyetin temel kanunu hakkında herkesin bir fikir sa- hibi olması şarttır. Elbette ki referandum vesilesiyle siyasi partiler kendi görüşlerini tesbit edip taraftarla- rına lehte ve aleyhte, yahut çekimser oy kullanmayı tavsiye edecekler, böylece görüşleri kanal içine alacak- lardır ama gene de seçmen vatandaşın bilhassa Temsil- ciler Meclisindeki müzakeresi sırasında Anayasayla il- gilenmesi gereklidir. Evvela, Anayasa konusunda bir kelime. Çok partili hayat boyunca Türkiyede bazı mefhumlar ve bazı müesseseler gerçek omahiyetlerini, hattâ mânâlarını kaybetmişler, bir bakıma efsaneleşmişlerdir. o Mesela Anayasa, meselâ Seçim Sistemi, meselâ Anayasa Mah- kemesi düzenlerin iyi ve fena işleme kıstası haline gel- mişlerdir. Demokrasimizin (dejenere Anayasası, ekseriyete dayanan seçim letsizliği, teşrii kuvvetin kontrol edilememesi başlıca sebepler sayılmıştır. Bunlara, hele son beş senedir bir takım antitezler yaratılmıştır. Bir "iyi anayasa", nisbi temsil, her kanunun yürürlüğe n önleyecek bir mekanizma adetâ sihirli değnekler addedilmiştir. Yürekten inanılmıştır ki rejime bunlarla (odokunuldu mu her şey bir anda güllük, gülistanlık olacak, bütün dertler arkada kalacak, parlak ufuklar, nurla istikbal- ler elle tutulur hale gelecektir. Aslında, hayal olan budur. Anayasa, nihayet bir takım kelimelerin yanyana getirilmesi suretiyle hazır- lanmış bir metindir ve ancak onun tatbikat şartları, başarısının veya başarısızlığının oanahtarlarıdır. Bu alakoymamıştır. püften bir yazılı anayasayla dünyanın en büyük ratorluğuna karabilmişler, dana mühimi, şartlar ge- rektirdiğinde onu Kendileri için en az zararlı şekilde tas- fiye edebilmişlerdir. Buna mukabil, hazırlandıkları de- virde birer hukuk abidesi sayılan bir takım anayasa- lar pak kısa bir zaman süresi içinde ufalanıvermişler, itibarlarından kaybetmişler, tanzim ettikleri devleti belâya sürüklemişlerdir. Kötü idareciler elinde çok çekilmiş olmasının neti- cesi bulunan bu fikri deformasyon, 27 Mayıstan bu ya- na girişilmiş anayasa çalışmalarının büyük handikapını teşkil etmiştir. Sayın Onarın başkanlığındaki ilk ko- misyon, belki de görüşlerin an heyecanlı ve ateşli sa- yıldığı bir devrede işe koyulduğundan anayasaya adetâ bir kudsiyet verme gayretine kapılmıştır. Kelimelerin politikacıları bağlayabileceği, ancak metinlerin siyasi hayata istikamet verebileceği, bir şey bir yere yazıldı mı sosyal hadiselerin artık o kanun çerçevesi içinde akıp gideceği inancıyla son derece teferruatlı, pek çetrefil, icra organlarını ziyadesiyle bağlayıcı ve süslü formül- lerle bezenmiş bir tasarı uzun bir çalışma devresinden sonra M.B.K. ne tevdi edilmiştir. Şimdi, Temsilciler Meclisinin bir komisyona tarafından hazırlanmış olan ve evvelâ bu Meclisin umumi heyetinde, sonra M.B.K. nde görüşülecek bulunan metinin şurasında burasında Onar Komisyonunun ağır mirasının yükünü hissetme- mek kabil değildir. - Anayasadan her derdin çaresinin bulunması arzusu tamamile yenilemediğinden, buna mukabil devlet hayatının icapları da bu sefer kaale alındığından meziyeti de, kusuru da göze çarpıcı bir tasarı ortaya çıkarılmıştır. Metin üzerinde Kurucu Meclisin iki heyeti tarafından yapılacak bir kaç basit, iddiasız, ilerde tehlikeli ihtilatlara yol açabilecek pü- rüzlerin, fazlalıkların kaldırılması şeklinde düzeltmeler bir demokratik cumhuriyeti pek âlâ işletecek bir ana- yasayı Türk milletine SÜREOLİMESİLLE, Tasarının meziyeti, adetâ mükemmel bir siyasi sis- tem kurmasıdır. Politika ohayatımızın çeşitli kuv- vetleri ve müesseseleri arasındaki münasebetler gayet güzel tanzim edilmiştir. İcra organı gerekli hareket im- kânına malik olmakla beraber ciddi bir mürakabeden de kurtulmuş değildir. Teşrii organ, göre malik bulunduğu haklardan kil hale getirilmektedir. Yeni kurulan başlıca iki orga- nın. Cumhuriyet Meclisinin ve Anayasa Mahkemesinin rolleri ne küçümserimle, ama ne de mübalâğa edilmiş- tir. Zâten tasarı kuvvetlerin toplanması yerine kuvvet- lerin muvazeneli bir şeklide dağıtılması ana fikrine da- yandığından, mekanizma olarak gıcırtısız işleyebilecek çarklar yaratmıştır. Hükümet etme yetkisi üzerine ipo- tekler koyan garip şüralar, bağımsız müesseseler fik- rine iltifat edilmediğinden bu çarkların yerli yerine ko- nulmasa da imkân dahiline girmiştir. Sistemin işleyişinde, şüphesiz düzeltilecek pürüzler mevcuttur. Bu pürüzlerin bir kısmı adetâ bilerek, da- ha büyük mahzurların önlenebilmesi için tasarıda bı- rakılmıştır. Ama bunlara daha talihli formüller bul- mak pek âlâ kabildir. Bu neviden pürüzlere bir misal olarak Anayasa Mahkemesiyle ilgili 153. maddeyi gös- termek kabildir. Bu maddeye göre Anayasa Mahkemesi bir kanunun, maddenin veya içtüzüğün Anayasaya ay- kırılığım ilâma bağladıktan sonra bunun bir belirli sü- re daha yürürlükte kalmasına cevaz verebilecektir! Gerçi gerekçede bu, "hukukçu kafası" taşımayanlar için hayret edilecek hüküm "Bir kanunun derhal ve umuma şâmil olarak ortadan kalkmasından doğabile cek mahzurları bertaraf etmek ve yasama organının gereken tedbirleri almasını sağlamak için..." diye izah edilmektedir ama, Anayasaya aykırılığı tesbit edilmiş bir metnin o andan sonra nasıl tatbik edilebileceği "hu- kukçu kafası" taşıyanlar tarafından pek düşünülme- mişe benzemektedir. Tabii aslında, bu hükmün altında "Anayasa mahkemesine en ufak teşrii yetki karıntısı vermeme" tarzındaki gayet makbul ve doğru prensi- bin yattığını görmemek imkânsızdır ama daha man- tıki bir hal çâresi bulmak da pek âlâ kabildir. Sanırım, Anayasanın mekanizma kısmında yapılacak düzeltme- ler ta ve buna benzer mahiyette bir "talihli formülü AKİS, 27 MART 1961