27 Mart 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

27 Mart 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Konserler Eşsiz Duo Geçen pazartesi günü birlikte çaldıkları Brahma kon- sertosunda olağanüstü icra vasıfla- rını açıklıyan iki çalgıcı, kemancı orkestra ile Ayla Erduran ile viyolonselci Guy Fallot, üç gün sonra aynı salonda, Saray sinemasında verdikleri ke- man 4 viyolonsel resitalinde, dünya çapında bir şöhret kazanmıya aday olduklarını, fakat bu şöhrete tek tak değil, birlikte ulaşabileceklerini gös- terdiler. Tek o çaldıkları parçalarda -Ayla Erduran, Bach'ın Chaconne'- unda ve Guy Fallot da Kodaly'm aşı- rı güçlükteki viyolonsel sonatında- hem teknik hakimiyetlerini, hem de yorumculuk vasıflarını gerçi ortaya koydular. Fakat birlikte çaldıkları eserler, bu iki çalgıcının kendi baş- larına sahip oldukları meziyetlerden başka bir de, pek az icra topluluğun- da rastlanan bir o beraberliğe sahip olduklarını gösteriyordu. Keman ve viyolonsel oduosu için yazılmış eserler yok denecek kadar azdır. Nitekim programlarında yer alan duo eserlerin, oRaveltn sonatı dışında hepsi o-Bach'tan iki parça, Louis Marchand'm süiti ve Haendel' in Passacaglia'sı-, başka eserlerden yapılmış odüzenlemelerdi. o Bununla birlikte, Fallot ile Erduran birlikte çalışmalarını devam o ettirdikleri ve dünya çapında bir şöhret kazandık- ları takdirde -bu şöhreti kazanmala- rı için görünürde hiçbir engel yok- tur birçok Destecinin onlar için eser vereceği, böylece keman - viyolonsel duosu gibi yeni bir vasatın zenginleş- miye başlıyacağı tahmin olunabilir. Modern Trio Geçen hafta İstanbulda İngiliz Kül tür Heyeti salonunda verilen bir oda musikisi konserinde üç tane çağ- daş eser çalındı. Bunlardan bir tane- sinin ilk icrası yapılıyordu. Konseri veren, Arnavutköy Kız Koleji öğret- menlerinden veya kolejle ilgili kişi- lerden meydana gelmiş bir trio idi. Piyanist Jane Hoffman, kolejin mu- siki öğretmenlerindendir. Kemancı Ralph Nash aynı okulda matematik Öğretmenliği yapmaktadır. Klarinet- çi Robert Momchilov ise, Türk okul- larında musiki eğitimi üzerinde bir tez hazırlamak üzere memleketimize gelmiş bulunan, çalışmalarını genel- likle kolejle temas halinde sürdüren bir Amerikalı musikişinastır. Programda ilk icrası yapılan eser, İlhan Mimaroğlunun "Trio 1961" adlıüç çalgıeseri oldu. Mimaroğlu- 30 nun triosu, bu bestecinin bugüne ka- dar çalınmış eserleri oarasında en "ciddi" Olanıydı. Bununla birlikte, birçok dinleyici eserde gene yer yer mizah temayülü sezdiler. İki bölüm- lük trionun birinci bölümü oniki no- ta dizisine, gerisi serbest atonalite- ye bağlıydı. Eserde yer yer elektro- nik musiki tesirleri 4e görülmektey- di Programda. kolejin musiki öğ- retmeni Donald Hoffman'ın triosu da vardı. Hoffman da triosunda oni- ki nota dizisini kullanmış, dizisel ya- zıyı geleneksel okontrapunta usulle- riyle gerçekleştirmiş, oObölüm sonla- rında da oniki notadan tonal netice- ler çıkarmıştı. Eser sağlam işçilik- le, aydınlık anlatışla ogerçekleştiril- miş bir musikiydi. Programdaki