Duruşmaların Anatomisi Suikast mı? Hayır, ama... Bi memlekette ipler "Devlet Adamı"nın değil de "Ko- miteci"nin elinde olarsa nasıl hükümet edilir, bu, "Mühim Dâvalar"ın dosyalan açıldıkça çözler önüne bütün çıplaklığıyla seriliyor. Anayasayı çiğnemiş ol- makla alâkalı dâva henüz gün ışığına çıkmış sayılmaz. Daha ziyade gösteri mahiyetindeki ilk danışmadan sonra o, I numaralı dosya, tedavülden kaldırılmış bu- lunuyor. Ama "Topkapı. Suikastı'? diye bilinen hadise şöyle bir eşelenince görülmüştür ki Bayar-Menderes çif- ti Türidyeyi tam bir çeteci zihniyetiyle idare etmiş ve daima, her işte aynı metodu kullanmıştır. O kadar ki, "Topkapı Suikastı" dâvasmı takip edenler, saman za- man, eldeki dosyanın 6/7 Eylül hadiseleriyle alâkalı dosya mı olduğu hususunda, tereddüt geçirmişlerdir. Niyetten maksada, tertipten tanzime, elemanlardan va- sıtalara her şey birbirine öylesine benzemektedir ki.. Sâdece, Allahın büyük lütfu, ikinci vak'a birincinin ak- sine, başladığı yerde sönmüş, ilk hedef dahi tahakkuk etmemiştir. Topkapıda İnönü öldürülmek mi istenmiştir? Bir yandan dosya iyice tetkik edilir, sanıkların ve tanık- ların ifadeleri kıymetlendirilir, diğer taraftan o gün- lerin havası, şartları hatırlanırsa .bu suale evet demek güçtür. Bayar-Menderes çiftinin yalnız mel'un olduğu- nu sanmak hatadır. Bu çift, aynı zamanda, bir de hay- vani zekâya sahiptir ve hayvani zekânın ne derece teh- likeli Ur zekâ olduğu pek az kimsenin meçhulüdür. O bakımdan, İnönüyü kim vurduya getirip yok etmenin nasıl bir tehlike teşkil edeceğini Bayarın veya Mende- resin düşünmemiş olması aklın kolay alacağı bir ihti- mal değildir. İnönü 1958 yılında, bizzat kendisinin de ifade ettiği gibi ölüsü dirisinden çok daha tehlikeli bir insandı. Suikast lâfları ortaya atıldığı günlerde, düşük arkadaşlarına nâsbetle karakter sahibi bulunduğu ar- tık anlaşılmış bulunan Dr. Gedik temsil ettiği zümre- nin hislerini şöyle ifade ediyordu; "Biz, İnönünün ya- tağında ölmesi için dua ediyoruz." 6/7 Eylül hâdisele- rini tertipleyenler nasıl İstanbulun yakılıp yıkılmasını hâdiselerinin mesulleri de İnönü orada pek âlâ ölebilirdi. Tıpkı İstanbulun, tahrik edilmiş çapulcular tarafından altının üstüne getirilmiş olması gibi.. Bu, komitecilerin daima göze aldıkları bir risk"tir. Gözlerinizi 1959 baharına çeviriniz. Milletin hürri- yet mücadelesi en kızgın devresine girmiş ve D.P. için sonun başlangıcı gelip çatmıştır. İnönü, uzun bir dev- reden sonra Egeye gidecektir. Her seyahate bir isim bulan basın, İzmir seferinin etiketini yapıştırmıştır: "Büyük Taarruz". Teşebbüs ve serlevha D.P. büyükle rini deliye döndürmeye yetmiştir, İnönü, behemahal dur- durulmalıdır. Bunu temin için devrin dehşetli | İçişleri Bakanı çıkmış ve "İnönü seyahatten vazgeçmelidir. Aksi halde, cereyan edecek hâdiselerden biz, hükümet olarak hiç bir mesuliyet kabul etmiyoruz" tehdidini sa- vurmuştur. Muhalefet lideri, dudaklarında müstehzi bir tebessüm, omuzlarını silkiniştir. Uşak, İnönüyü ge ri çevirmek İçin bir tertiptir. Orada da maksadın Mu- halefet liderini yok etmek olduğu kabul edilemez. İnö- nünün. korkup An karaya avdeti İktidara yetecektir. Fakat, İnönü bu! Bol transfer ücreti alarak D.P. ka- pısına yanaşan "İnönü mutehassısları"nul, Server S o- muncuoğluların, Nihat Erimlerin, Atıf Topalogluların yanlış tanıdıkları, büyüklerine yanlış tanıttıkları adam.. Başına yediği taş karşısındaki tutumuyla bin misli bü- yümüş halde Ege sehillerine inivermiştir. Oradan İs- tanbula geçecektir. Bir şeyler yapmak lâzımdır. Bir şeyler etmek lâzımdır. Bir şeyler bulmak lâzımdır. Bu- lunan, "Topkapı hâdiseleredir. Topkapıda hedef, cana kast olmadığına göre nedir? Elbette ki hakaret, terzil, küçük düşürme! İnönünün yüzüne karşı küfredilecektir. İnönünün suratına tükü- rülecektir. İnönünün iki yanağına iki şamar indirile- cektir. Bu, "halkın içten gelen ve önlenmez reaksiyo- nu'nu teşkil edecektir. "Milli münafık"a karşı galeyan halinde bulunan vatandaşların elinden bu haris ihtiyar ancak zabıta tarafından kurtarılacaktır. Sonra tema Radyo Gazetesinde Burhan Belgeler, Havadiste Müm- taz Faik Fenikler, Zaferde Bahadır Dülgerler tarafın- dan işlenecek, işlenecek, işlenecektir... Plânın, Menderesten ziyade Bayarın kafasında ye- şerdiğinde zerrece şüphe yoktur. Bu, ona has bir düşün- ce tarzıdır ve zaten kendisi, Muhalefet lideriyken, baş- kentin bir caddesinde yolu Osman Bölükbaşı ve arka- daşları tarafından kesilerek böyle bir muameleye ma- ruz bırakılmış, yüzüne karşı küfredilmiş, suratına tü- İrirülmüştür. Fakat Bayar, bu neviden hâdiselerin şu- yuunun vukuundan beter olduğunu bildiğinden sesini dahi çıkarmamış, şikâyetçi kesilmek şöyle dursun vak'- anın gazetelere dahi geçmemesi için gazeteci dostları- na ricada bulunmuştur. Plânın fiilen tatbiki işini, mu- tad veçhile Menderes üzerine almış ve bunun için yâr-i vefakârı Kemal Aygünü memur etmiştir. Tecrübeli ve ihtiyatlı Aygünün bundaki mahzuru derhal gördüğü anlaşılmaktadır. Topkapıya azgın Demokratlar yığıla- cak, tam e noktada İnönünün arabasının yolu kesile- cek ve Muhalefet lideri, hakarete uğrasın diye indirilip halkın arasına sokulacak. Sonra? Plâna göre sonra, Ce- lal Kosova ve arkadaşları, Zeki Şahinin de nezareti al- tında İnönüyü hemen polis arabasına atacaklar, ora- dan uzaklaştıracaklardır. Aygün, evdeki hesabın her zaman çarşıya uymayacağını, işin çok daha vahim bal alabileceğini, tahrik edilmiş kütlelerin ne yapacakla- rının hiç kestirilemeyeceğini, bilinen zekâsıyla görmüş- tür. Katil ruhlu olmadığından İnönünün kanının akma- sından sadistçe bir zevk alması da bahis konusu bulun- madığından Bayar nezdindeki teşebbüsü tehlikeyi gör- müş olmasının neticesidir. Ama Bayar, plânın asıl mu- cidi olarak, elbette ki teşebbüsü reddetmiş ve gerekenin yapılmasını emretmiştir. Bunun üzerine Aygün ve onun dümen suyunda giden mânâsız, şahsiyetsiz,.bir tabaka beyaz -daha doğrusu kara- kâğıt kadar boş Yetkiner işin tatbikatına geçmişler, efendilerinden aldıkları emri yerine getirmişlerdir. Aygünün, hiç olmazsa İnönünün arabasından indirilmemesi, Kosovanın o arabaya bin- mesi için gayreti bir son gayretten ibaret kalmıştır. Yoksa, teşkilâtını seferber etmiş, azgın Demokratları oraya, ilçe başkanlarının nezaretinde sevketmiş, İnö- nüye tertipli hakaretin bütün vasıtalarını sağlamıştır. Topkapıda 6/7 Eylülün tekerrürüne ramak kalmış- tır. İlâhi Adalet! "Tertipli hakaret" mucitleri bugün bütün bir milletin en içten, en samimi nefret hisleri altında marifetlerinin hesabını vermek üzere sıra sıra saf olmuş, yüksek hakimlerin kararım bekliyorlar.