üçün- cü çağdaş eseri oFransız bestecisi Darius Milhaud"nun Fransız halk temlerine dayanan, eğlendirici, se- vimli süiti teşkil etti. Çalgıcılar, Max Bruch'un bir trio parçasını, Schumann'ın "Peri Ma- salları" adlı eserinden bir parçayı ve Mozart'ın klarinetli triosunu prog- ramlanna almakla, modern musiki- ye alışmamış kulakları da okşamak istediklerini gösterdiler. Opera Gereksiz buhran "Ankara Operasının bütçesinin ya- nsı bizde olsa, Ankarayı kat kat aşarız" diyen İstanbul Şehir Operası yöneticisi Aydın Gün, bütçe mesele- si yüzünden şimdi kendini de, opera- yı da, belediyeyi de garip bir duru- ma düşürmüş bulunuyor. Durumun garipliği. Aydın Günün iyi bir "dip- lomat" olmaması sebebiyledir. Operanın yeni bütçesi hazırla- nırken Belediye, opera bütçesini de- gil yükseltmek, daha da kısmak yo- lunu tutmuştu. Bütçe hazırlayıcıları, koro üyelerine ödenen parayı fazla görüp kısmak isteyince Aydın Gün, koro şarkıcılarından birçoğunun sa- nat uğruna asıl mesleklerini bırakıp kendilerini oOoperacılığa verdiklerini, dolayısıyla oObu kısıntının gereksiz, hem de insafsız olduğunu anlatmak istediyse de bunda bir başarı göste- remedi. Bunun üzerine istifa blöfüy- le iddiasını okuvvetlendirmek istedi. Aydın Günsüz operanın vatmansız tramvaya benziyeceğini Belediye bil- meliydi!.. Nitekim İstanbul Vali ve Beledi- ye Başkam Refik Tulga bir gün, ma- sasının üstünde. Aydın Günün isti- fanamesini buldu. Ancak, öfkeli reji- sörün hesapyışalarığı husus, Tulga- nın bir asker olduğu, bu gibi sert çı- kışlara, blöflere dayanamıyacağıydı. Bir müddettir geçerlikte olan "yüz- başı sız kalan bölüğü teğmen, o da olmazsa başçavuş idare eder" zihni- yetiyle Tulga, başrejisörün istifasını kabul ediverince (oİstanbul Operası idarecisiz kaldı. Aydın Günün istifası, İstanbul- daki gelişmeleri endişeyle takip e- den ve bu gelişmeler karşısında ken- dilerine bir çekidüzen vermek yed* ne, İstanbulun başarısını baltalamak için perde arkası entrikalarına baş- vuran Ankara Operası idarecilerinin yüzünü güldürdü. Hiç olmazsa İs- tanbul Operasının çalışmalarım kon- trol altına almak ve böylece orayı da kendilerine oObenzetmek suretiyle bir ayıp örtme yoluna gidilebilirdi. Hemen Ankara Operasının mensup- larından birinin Istanbula gönderil- mesi imkânları araştırıldı ve Nevit Kodallı, "zemin yoklamak" için İs- tanbula geldi. Öte yandan, İstanbu- lini "artist kadrosunu takviye et- mek" maksadiyle eski Vatan Cephe- cilerden Ferhan Onat ile Doğan O- natın da İstanbula yollanmaları ko- nusu üzerinde durulmıya başlandı. Kodallı gerçi yetkili bir besteci- dir ama, bir opera idarecisi olduğu yolunda bugüne kadar ne kendisinin ne de başkasının denediği hiçbir tec- rübesi yoktur. Nitekim geçen hafta İstanbul Operasını gene Aydın Gün, bu kere artık hiçbir sıfatı olmadan, idareye devam etti ve Nevit Kodallı- ya zemin yoklamalarında yardımcı olmıya çalıştı. Müşahitler Kodallının, opera idareciliği işini (o kıvırabilecek tecrübeye sahip olmadığını gördüler. AKİS, 27 MART 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: